Vizyon, Hayaller, Sinerji, Başarı
Gürcan Banger
Eğitimlerde katılımcılara sormayı sevdiğim sorulardan iki tanesi misyon ve vizyonun tanımına ilişkindir. Bu yabancı sözcüklerin ezberlenmesinden öte bunların içerdiği özün anlaşılmasını önemsiyorum. Misyon ve vizyon sözcükleri vesilesi ile kişilerin ve kuruluşların “Neredeyim? Ne yapıyorum? Ne yapmam gerekli?” gibi soruları kendilerine sormaları mümkün oluyor. Böyle davranmaktaki amaç okunması bile zor olan, anlaşılmaz misyon – vizyon cümleleri üretmek yerine bu kavramların işaret ettiği soruları sormayı başarmaktır.
Vizyon ve Sinerji
İnsanlar türlü türlüdür. Kimisi geçmişte yaşar. Bugünün keyfini çıkaranlar vardır. Bana sorarsanız; heyecanlı olan, gelecektir. Gelecek ise vizyon demektir. Vizyon; geniş görüş, ileri görüş anlamına gelir. Vizyon, geleceğin tasarımı hayalidir. Vizyon, bakılan ufuk çizgisidir. Çöldeki kum tanesinin, doğa koşullarına uyarak akıp giden suyun vizyonu olmaz. Ama bir taş parçası gibi güneşin, rüzgârın ve yağmurun esiri olmak istemeyen insanın bir vizyonu olması gerekir. İnsan, gelecek hayali ile yaşar. Gelecek hayali olmayan kişi, kurumakta olan bitki gibidir.
Yaşamı hayaller renklendirir. Büyük hayalleri olmayanların, siyah-beyaz bir dünyada yaşadıklarını düşünebiliriz. Öyle ki; siyahı ve beyazı yaratan ışığın, hayalsiz bir yaşamdan çekilmesi an meselesidir. Hayalin ve geleceğin kulağı vardır, desek yanlış olmaz. İnsan yaşamında sinerjiyi yaratan büyük hayallerdir. Ama bu hayaller dev bir uçan balon olup insanın ayaklarını yerden kesmemelidir.
Sinerji, pek çoğumuzun sıklıkla kullandığı bir sözcük… Çoğu zaman sorgulamadan kullandığımız bir kavram belki de. Sinerji, bir artı birin ikiden fazla etmesi demek… Ek enerji ve yüksek verimlilik demek. Hayallerin önemi buradadır. Büyük hayallerin yarattığı isteklendirme, kaynaklarımızı ve enerjimizi çok daha etkin ve verimli kullanmamız anlamına geliyor. Yaşamda başarılı ve mutlu olmanın yol duraklarından birisinin azim olduğuna hiç kuşkum yok. Vizyona, büyük hayallere ve sinerji yaratma becerisine mutlaka azmi eklemeli.
Engeller
Kalabalık… Bir anlamda yolumuza çıkan engelleri, sorunları ve biteviye çözülmesi gereken problemleri ifade ediyor. Ama azim devreye girdiğinde, problemler adeta kolaylaşıyor ve çözüm süreci hızlanıyor. Yetenek, tabii ki önemli ama azmin yerini almak için yeterli değil. Çevremize baktığımızda üstün yetenekleri olduğu halde başarıyı yakalayamamış sayısız örnek görebiliriz. Bu örneklerin pek çoğunda azmin eksik olduğunu görmek şaşırtıcı değildir.
Yaşamda başarının sırlarından birisini Mevlâna şöyle verir: “Mert insanı isteğince, gönlünce öv / Söz erleri her övgüye layık elbet.” Gerçekten tutulmayan her söz, kişinin biraz daha güç kaybetmesine neden olur. Öncelikle; sosyal bir çevrede yaşıyor olmamızın gereğidir bu. Diğer yandan verilen sözün tutulması, insanın içsel tutarlılığı ile ilgilidir. Biteviye söz verip bunlara uygun davranış için bulunmayan kişinin zamanla kendisine yönelik özgüveni de kaybolmaya başlar.
Yaşamın öğrettiği en sağlam derslerden birisi, insanın kendisini iyi tanıması gerekliliğidir. İnsanın kendisini sağduyulu ve yansız bir yaklaşımla analiz etmesi, kendini sürekli olarak dürüst sınavlardan geçirmesi anlamına gelir. Başarı için ön koşullardan birisi olan kişinin ‘kendisi olması’, öncelikle ve kaçınılmaz biçimde kendisini iyi tanımasını zorunlu kılar. Başarı için yola çıkmış kişi, örnekler ve başarı öyküleri kullanır ama asla kopyalamaz, taklit etmez ve çalmaz. Başarılı insan, sağlıklı bir meyve ağacı gibi olmalıdır. Bir yandan kendi yükselip kök salarken bir yandan da meyveleri ile insanlara yeni imkânlar sunmalıdır.