Hoşgörü Üzerine Aforizmalar

Hoşgörü Üzerine Aforizmalar

Gürcan Banger

BİR: Saygı, hoşgörü ve empati özellikleri çok yüksek olmayan ve giderek düşen bir toplumda bir bilgenin yaptığı hiza önderi kimliğini savunabilmek hiç de kolay değil. Toplumda değerler erimeye başladığı zaman bireyler hak edip etmediklerine bakmaksızın bazı sosyal pozisyonların talibi oluyorlar. Söz konusu pozisyon için deneyimi, bilgi birikimi ve eğitiminin gerek ve yeter miktarda olup olmadığından bağımsız biçimde o makamı talep ediyorlar. Hatta bunu hakları görüyorlar. Bu maddi ‘şehvetin’ arkasında ya o makamın sağladığı avantajları kendi yaşantılarına aktarmak ya da eksikliklerini bir kartvizit, rant ve ikbal ile donatmak var.

İKİ: Bir kişinin bilgelik yoluyla birlikte sosyal merdivenleri de tırmanabilmesi için o toplumda “hak edenin hak ettiğini alması” (meritokrasi, liyakat) özelliği olması gerekiyor. Düşük kültür ve eğitim toplumlarında bu özelliği yakalamak zordur. Bu tür toplumlarda bilge kişiler çöl çiçekleri gibidir. Kendiliğinden yetişirler ve genelde toplumsal destekten yoksun oldukları için de karalanmaları ve yok edilmeleri kolaydır.

ÜÇ: Hoşgörü bir bilgelik özelliğidir. Bunu ‘sonsuz af’ ile karıştırmamak gerekir. Hoşgörü niteliği ile donanmış insanların ilişkilerinde çok daha başarılı olabileceklerini düşünürüm. Bir de empati var. Kendini başkasının yerine koyabilme özelliği… Bu da yaşamı doğru sindirmiş insanların güzelliği… Umut veren bir ilişkide var olması ve paylaşılması gerekli özelliklerden bir diğeri…

DÖRT: Sevgi bahçesinin kapısını tıklatırken sözden öze, gözden kıyafete kadar iletişimin özen, saygı, hoşgörü ve içtenlik gerektirdiğini unutmamalı. Bir sevgi ilişkisinin yapısında saygı, hoşgörü ve karşılıklı anlayış olması gereği çoğu zaman aklımızdan uçup gidiyor.

BEŞ: İletişim saygıyla başlıyor. Saygı ve hoşgörü olmayınca asla gelişip ilerlemiyor.

ALTI: Demokrat insan, kendisini başkalarının yerine koyarak onları anlamayı becerebilen kişidir. Bu da bir diğer özellik olan uzlaşmacılığın kapısını aralar. Uzlaşmacılık, biteviye ödün verme anlamına gelmez tabii. Çatışmaları yönetip denetleyerek ortak kararlara varabilmeyi hedefler. Demokrat bir insanda arayacağım diğer iki özellik saygı ve hoşgörüdür. Bu iki özelliği yeterince geliştirmemiş bir insanın uzlaşmacı olması da mümkün değildir zaten.

YEDİ: Sevgi, yaşamın bir kestirme yolu değildir. Sevgiye ermek birikim ve emek ister. Sevgi, gişeden mutluluğa alınabilecek bir bilet değildir. Sevgiye ulaşabilmek için önce saygı ve hoşgörü istasyonlarından geçmek gerekir. Saygı ve hoşgörü birikimine sahip olmak ise çocukluktan başlayarak öğrenilmesi gereken değerlerdir. Yunus’ta gözlediğimiz sevgi ana fikrinin, saygı ve hoşgörüden oluşan verimli bir kültür toprağı üzerine yeşerdiğini izleyebilirsiniz.

