Aydın ile “Münevver” ve İktidar Mücadelesi

Aydın ile “Münevver” ve İktidar Mücadelesi

Gürcan Banger

Turgut Özal iktidarı döneminde bir liberalizm modası medyayı sarmıştı. Liberal elbiseler giymiş (ama içinin ne olduğu kuşkulu) bir takım çokbilmiş aklı evvel, TV ekranlarında ve gazete köşelerinde gevezelik eder olmuştu. Bu sıralar bunların ışığı biraz sönmüş gibi… Eski sıklıkta görmüyoruz; adeta yıldızları söndü. Büyük kanallardan köy – kasaba medyasına düştüler.

Gene aynı tarihlerde (ve devamında) borsanın gözde olması nedeniyle ağzı olanın ekonomi uzmanı olduğu bir dönemi yaşadık. Şimdilerde ise ortalık siyasal iktidarı savunma adına siyasal gevezelikten ötesine geçemeyen lafazanlarla doldu. Hele son günlerde aklıları sıra siyasal İslamcı duruşlu bu yandaş gevezelerin bir Tunus – Mısır – Lübnan – Yemen – Ürdün – Türkiye yorumları var ki, akıllara seza… Mevcut iktidarı yere göğe sığdıramama adına aman ne yorumlar, ne Cin Ali fikirleri, ne fikrî icatlar… Hani bu “yandaş münevver tayfasından” humma vs kapmamak için insanın (varsa) aşı olası geliyor. Eminim ki; mevcut siyasal iktidarın aklı başında insanları da bu gevezelerden utanıyorlardır.

Baskıcı rejime doğru mu?

Dikkatimi çeken bir nokta daha var. Devletin bazı kesimler üzerinde baskısından söz ederek iktidar olmuş bir zihniyet, şimdilerde devletin gücünü arkasına almış halde şikâyet ettiğine benzer uygulamalara heves etmiş bir görüntü veriyor. Bir kez daha muhalefete, özellikle halkın sivil itaatsizliğine tahammülsüz bir iktidar dönemini yaşayacak gibiyiz. İslam ülkelerinde başlayan hareketin Türkiye’de daha baskıcı bir sonuç vermesini bekleyebilir miyiz? Bu ihtimali görmekte fazla gecikme yaşayacağımız kanaatinde değilim.

Kanımca; mevcut siyasal iktidar, yenilikçi potansiyelini bitirdi. İktidarını daha uzun tutabilmek için yenilikçi ve değişimci yönlerinden vazgeçerek daha tutucu bir yöne doğru ilerleyecek. İktidarın büyüklerinin tahammülsüz açıklamaları bunu doğrular nitelikte…

Önümüzde genel seçim

Güncellikten dem vurmuşken dile getirmek istediğim bir nokta daha var. Yakın dönemde yapılan siyasal araştırmalara baktığımızda; AKP ile CHP+MHP toplamı arasında yüzde 4-5 dolayında bir oy farkı olduğunu görüyoruz. MHP yüzde 10-15 oyunu PKK gündemi olduğu sürece korumaya devam edecek gibi görünüyor.

CHP ise hâlâ 1950’ler öncesindeki görünümünün geleneksel kültür aracılığı ile bugüne yansımasının sorunlarını yaşıyor. Toplumda yüzde 15-20 oranında bir oy var ki, CHP’yi “komünist” bildiğinden sağa (özellikle AKP’ye) gidiyor. Keza iktidarın sol olarak bellediği CHP’nin eline geçmemesi adına AKP’yi destekleyen gerçekte MHP’ye ait oylar da var. MHP, iktidar alternatifi olarak görülmediği için bu sağ oylar doğrudan AKP’ye gidiyor. Özetle; AKP’nin yüzde 40-50 arasında gezen oylarının en az yüzde 15-20’si kendisine ait değil. Korku, endişe ve tedirginlik gibi duygular bu oyların AKP’ye akmasına neden oluyor. MHP ve CHP ise kendine ait oyları kendine döndürmek için ne doğru söyleme, ne de uygun çalışma modeline sahip değil…

Avrupa ve Türkiye

Avrupa’ya baktığımızda; oradaki sosyal demokrat partilerin CHP’nin layık görüldüğü muameleye uğramadıklarını izliyoruz. Bir başka deyişle; Avrupa’nın sosyal demokrat partileri ilgili ülkelerde bir “komünist tehdit” olarak görülmüyor. Bu nedenle liberal sağa giden oyların bir kısmı, bir dönem sonra sosyal demokrat partilere gelebiliyor. Bu bağlamda CHP’nin kendini “düşman” kategorisinden kurtarmaya ihtiyacı var.

CHP özelinde şunları tespit etmek lazım… Günümüzün CHP’si farklı beklentileri olan değişik kesimlerin birlikteliğinden oluşuyor. Bu nedenle CHP söylemi; Kemalizm’den etnik kültürcülüğe, devletçilikten liberalizme, solculuktan radikalizme kadar değişik görüntüler veriyor. Bunu olağan buluyorum. Kanaatimce burada yapılması gereken CHP’nin söyleminin ve imajının Türkiye şartlarına uygun biçimde yeniden tanımlanması olacaktır.

MHP ise ne yazık ki; kendini, kadrolarını, söylemini ve imajını değiştirememenin sıkıntısını çekiyor. Sadece PKK gerginliği üzerine kurulmuş bir politik anlayışın öncelikli sorunları istikrar, geçim ve iş bulma olan halka ikna edici gelmediği ortada. Açıkça belli ki; MHP’nin ciddi anlamda yenileşmeye ihtiyacı var.

Ne yapmalı?

Türkiye’de iktidar olmak isteyenin, öncelikle halkın duygu ve düşüncelerini, ihtiyaç ve taleplerini doğru okuyabilmesi lazım… Eğer bu başarılamazsa iktidarın oluşmasında siyaset dışı unsurlar etkili ve belirleyici olmaya devam edecektir.

Paylaş:

duyguguncesi hakkında

GÜRCAN BANGER, Eskişehir Maarif Koleji ve ODTÜ Elektrik Mühendisliği Bölümü mezunudur. Aynı bölümde yüksek lisans çalışması yaptı. Elektrik yüksek mühendisi. Kamuda mühendislik hizmetleri yapmanın yanında bilişim donanımı ve yazılımı, elektronik, eğitim sektörlerinde işletmeler kurdu, yönetti. Meslek odası ve sivil toplum kuruluşlarında yöneticilik yaptı. 2005’ten bu yana bazı büyük sanayi şirketleri de dâhil olmak üzere çeşitli kuruluşlarda iş kültürü, yönetim, yeniden yapılanma, kümelenme, girişimcilik, stratejik planlama, Endüstri 4.0 gibi konularda kurumsal danışman, iş ve işletme danışmanı ve eğitmen olarak hizmet sunuyor. Üniversitelerde kısmi zamanlı ders veriyor. Halen Raylı Sistemler Kümelenmesi'nde küme koordinatörü ve bizobiz.net danışmanlık ve eğitim firmasında proje koordinatörüdür. Kendini “business philosopher” olarak tanımlıyor. Düzenli olarak bloglarında (http://www.duyguguncesi.net ve http://www.bizobiz.net) yazıyor. Değişik konularda yayınlanmış kitapları var. Çeşitli gazete, dergi ve bloglarda yazıları yayınlanıyor.
Bu yazı Din, Siyaset kategorisine gönderilmiş ve , , , , , , , , ile etiketlenmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir