Serbest Piyasa Var mı?
Gürcan Banger
Son günlerde okumakta olduğum kitaplardan birisi Ha-Joon Chang’in 2010 yılında yayınlanmış “Kapitalizm Hakkında Size Söylenmeyen 23 Şey” isimli çalışması… Chang, kalkınma ekonomisi konusunda dünyanın önemli iktisat uzmanlarındandır. Yazarın bazıları Türkçe olarak da yayınlanmış çok sayıda kitabı var. Bunlardan “Sanayileşmenin Gizli Tarihi” isimli kitabının 2012 içinde yeni baskısı yayınlandı.
Kitabı okuduğum sıralarda hükümetin yeni vergileri açıklandı. Ardından doğal gaza ve elektriğe ciddi sayılabilecek oranlarda yeni zamlar yapıldı. Bütçe açığını kapatmak için hükümetin yeni önlemleri, iç kuşkusuz ulusal ekonominin çeşitli yönlerine yansıyacak. Konu sadece yurttaşların kişisel veya ailevi bütçelerine yeni yükler getirmekle kalmayacak, bunun sınai sektörlere de ağırlaştırıcı etkileri olacak. Bu vesile ile devletin ekonomik ve sosyal yaşamı nasıl etkilediğini bir kez daha hatırlamış olduk.
Serbest Piyasa
Başta iktidar kanadını temsil eden siyasetçilere olmak üzere ülke ekonomisinin türü ile ilgili bir soru yöneltsek “serbest piyasa ekonomisi” cevabını alacağız. Diğer yandan hükümetin ekonominin tamamını etkileyen benzeri yaklaşımlarını düşündüğümüzde her şeyin adının ima ettiği gibi “serbest” olmadığını görüyoruz. Bu tür merkezi önlemlerin alındığı durumlarda ekonomiyi oluşturan paydaşların “serbestçiler” tarafından ifade edildiği kadar “özgür” olmadığı ortaya çıkıyor.
Serbest piyasa ekonomisi söylemi, bana zaman zaman “objektif bilim” iddialarını hatırlatıyor. İşin ayrıntılarına inmeye başladığımızda ne iddia edildiği gibi piyasanın serbest ne de bir tabu haline getirildiği gibi bilimin objektif olduğunu kavrıyoruz. Çoğu zaman serbest piyasa söylemi devletin yaptırımları sonucu bir yanılsama olmanın ötesine geçemiyor.
Ha-Joon Chang
“Bilimin objektifliği” iddiasını tartışmayı şimdilik bir yana (bir başka yazıya) bırakalım. Chang’in kitabında en ilginç bulduğum yaklaşımlarından birisi, serbest piyasa diye bir tanımın olmadığı yönünde olanı… Yazar, sıklıkla devlet ve iktidar tarafından müdahale edilen ve şartları beklenmedik biçimde değiştirilen bir piyasanın serbest olarak tanımlanamayacağını söylüyor. Sabahtan akşama hareket alanı değiştirilen bir ekonomiyi “serbest piyasa” olarak isimlendirmenin mümkün olmadığını belirtiyor.
Serbest piyasa ekonomisi tanımındaki bulanıklık, bu alanda pek çok farklı paydaş olmasından kaynaklanıyor. Ekonomi bilgilerimizi hatırlarsak; bu alanda işverenler, yöneticiler, çalışanlar ve müşteriler olduğunu göreceğiz. Örneğin işgücü açısından baktığımızda işverenler ile çalışanlar piyasaya yaklaşımlarında farklılıklar gözleyeceğiz. Bu kesimlerin “serbest piyasadan” taleplerinde (ve çıkarlarında) birbirlerine göre farklılıkları var. Bu farklılıklara devletin müdahaleleri de eklendiğinde “serbest piyasa ekonomisi” iyiden iyiye tanımlaması zor bir kavram haline dönüşüyor.
Chang “Üzerinde çalıştığınız alanın sınırları bilimsel olarak belirlenemiyorsa, sizin yaptığınıza bilimsellik denemez” şeklinde bir tespit yapıyor. Devamla; serbest piyasa söyleminin bilimsel olmaktan daha çok siyasal bir bakış açısı olduğunu belirtiyor: “Bir piyasanın serbestlik derecesi farklı kişiler tarafından farklı algılanıyorsa, o zaman o piyasanın ne kadar serbest olduğunun nesnel bir ölçütü yoktur. Başka bir deyişle, serbest piyasa bir yanılsamadır. Bazı piyasalar serbest görünüyorsa, bunun nedeni görünmez olmaları için onları destekleyen yönetmelikleri tamamen kabul etmemizdir.”
Serbest piyasa konusunda Chang’ten farklı düşünüyor olabilirsiniz. Serbest piyasaya yandaş veya karşısında bulunabilirsiniz. Ama her durumda bu kavramı sorgulamanızı engelleyen bir kısıtlama olmaması gerekir. Zaten Ha-Joon Chang de Giriş bölümünde kitap hakkında şunları söylüyor: “Bu kitap bir anti-kapitalist manifesto değil. Serbest piyasa ideolojisini eleştirmek kapitalizm karşıtı olmakla bir değildir. Sorunlarına ve sınırlarına rağmen insanlığın yaratmış olduğu en iyi ekonomik sistem olduğuna inanıyorum. Benim eleştirdiğim, kapitalizmin son otuz yıldır dünyaya egemen olan şekli: serbest piyasa kapitalizmi. Son otuz yıla baktığımızda görüyoruz ki kapitalizm sadece veya en iyi şekilde böyle yürütülemez.”
Chang’in söylediklerine katılın veya katılmayın; ideolojiniz ne olursa olsun; önemli olan, dünyaya ön yargılarımızdan kurtularak ve sorular sorarak eleştirel biçimde bakabilmek… Öğrenmenin ve düşünsel gelişimin yolu budur.