Çatışmayı Yönetmek, Denetlemek ve Çözmek

Çatışmayı Yönetmek, Denetlemek ve Çözmek

Gürcan Banger

Yerel medyada yer alıyorsanız ve geçiminizi sağladığınız işin kendisi medya değilse, iyi bir soruna sahipsiniz demektir. Çünkü eleştirirken herkesten daha fazla özenli ve ölçülü olmanız gereken sizsiniz. Eleştiri, bir anlamda çatışmaya davet etmek anlamına gelir; ama bir yerel medya yazarı olarak çatışmayı yönetecek, denetleyecek ve çözecek olan da sizsiniz.

İlişkiler Yumağı
Çok özel durumlar dışında başka kişi ve kuruluşlarla sürekli ilişkiler içindeyiz. Pek çoğumuzun yaşamı, bir ilişkiler yumağından oluşuyor. İlişkilerin büyükçe bir kısmı ise çıkarlar, beklentiler ve bilgi veya talimat akışları üzerine kurulmuş. Böyle bir ortamda kişiler arasında uzlaşmazlıkların, çatışmaların olması son derece olağan… Çatışma olağan ama çatışmaya sağlıklı bir çözüm bulabilmek her zaman olağan değil. Hatta çoğu zaman çatışmayı yönetmeyi ve çözmeyi kolaylaştırmak yerine zorlaştırıyoruz. Duygular akla egemen oluyor. Belki de duyguları ve aklı yanlış mekânlarda yanlış zamanlarda kullanıyoruz.

Çatışmaların içinde yer aldığımızda genelde insanlar olarak birbirimize benzer tepkiler gösteriyoruz. Adeta yaşamımız boyunca öğrenilmiş bir davranış modelimiz var. Muhtemelen bu davranış biçimlerinin önemli bir bölümünü çocukluğumuzdan başlayarak yaşamın içinde öğreniyoruz.

Çatışmaya Geleneksel Karşılık
Çatışmadan kurtulmak için en iyi bilinen pasifist davranışlar arasında çatışmayı küçük görmek, önemsememek veya küçük görmek gelir. Kimi zaman “devekuşu gibi başını kuma gömmek” olarak ifade edilen tarzdır bu. Çatışmaya karşı umursamaz bir tavırla kendini belli eder. Bu tür davranışlar sonunda çatışmanın çözülmüş gibi göründüğü de olur. Ama muhtemelen çatışmanın nedenleri derinlere inmiş ve kronikleşmiştir. İlerleyen zamanlarda çok daha ciddi boyutlarda kendini tekrar gösterecektir. Çatışmayı önemsememek, bazı durumlarda çatışmayı yönetmek için doğru yöntem olabilir ama sözünü ettiğim ciddi tehlikeyi de içinde taşır.

Eğer çatışmanın sonucunda sorumluluktan kaynaklanan bir cezalandırma varsa, bu durumda çatışmayı çözme davranışı, karşı tarafı suçlamak biçiminde ortaya çıkabilir. Genelde aynı işyerinde çalışan eşdeğer rütbedeki kişiler arasında sık görülen bir durumdur. İlginç bir biçimde; çoğu zaman otoriter aile yapısında öğrenilmiş bir karakter özelliğidir. Çocuklukta başlayan başkalarını suçlama eğilimi, ilerleyen yaşlarda iş ve evlilik yaşamının önemli bir parçası haline gelir. Bu tür davranan kişi, elinde ne tür “silah” varsa kullanmaktan çekinmez; sonucun nereye varacağı konusunda saygılı ve düşünceli olamaz.

Çokça bilinen çatışma çözüm yollarından bir diğeri, korkutma esaslı olarak aşırı sinirlenmek ve hatta kabalaşmaktır. Böylece çatışmanın karşı tarafı, korku yaratılarak susturulmuş olur. Genelde baskı altında yetişmiş kişiler üzerinde etkili sonuçlar verdiğini gözlemiştim. Çatışmayı böyle çözme eğiliminde olan kişiler, adeta sinik insanların kokusunu alırlar ve korkutarak çatışmanın kendi lehlerine çözülmesini sağlarlar. Buradaki can alıcı nokta, saldıran tarafın karşısındakinin zayıf noktalarını “iyi” tespit etmesidir.

Karşılıklı Güven
İlişkilerde karşılıklı güven vazgeçilmezdir. Bu nedenle karşımızdaki insana tüm bilgilerimizi açmadan önce onun güvenilir ve içten olduğundan emin olmalıyız. Çünkü olası bir çatışma durumunda kendisine ilettiğimiz özel bilgilerin, bize karşı kullanılmayacağından emin olamayız. Geçmişi ve özel bilgileri kullanmak, çatışma yönetiminin haksız ve adaletsiz yollarından birisi olarak bilinir. “Cepteki kara kaplı defter” olarak ifade edilen sırların, çatışmanın hangi aşamasında bir tehdit aracı olarak karşımıza çıkacağı hiç belli olmaz.

Başa Dönelim
Ortada bir çatışma varsa ve siz “yıkılmasın, kırılmasın, dökülmesin” tarzından yanaysanız işiniz zor demektir. Bir yandan züccaciye dükkânına bodoslama dalanı uslu tutacaksınız, diğer yandan da muhatabınıza hak ettiği karşılığı verememenin içinizde yarattığı ateşi sükûnetle söndüreceksiniz. Böyle bir durumda “futbol maçı izlerkenki duygusal - sözel ifade ve sinir boşalması” mümkün olamadığından aynı anda bu ikisini birden yapmak zor oluyor doğrusu…

Paylaş:

duyguguncesi hakkında

GÜRCAN BANGER, Eskişehir Maarif Koleji ve ODTÜ Elektrik Mühendisliği Bölümü mezunudur. Aynı bölümde yüksek lisans çalışması yaptı. Elektrik yüksek mühendisi. Kamuda mühendislik hizmetleri yapmanın yanında bilişim donanımı ve yazılımı, elektronik, eğitim sektörlerinde işletmeler kurdu, yönetti. Meslek odası ve sivil toplum kuruluşlarında yöneticilik yaptı. 2005’ten bu yana bazı büyük sanayi şirketleri de dâhil olmak üzere çeşitli kuruluşlarda iş kültürü, yönetim, yeniden yapılanma, kümelenme, girişimcilik, stratejik planlama, Endüstri 4.0 gibi konularda kurumsal danışman, iş ve işletme danışmanı ve eğitmen olarak hizmet sunuyor. Üniversitelerde kısmi zamanlı ders veriyor. Halen Raylı Sistemler Kümelenmesi'nde küme koordinatörü ve bizobiz.net danışmanlık ve eğitim firmasında proje koordinatörüdür. Kendini “business philosopher” olarak tanımlıyor. Düzenli olarak bloglarında (http://www.duyguguncesi.net ve http://www.bizobiz.net) yazıyor. Değişik konularda yayınlanmış kitapları var. Çeşitli gazete, dergi ve bloglarda yazıları yayınlanıyor. Son yayınları: "Endüstri 4.0 ve Akıllı İşletme", Dorlion Yayınları, Eylül 2016; "Endüstri 4.0 Ekstra", Dorlion Yayınları, Mayıs 2017.
Bu yazı Çatışma, Kişisel gelişim, Yönetim kategorisine gönderilmiş ve , , , ile etiketlenmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Bir Cevap Yazın