Gürcan Banger
Facebook’ta paylaş
Twitter’da paylaş
Duygu Güncesi
Facebook’ta izle
Twitter’da izle
Sık Kullanılanlara Ekle
Kanımca Eskişehir’in en belirgin problemlerinin başında iletişim sorunları gelir. Şehrin sosyal ve ekonomik aktörleri arasındaki iletişim eksikliği veya zafiyeti, bugüne kadar önemli kayıpların oluşmasına vesile oldu. Bu gerçeği sadece objektif bir durum olarak algılamakta doğru olmaz. Pek çok durumda iletişimin zayıf kalmasından rant elde etmeye çalışanlar da oldu.
İletişimsizlik üzerine kurulmuş politikalar, genelde çözümsüzlük oluşturarak toplumu taraflara bölmeyi dener. ‘Bizimkiler ve ötekiler’ şeklinde yaratılan sistem, tarafların iletişim kurmaması üzerinde temellenir. İletişimin geliştirilmesi çabası, aynı zamanda akılcı bir çatışma yönetimidir de. Bu nedenle bu şehir için ‘iyi bir şeyler’ yapma çabasında olan kişi ve kuruluşların öncelikli hedefinde kentsel iletişimin geliştirilmesi olmalıdır.
İletişim sorunu sadece siyasetçiler, kamu daireleri, belediyeler veya meslek odaları arasında değildir. Şehirde faaliyet gösteren ticari ve sınaî firmaların da iletişimsizlik sorunu vardır. Eğer şehir ekonomisinde bir iletişimsizlik sorunu varsa, Eskişehir örneğinde görüldüğü gibi ortak çalışma ve işbirliği ortamı yaratılmaz, bir kent için gerekli kolektif sinerji oluşmaz.
Eskişehir, 1980’li yıllara kadar yerel iç pazarla yetinmeyi hedeflemiştir. Yerel piyasanın yetersizliği ise gerekli tasarrufun yapılmasına, kaynakların yatırıma dönüşmesinin önüne engel olmuş, bir anlamda bir miyopi oluşmuştur. Bir anlamda Eskişehirli işadamı Bozdağ’ı göremeyeceği bir uzaklığa ancak tatil için gitmeyi tercih etmiştir. Son 30 yılda sınaî ürünlerin ihracatında önemli mesafeler alınmasına rağmen henüz yeterli bulabileceğimiz bir noktada değiliz.
Eskişehir’in Cumhuriyet’in il yıllarından başlayarak çok miktarda kamu yatırımı alması, belki de şehrin sonrasını mahkûm eden gerçek olmuştur. Şehirde kamu işçisi veya devlet memuru olma geleneği gelişmiş, buna karşılık küçük ticaret dışında bir girişim heyecanı oluşamamıştır. Son birkaç yılda alışveriş merkezleri aracılığı ile organize perakendeciliğin kente gelmesi, küçük ticaret yapan esnaf ve tacir üzerinde olumsuz etkiler yaratmıştır. Eskişehir ticaretinin küçük ölçekli kalmasında, meslek odalarının geçmiş dönemlerdeki isteksizliği ve gayretsizliğini de unutmamak gerekir.
Bir şehrin ekonomisinin dış (ihracata) dönebilmesi için bazı önkoşullara sahip olması gerekir. Firmaların yabancı dil, pazarlama, tanıtım ve reklâm gibi konularda deneyimli olmaması sağlıklı bir ufka sahip olunmasına da engel olmuştur.
Türkiye’de olduğu gibi Eskişehir’de de kobi’lerin çok büyük bir bölümü aile işletmeleridir. Bu firmalarda gerekli kurumsallaşmanın olmaması, neredeyse tüm temel işlerin firma sahibi aile bireyleri tarafından yapılması ihtiyacını doğurmuştur. Bir yandan deneyim ve birikim yetersizliği, diğer yandan güncel işler içinde boğulma eğilimi ufku görme açısından sorunlara neden olmuştur. Aile işletmelerinde profesyonelleşme son derece düşük düzeydedir.
Eskişehir’de gözlediğim olgulardan birisinden söz etmek isterim. Bazı firmalar küçük bir işletme iken fırsatları doğru değerlendirerek belli bir müşteri hacmi ve ciro büyüklüğüne ulaşmıştır. Bunlardan bazılarında kabul edilebilir büyüklükte personel çalışmaktadır. Bir başka deyişle; firma kısa sürede büyümüştür. Fakat firmanın ekonomik büyümesi sürecinde buna uygun bir yönetim modeli ve anlayışı geliştirilememiştir. Bunu bir yumruk büyüklüğünde beyne sahip dev dinozorlara benzetebiliriz. Yaşadığımız sert rekabet çağında ise bir firmanın sahip olması gereken en önemli unsur, çevik ve esnek bir akıldır.
Eskişehir için çok doğru tesbitler yapmışsınız sayın Gürcan BANGER.
İzninizle bende bir Eskişehirli olarak bazı şeylerden bahsetmek istiyorum.
Eskişehir maalesef geçmişten günümüze hep ufku kıt insanlar tarafından yönetilmiş, hep kısa vadeli, günü kurtarıcı ve “belirli bir kesimin yararına rant sağlarken, hatta sulanabilir arazilerin yerleşime açılması gibi doğa katliamlarının yapılmasına neden olan ” imar değişiklikleri ve uygulamalar nedeniyle, son dönemlerde bir avrupa kenti olmak iddiasıyla yapılan her türlü makyajlama çalışmalarına rağmen bugün pek de kolay yaşanabilir bir şehir değildir.
Toplu taşıma sorununu çözme iddiasıyala yapılan “ESTRAM”, özellikle belirli kavşaklarda hemzemin geçişler nedeniyle önemli trafik kilitlenmelerine neden olacak şekilde, hatalı bir şekilde projelendirilmiş olduğu gibi hattın güzergahı ve hemzemin geçişler nedeniyle tramvay sayısının artırılması mümkün olmadığı için çok kısa bir sürede ihtiyacı karşılayamaz hale gelmiştir. Üstelik benzer hatalar hattın uzatılmsı projesinde de tekrarlanmaktadır.
şehrin kenarlarında başta TOKİ tarafından yapılan yeni yerleşim alanlarında da, alt yapılar yine pek çok hata ve eksiklerle doludur.
Buralardaki alt yapı çalışmalarındaki en büyük eksiklik. yerleşime açılacak alanların çağdaş ülkelerde görüldüğü gibi, önce tüm ihtiyaçları karşılayacak nitelikte gerekli tüm alt yapıları bitirilmiş ( Pis su ve yağmur suyu Kanalizasyonu, Elektrik, Telekominikasyon, Doğalgaz vs) arsa üretimleri yapmak yerine hala plansız/ düzensiz - yap/boz çalışmalar yapılmakta, bugün dökülen bir asfalt yarın kazılarak eksik kalan
bir alt yapı çalışması yapılabilmektedir.
Şehrin merkezine bağlantıyı sağlayan bulvarlarda, bisikletlere ayrılmış yollar ile, yayalar için tek tük uygulamalar dışında yürüyüş yolları düşünülmemiştir.
Cadde ve sokakların kaldırımlarında, engellilerin hareketini kolaylaştıracak bir standart uygulama yoktur.
Porsuk nehrinin şehir geçişi önemli ölçüde Eskişehirin kanalizasyon kirlenmesinden kurtarılmışsada, ilki 1998 yılında açılan atıksu arıtma tesislerinin yegterli ölçüde ve düzenli çalıştırılamayışı nedeniyle Alpu ovası kesiminden hala lağım kokuları gelmekte ve porsuk kirlenmeye devam etmektedir.
Şehrin eski mahallerinde, kentsel dönüşüm için kat sayısının artırılması şeklinde bir kolaycılık seçilmesi, buraları beton yığınlarına gömmüş, yollar, kaldırımlar arabaların işgali altında kalmıştır. Eğer çağdaşlık bu ise ben böyle bir çağdaşlığı istemiyorum.
Şimdilik bunlar aklıma geliyor.
Saygılar.