Fallmerayer Seyahatnamesi
Gürcan Banger
Bugün tanıtacağım Fallmerayer Seyahatnamesi, Jakop Philipp Fallmerayer isimli Alman tarihçi ve gezgininin 1840-1847 arasındaki Türkiye anı ve izlenimlerini içeriyor. Orijinal adı “Fragmente aus dem Orient” olan seyahatname, İmge Kitabevi tarafından Hüseyin Salihoğlu’nun Türkçe’leştirmesi ile 2002 yılında “Doğu’dan Fragmanlar” ismiyle basılmış. Çevirmenin özgeçmişini okuduğumuzda, Alman Dili ve Edebiyatı’na hâkim olması nedeniyle çevirinin sağlıklılığı konusunda güven veriyor; aynı yayınevi tarafından basılmış başka çevirileri de var.
Fallmerayer’in ilginç sayılabilecek bir yaşam öyküsü var. 1790 yılında yoksul bir dağ köylüsünün 10 çocuğundan birisi olarak doğmuş. Eğitimi sürecinde klasik filoloji, oryantalizm ve tarih görmüştür.
Napolyon Bonapart tarafından işgal edilmiş olan ülkesinin kurtarılması için, bu istilaya karşı kurulan koalisyon güçleri içinde yer almış ve asker olarak savaşa katılmıştır. 1813-1821 yılları arasındaki askerlik sürecinde değişik görevler yaparken, İspanyolca, Farsça, Türkçe ve yeni Yunanca öğrenir. Bu, onun öğrenmeye karşı istekliliğini göstermesi açısından anlamlıdır. Askerlik sonrası eğitim yaşamına geri döner. 5 yıl sonra yabancı dil ve tarih konusunda profesörlük unvanını alır.
1823’te yazdığı “Trapezunt İmparatorluğu’nun Tarihi” isimli çalışması ile Kopenhagen Bilimler Cemiyeti’nin büyük ödülünü kazanır. Kendisini bilim dünyasında tanınır hale getirip ün sağlayan bu çalışma, ilk kez 1827’de basılmıştır. Yaklaşık 3 yıl sonra “Mora Yarımadası’nın Tarihi” isimli çalışması ile tarih alanındaki yerini sağlamlaştırır. Gerek bu çalışmada, gerekse andığımız seyahatnamesinde ortaya attığı Slavların Grekleştirilmesi tezleri eleştiriler almasına karşın, yeni çalışmaların yapılmasına da vesile olmuştur.
1831’de bir Rus general ile Doğu’ya seyahat yapar. 1834’e kadar süren bu seyahatte Fallmerayer; Mısır, Nübya, Filistin, Lübnan, Antakya, Halep, Şam, Kıbrıs, Rodos, İyonya, İstanbul ve Siklat Adaları’nı ziyaret etme fırsatı bulur. 1835 yılından sonra üniversitedeki akademik görevinin azalması üzerine kendisini araştırmaya yönlendirir.
1840 yılında iki yıl sürecek bir gezi için Türkiye’ye gelir. Karadeniz kıyılarını, İstanbul’u ve Teselya’yı ziyaret eder. Bu gezi sırasındaki izlenimlerini “Doğu’dan Fragmanlar” isimli seyahatnamede anlatmaktadır. İlk kez 1845’te yayınlanan seyahatname, büyük yankılar uyandırmış ve tarih alanında bazı tartışmaların yoğunlaşmasına neden olmuştur. Tartışmaların nedeni, bu seyahatnamenin “Yunanlıların, Homer sayesinde Avrupa düşüncesine ve duygusuna giren Helenlerin ‘hakiki’ ve doğrudan devamı oldukları mutlak düşüncesini” kaldırıyor olmasıydı. Bu çalışmasında “Fallmerayer, ortaya koyduğu tezle zamanının Yunanlılarının gerçekten Slav ve Arnavut soyundan geldiğini kanıtlıyordu.”
Fallmerayer, seyahatnamesinin ilk bölümünde Regensburg’tan Trabzon’a olan yolculuğunu anlatıyor: “Sorun mutlu sonla çözüldü. 8 Temmuz sabah saat beşte Regensburg’tan hareket ettim ve 10 Ağustos günü aynı saatte geminin çapaları Trabzon açığında denize salıverildi.” Trabzon ve yöresini ayrıntılı olarak gezen seyyah, bu arada Sümela Kaya Kilisesi’ne de anılarında yer veriyor. Anılar; Giresun, İstanbul, Selanik ve Yunanistan’daki diğer gözlemleri ile sürüp gidiyor.
İstanbul’u andığı bir bölümde şöyle diyor: “Üç talihsiz şehir var dünyada, insanoğlunun yazgısının bağlandığı üç dünya halkası var: Kudüs, Roma ve Kostantinopolis; bunlardan biri evrensel ve dünyayı kutsayan Hıristiyanlığın beşiği, öteki önermesi ve üçüncüsü de karşıtıdır. Soyumuz yeryüzünde var oldukça, bu üç ebedi şehrin büyülü ışıltısına çözülmeden tabi olacaktır.”
Kendi ülkemize, geçmişimize, geleneğimize ve çevremize; yabancı gözleriyle bakmak için ilginç bir seyahatname “Doğu’dan Fragmanlar”.