Başarılı Olmak Nedir?
Gürcan Banger
Bu dönemin genç kuşağına dâhil bir kişi olsam ve bana “Başarılı olmak nedir?” diye sorsalar; “Feşmekân sınavda başarılı olmak…” diyeceğimden korkarım. Belki de başarıyı diploma sahibi olmaya indirgeyebilirdim. “Başkasının sırasını kapmak başarı sayılır mı?” diye sorsam çoğunluğun onayladığı anlamında bir cevap alır mıyım diye merak ettiğim oluyor.
Günümüzdeki anlayışa göre; daha az çalışıp emek harcamadan daha fazla kazanmak da başarı sayılabilir. Doğrusu; bir insan yaşamının yarısı kadar bir sürede toplumumuzun değer yargılarının ve dolayısıyla başarı anlayışının böylesine değişimi beni şaşırtmaya devam ediyor.
İnsanlar türlü türlüdür. Kimisi geçmişte yaşar. Bugünün keyfini çıkaranlar vardır. Bana sorarsanız; heyecanlı olan, gelecektir. Gelecek ise vizyon demektir. Vizyon; geniş görüş, ileri görüş anlamına gelir. Vizyon, geleceğin tasarımı hayalidir. Vizyon, bakılan ufuk çizgisidir. Çöldeki kum tanesinin, doğa koşullarına uyarak akıp giden suyun vizyonu olmaz. Ama bir taş parçası gibi güneşin, rüzgârın ve yağmurun esiri olmak istemeyen insanın bir vizyonu olması gerekir. İnsan, gelecek hayali ile yaşar. Gelecek hayali olmayan kişi, kurumakta olan bitki gibidir.
Yaşamı hayaller renklendirir. Büyük hayalleri olmayanların, siyah-beyaz bir dünyada yaşadıklarını düşünebiliriz. Öyle ki; siyahı ve beyazı yaratan ışığın, hayalsiz bir yaşamdan çekilmesi an meselesidir.
Hayalin ve geleceğin kulağı vardır, desek yanlış olmaz. İnsan yaşamında sinerjiyi yaratan büyük hayallerdir. Ama bu hayaller dev bir uçan balon olup insanın ayaklarını yerden kesmemelidir.
Sinerji, pek çoğumuzun sıklıkla kullandığı bir sözcük… Çoğu zaman sorgulamadan kullandığımız bir kavram belki de. Sinerji, bir artı birin ikiden fazla etmesi anlamına geliyor. Ek enerji ve yüksek verimlilik demek. İşte; hayallerin önemi burada sanki… Büyük hayallerin yarattığı motivasyon, kaynaklarımızı ve enerjimizi çok daha etkin ve verimli kullanmamız anlamına geliyor.
İtiraf etmeliyim ki; bazen “Kendi kendime başarılı olmak çok mu önemli?” diye sorduğum oluyor. Ama yaşamda başarılı ve mutlu olmanın yol duraklarından birisinin azim olduğuna da kuşkum yok. Vizyona, büyük hayallere ve sinerji yaratma becerisine mutlaka azmi eklemeli. 17’nci yüzyılın ünlü Fransız mareşali Jean de Gassion şöyle der: “Yeteneklerinizi biliyorsanız, kolaylıkla ilerleyebilirsiniz. Kalabalığa bakın, azimle yürüyene yol verir.”
Kalabalık… Bir anlamda yolumuza çıkan engelleri, sorunları ve biteviye çözülmesi gereken problemleri ifade ediyor. Ama azim devreye girdiğinde, problemler adeta kolaylaşıyor ve çözüm süreci hızlanıyor. Yetenek, tabii ki önemli ama azmin yerini almak için yeterli değil. Çevremize baktığımızda üstün yetenekleri olduğu halde başarıyı (ve mutluluğu) yakalayamamış sayısız örnek görebiliriz. Bu örneklerin pek çoğunda azmin eksik olduğunu görmek şaşırtıcı değildir.
Yaşamda başarının sırlarından birisini Mevlana Celaleddin Rumî verir: “Mert insanı isteğince, gönlünce öv / Söz erleri her övgüye layık elbet.” Gerçekten tutulmayan her söz, kişinin biraz daha güç kaybetmesine neden olur. Öncelikle; sosyal bir çevrede yaşıyor olmamızın gereğidir bu. Diğer yandan verilen sözün tutulması, insanın içsel tutarlılığı ile ilgilidir. Biteviye söz verip bunlara uygun davranış için bulunmayan kişinin zamanla kendisine yönelik özgüveni de kaybolmaya başlar.
Yaşamın bana öğrettiği en sağlam derslerden birisi, insanın kendisini iyi tanıması gereğidir. İnsanın kendisini sağduyulu ve yansız bir yaklaşımla analiz etmesi, kendini sürekli olarak dürüst sınavlardan geçirmesi anlamına gelir. Başarı için ön koşullardan birisi olan kişinin kendisi olması, öncelikle ve kaçınılmaz biçimde kendisini iyi tanımasını zorunlu kılar. Başarı için yola çıkmış kişi, örnekler ve başarı öyküleri kullanır ama asla kopyalamaz, taklit etmez ve çalmaz.
Başarılı insan, sağlıklı bir meyve ağacı gibi olmalıdır. Bir yandan kendi yükselip kök salarken bir yandan da meyveleri ile insanlara yeni imkânlar sunmalıdır.
Yaşamın başarı kabul edilen diplomaları, kendimizi akıllı kabul etmemize neden olan tembellikleri ya da emeksiz kazanımları dışında güzellikleri olmalı. Eğer böyle olmayacaksa, işimiz var demektir.