Çözüm Ararken

Çözüm Ararken

Gürcan Banger

Haber almakta gecikmiş olanlar için bir son dakika hatırlatması ile başlayayım. Bugün (29 Şubat 2012 Çarşamba) Eskişehir sanayisi önemli bir etkinliğe imza atıyor. Raylı sistemler, havacılık ve otomotiv temalarını konu alan ESİNKAP 4. Ar-Ge Proje Pazarı Eskişehir Anemon Otel’de gerçekleşiyor. Saat 9:00 - 19:00 arasındaki etkinlikte sanayiciler, iş dünyası mensupları, akademisyenler, projeciler, buluşçular, araştırmacılar, yatırımcılar, girişimciler, medya mensupları ve ilgilenen diğer kesimler buluşacaklar. Proje sunumları yanında işbirliği imkânları ve yeni girişim fırsatları yaratılacak.
Dördüncüsü yapılan Ar-Ge Proje Pazarı’na giderek artan bir ilgi var. Bölgesel ölçekte başlayan etkinlik, giderek ulusal hale geldi. Bu kez yurt dışında katılımcılar da olacak. 2012 içinde bilişim- yazılım ve seramik temalı iki Ar-Ge Proje Pazarı daha yapılacak.
Etkinliğin kurucusu Eskişehir Sanayi Odası (ESO)… Son iki etkinlikte Bursa Eskişehir Bilecik Kalkınma Ajansı (BEBKA) ortak olarak yer aldı. Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurulu (TÜBİTAK) ile Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı (TTGV), öncekileri olduğu gibi bu seferki pazarı da destekliyor. Etkinliğin yürütücülüğü, hızla markalaşma sürecine giren ve bir Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi (EOSB) birimi olan Sanayi Geliştirme Merkezi (SANGEM) tarafından yapılıyor. Bir son dakika hatırlatması olarak duyurmak isterim.

Sorunlar, Çözümler

Yaşadığımız ortam ve koşullarda soruna ilişkin verileri toplamak ve bir çözüm setine ulaşmak, karanlık bir ormanda yol arayıp bulmaya benziyor. Her adımda karşımıza yeni sorunlar çıkıyor. Kimi zaman çözüm olarak sunduklarımız yepyeni sorunlara yol açıyor. Bir sonraki ağacın arkasını merak etmek için gerekli olan cesarete bir türlü sahip olamadık.

Sorunu birlikte yaşadıklarımız ve çözümü beraber aradığımız kişi, kurum veya kuruluşlar var. Ama güveni ve korkuyu birlikte yaşıyor gibiyiz. Sanki yol arkadaşları olarak birbirimizden korktuğumuzu itiraf ederken, aslında kendimizden çekiniyoruz. Dünden bugüne imecelerle gelmiş bir kır toplumundan işbirlikleri, ortaklıklar ve uzlaşılarla büyüyen bir kent toplumu haline dönüşemedik. Bunu başarmamızı engellemek isteyenler, önemli adımlar atmaya kalktığımızda toplumu vesileler yaratarak prangalı hale getirdiler.

Acılı toplumsal ilerleme sürecimizde iyi öğrenemediğimiz konular oldu. Bazı sorunları kolaycı çözümlerle geçiştirmeye çalıştık. Birlikte kurtulmak yerine bireysel çıkışlar bulmaya özendirildik. Günümüzde de bu yalanı bir başka şekilde yaşamaya devam ediyoruz.

Geleceğe Doğru

Sosyal ve ekonomik yükselmeyi hedefleyen bir vizyon, öncelikle mevcut durumla ilgili doğru tespitlerle başlamalı. Değişimi öneren, kendisine ve topluma karşı açık ve dürüst olmalı. Olmayanı var gibi göstererek değişimi yaratmak mümkün değil. Bu ülkenin tarihi, mevcudu olduğundan farklıymış gibi göstermenin yanlışlarıyla dolu. Özellikle geçen yüzyılın ortalarından başlayarak bu hataya çok sık düştüğümüz görülüyor.

En ciddi yanlışlarımızdan birisi, sorunu veya çözümü bir kâğıda yazdığımızda işi hallettiğimizi düşünmemiz. Meclisten bir yasa çıkardığımızda, ülkenin ve toplumun darboğazı olan bir problemi giderdiğimizi sanıyoruz. Sorunu görünmez hale getirmekle sorunu yaratan kaynakları ortadan kaldırmak arasındaki farkı hâlâ öğrenebilmiş değiliz.

Anayasamızda demokratik bir devlete sahip olduğumuz yazılı. Özellikle ülkenin İkinci Dünya Savaşı sonrasındaki tarihine baktığımızda, devletin demokratlığı konusunda ciddi kuşkulara düşüyoruz. Siyasal ve sosyal gündemle ilgilenmeyen vatandaşların kafaları her an biraz daha fazla karışıyor. Artık her şeyi bilen, tanımlayan ve denetleyen devletin demokratik olduğuna dair kuşkularımız var. Demek ki, yasalara demokratik yazmakla sorun çözülmüyor. Kendimizi kandırmaya devam ediyoruz.

Hukuk Devleti mi?

Bir hukuk devletine sahip olduğumuz ve hukukun üstünlüğünü benimsediğimiz tezine ne demeli? Temel görevi vatandaşa hizmet etmek olan devletin hizmetten daha çok, bir hegemonya hukukuna sahip olduğu apaçık ortada değil mi? Devletin kendisinin benimsediği hukukun üstünlüğü anlayışının yurttaşlara da yansıması beklenmez mi?

Yaşamsal gündem ve medya manşetleri gösteriyor ki; herkes kendi hukukunu bildiği gibi işletmeye çalışıyor. Mafya örgütlenmeleri, çeteler, devlet içinde rant kollama sorunları, ailelerin iç çatışmaları terör yoluyla halletmeye çalışmaları veya toplumun marjinal kesimlerinin yasa dışı yollarla yaşamaya çalışması; tüm bunlar hukuk devleti ve hukukun üstünlüğü anlayışının kağıt üstünde kaldığını göstermiyor mu?

Sorunlar Olağan mı?

Her devlet yapılanmasında, her yönetim anlayışında veya her tam gelişememiş toplum örneğinde sorunların olması olağandır. Önemli olan, sorunlara nasıl yaklaştığımızdır. Eğer sorunu yaşamın olağan bir parçası olarak algılayıp çözmek için doğru yol yordamla üstüne gidersek sorunu çözmek için yeterli başlangıca sahip olduğumuzu düşünebiliriz. Ama karşımıza çıkan sorunlar ve tehditler, bizi korkutuyorsa o zaman ortada çok ciddi bir mesele var demektir. Eğer sorunlar karşısında bir ortak payda ve birlikte çözüm aramak yerine bu sorunu, rant elde etme veya erki ele geçirme vesilesi olarak anlıyorsak, yine derinleşen bir meselenin ciddiyetinden söz etmeliyiz.

Yaşadığımız ağırlaşan dünya durumunda ilk ihtiyacımız olanın; öncelikle ve ivedilikle birlikte akılcı çözümlere yönelecek bir zihniyet için çaba harcamamız gerektiği kanaatindeyim. