Beş Üniversite ve Kentin Büyümesi Meselesi
Gürcan Banger
Facebook’ta paylaş
Twitter’da paylaş
Duygu Güncesi
Facebook’ta izle
Twitter’da izle
İlköğretim düzeyinde olduğum yıllarda pazar günleri kent merkezinde gözlerimiz insan arardı. Kent böyle günlerde bir sessizliğe bürünürdü. Kışın sabah saatlerinde beyaz karın üzerinde nadiren ayak izleri görürdük. Yaz aylarında bazı sabahlar ise az sayıdaki ailelerin pikniğe (kıra) gidiş hazırlıkları göze çarpardı.
Kent özellikle 1980’li yılardan sonra büyük bir değişim sürecine girdi. İki üniversite kentin nüfusunu gençleştirdi ve artırdı. Şimdilerde yaz ve kış fark etmeden insan kalabalığını büyük şehirlerin vaveylası içinde yaşar olduk. Eskişehir’in başka kentlerimizde olduğu gibi henüz yoğun bir sosyal göç almadığını sanayi bölgelerindeki mavi yakalı işçi açığından dolayı biliyorum. Şehrin demografisini özellikle üniversite öğrencileri değiştiriyor. Mezun olan vatandaşların bir kısmı kendi şehirlerine dönmeyip burada kalmayı tercih ederek bu değişime katılıyorlar.
Son günlerin yerel gündem konularından birisi kent merkezindeki üniversite sayısının ikiden beşe çıkması… Muhtemelen Anadolu Üniversitesi bir kez daha bölünerek içinden yeni bir üniversite (Yüksek Teknoloji Enstitüsü) çıkaracak. Anadolu Üniversitesi’nin bazı bölümlerinin aktarılması ile teknik bir yüksek öğrenim kurumu olması beklenen yeni üniversitenin oluşumu ile AÜ de Batıdaki örnekleri gibi sosyal temalı bir üniversiteye dönüşecek. Diğer yandan siyasetçilerin ifade ettiklerine göre şehir merkezinde iki tane de özel vakıf üniversitesinin kurulması yönünde çalışmalar var.
Yeni üniversitelerle birlikte muhtemelen kentin yapısı bir değişim aşaması daha geçirecek. Beklenen sonuçlardan birisi de nüfusun yeniden artışı olacak. Böyle bir durumda kentin mevcut ve planlanmış durumunun bu yeni gelişme karşısında (ekonomik ve sosyal kaynak ve kapasite kullanımı açılarından) nasıl tepki vereceği bir soru işareti olarak karşımızda duruyor. Kent büyümeli mi?
Bir kentin büyümesini iki açıdan ele alabiliriz. Bir kent büyürken sanayi ve ticaret de genişleyeceğinden mal ve hizmet fiyatları düşecek, kentsel yaşam koşullarında iyileşmeler olacaktır. Diğer yandan kentin aşırı büyümesi ise kira fiyatlarının artması, enerji sağlanmasının güçleşmesi, yerel yönetim hizmeti maliyetlerinin artması gibi olumsuz sonuçlar doğurabilecektir. Belediye hizmetlerinin zaten pahalı olduğu Eskişehir’de bireylerin ulaşım giderlerindeki artışlara dikkat edildiğinde büyümenin olumsuz etkilerinden birisi yakalanmış olur. Artan kullanım ve içme suyu fiyatlarını, ilan-reklam vergilerini, ruhsat harçlarını diğer olumsuz örnekler olarak hatırlatabilirim.
Dünyanın özenerek baktığımız kentlerinde büyümenin ve yayılımın dengeli olduğunu görürüz. Başıboş biçimde obez nitelikli olarak gelişen kentlerin genelde az ve orta derecede gelişmiş ülkelerde olması şaşırtıcı değil. Kentin yaşanabilirliğini koruyabilmek için kentin büyümesini yönetmek ve denetlemek gerekiyor.
Optimal Kent
Optimal kent büyüklüğünün belirlenebilmesi için birkaç sayısal ölçütün kullanılmasından söz edebiliriz. Örneğin kentte yaşayan “kişi başına düşen kentsel hizmet maliyeti” iyi bir gösterge olacaktır. Söz konusu birim maliyet değerlerini ulaşım, sağlık, enerji, gıda, konaklama ve benzerleri gibi kalemler için ayrı ayrı hesaplayabileceğimiz gibi, tüm maliyet kalemlerini içeren tek bir kentsel hizmet birim maliyeti değeri de hesaplayabiliriz.
Söz konusu sayısal değerin iki ayrı türde hesaplanması öğretici olabilir. Örneğin her yıl için ortalama kentsel hizmet birim maliyeti yanında, marjinal maliyetleri de hesaplamalıyız. Marjinal maliyeti, kente eklenen her yeni kişinin kente getirdiği ek maliyet yükü olarak düşünebiliriz. Bu değerlerin her yıl yeniden hesaplanması, kentin nasıl bir değişim ve dönüşüm sürecinde olduğu konusunda ciddi işaretler verecektir.
Bugüne kadar yapılan kent araştırmaları kentsel hizmet maliyetinin büyümeyle birlikte önce düştüğünü, daha sonra arttığını göstermektedir. Eskişehir’de gözlenen yerel yönetim maliyetlerindeki artışın altında da buna benzer yönelimler vardır. Yeterince araştırmadan ve geleceği planlamadan obez kentsel büyüme yönünde adım atmamak gerekir.