Olumsuzluk Karşısında Tek Başına
Gürcan Banger
Kendinizi bunalmış, yılgın, velhasıl depresif hissediyorsanız bunu suçunu hemen yüklenmeyin. İyi zamanlar, kötü zamanlar var. Evrende tek başımıza değiliz; pek çok faktör bizi etkiliyor. Ama öyle anlar olur ki; zaman ve mekân ağırlaşır, hava insanı boğar gibi yoğunlaşır. İnsan bir yardım eli arar ama çevresi hasetle ve düşmanlıkla çevrilmiş gibidir. Eleştirinin, karalamanın ve suçlamanın haddi hesabı yoktur. Kişi kendini ‘hedefteki düşman’ olarak hissetmeye başlar. Böyle bir ana direnmek zordur. Bu tür zor bir ortamda soğukkanlı kalıp bilinçli olmayı sürdürmek her insanın başarabilmesi kolay değildir. Ahlakî değerlerinden ve yaşam biçiminden taviz vermeden zorlukla mücadele etmek bir olgunluk işaretidir. Ağır koşullarda yoğun saldırı altında bile ağırbaşlılığını yitirmeden başını dik tutabilmek özenilmesi gereken bir niteliktir.
Ortada bir hata, bir kabahat veya suç vardır –belki de sadece var olduğunu kabul etmişizdir. Yapanı belli değildir. Ama olaya müdahil olmadınız veya herhangi bir hatalı tutum ya da davranışınız olmadığını düşündüğünüz halde kafalardaki kuşkunun ‘ideal aday olarak’ size yönelmiş olduğunu hissedersiniz. Kendiniz dışında herkesin bu yanlış durum karşısında kurban etmek istediği sizsinizdir. Böyle bir durumda insanın kendine olan güvenini yitirmemesi önemlidir. Kişi öncelikle kendinden kuşku duymamalıdır. Siz kendinizden kuşku duyuyor musunuz? Yaşamında bilgi birikimi ve deneyimiyle olgunluğu yakalayabilmiş insan, bu tür bir kuşku cehenneminde olanı biteni hoşgörü ile karşılayıp sabır ve azimle yoluna devam etmeyi başarır.
Sorunlarımız
Her deney bir seçiştir.
İnsanlar vardır; bir saldırıya uğradığında köşeye sıkışmış bir vahşi hayvan gibi davranmayı tercih ederler. Karalamaya uğradıklarında kendilerini savunmak için başkalarını karalamayı tercih ederler. Yalana yalanla cevap verirler. Suçlamaya suçlama ile karşılık vermeye çalışırlar. Kin tutana karşı kin tutmayı yeğlerler. Hâlbuki insanın kendi yaşam odağına öncelikle hoşgörüyü, saygıyı, başta doğruluk olmak üzere ahlakî değerleri ve en önemlisi sevgiyi koyması gerekir. Olgunluk düzeyini yakalamış kişi, kötülüğü bağnaz bir kötülük anlayışı ile cevaplamaya çalışmaz.
Her Deney Bir Seçiştir
İnsan hayal kurar. Yaratıcılığın, yeniliğin ve değişimin ana unsurudur hayal kurmak… Ama gerçekler karşısında hayaller içinde yaşamamak gerekir. Sorunlara çözüm üretmek için hayallere, hatta çılgın hayallere ihtiyaç olduğumu zamanlar vardır. Ama çözüm için hayal kurmak, insanı uyuşturan bir hayalciliğe dönüşürse beklenen sonuç bir masalın sonundan daha fazla gerçekçi olmaz. Vizyon niteliği taşımayan hayallere köle olmamalı. Hayaller yaşamın itici gücü olabilir ama bu gücü yönetip denetleyebiliyorsanız…
Hayallerin insanı teslim aldığı en seçkin zamanlar kişinin kendi başına olduğu anlardır. Böyle zamanlarda hayaller büyür ve insanın bedenini ele geçirir, kişiyi yönetmeye başlar. Hayalin bu kolaycılığına ve yanılsama yaratan yalancı lezzetine kanmamak gerekir. Sözün kısası; başkalarının desteğini ve katkısını aldığınız zamanlarda yaşam daha kolaydır. İyi zamanlarda yükselen sular –pek çok başka insanı olduğu gibi– sizi de kaldırır. Her deney bir seçiştir. Olgun insan, tek başına kaldığı zor zamanlarda kendini sınamış ve deneyim sınavlarını kendi seçimleri ile geçmiş kişidir.