SEKİZ: Bir edepsize, “Sana gösterdiğim saygı ve hoşgörü, sadece suretinin insana benzemesindendir” diyesim geliyor ama gene de susmayı tercih ediyorum. İnsan olanın başına gelebilecek en kötü hallerden birisi, kin ve intikam duygusudur. Buna kapılmamak gerekir. Ünlü düşünür Sokrates’e o dönemin edepsizlerinden birisi küfür etmiş. Bir öğrencisi, bu duruma neden aldırmadığını merak etmiş ve nedenini sormuş. Sokrates şöyle cevap vermiş: “Bir köpek ayağınızı ısırsa, siz de mi onun ayağını ısıracaksınız?

DOKUZ: Fanatizm sorununun şikâyet etmekle çözülemeyeceğini iyi bildiğimi sanıyorum. Sabırla ve azimle savaşmayı gerektiriyor. Fanatizme savrulmuş olanları kurtarmak belki mümkün değil. Ama onlardan etkilenenlerin cehaletini gidererek daha saygılı, hoşgörülü ve empatik bir dünyaya ulaşabiliriz.

ON: “Biz” olmak önce çevrenin, koşulların ve özellikle başka insanların farkında olmak demektir. “Biz” olmak, insanlarımızla çevremizi sevmek ve onlara saygı duymak demektir. Bireyler olarak hoşgörüyü, yaşamımızın doğal unsurlarından birisi yapmadan “biz” olmamız mümkün değildir.

ONBİR: Saygı, hoşgörü ve sadakatin yaşamımızın temel ilkeleri olduğu günleri geride bırakıp kabalığın ve kolaycılığın (genel anlamda konformizmin) yüceltildiği bir zaman dilimini yaşıyoruz. Çevrenizdeki pek çok kişinin (müdürün, patronun, bankodaki memurun, parti yöneticisinin veya karşı takım taraftarının) size kaba ve saldırgan davrandığı bir ortamda sizin saygılı, hoşgörülü ve empatik olan davranış modelini seçebilme özgürlüğünüz gerçekten var mı? Öyle anlaşılıyor ki; davranışlarımızı belirlerken de özgür seçimler yapamıyoruz.

Paylaş:

duyguguncesi hakkında

GÜRCAN BANGER, Eskişehir Maarif Koleji ve ODTÜ Elektrik Mühendisliği Bölümü mezunudur. Aynı bölümde yüksek lisans çalışması yaptı. Elektrik yüksek mühendisi. Kamuda mühendislik hizmetleri yapmanın yanında bilişim donanımı ve yazılımı, elektronik, eğitim sektörlerinde işletmeler kurdu, yönetti. Meslek odası ve sivil toplum kuruluşlarında yöneticilik yaptı. 2005’ten bu yana bazı büyük sanayi şirketleri de dâhil olmak üzere çeşitli kuruluşlarda iş kültürü, yönetim, yeniden yapılanma, kümelenme, girişimcilik, stratejik planlama, Endüstri 4.0 gibi konularda kurumsal danışman, iş ve işletme danışmanı ve eğitmen olarak hizmet sunuyor. Üniversitelerde kısmi zamanlı ders veriyor. Halen Raylı Sistemler Kümelenmesi'nde küme koordinatörü ve bizobiz.net danışmanlık ve eğitim firmasında proje koordinatörüdür. Kendini “business philosopher” olarak tanımlıyor. Düzenli olarak bloglarında (http://www.duyguguncesi.net ve http://www.bizobiz.net) yazıyor. Değişik konularda yayınlanmış kitapları var. Çeşitli gazete, dergi ve bloglarda yazıları yayınlanıyor. Son yayınları: "Endüstri 4.0 ve Akıllı İşletme", Dorlion Yayınları, Eylül 2016; "Endüstri 4.0 Ekstra", Dorlion Yayınları, Mayıs 2017.
Bu yazı Aforizmalar, Hoşgörü, Saygı kategorisine gönderilmiş ve , , , , , , , , ile etiketlenmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Bir Cevap Yazın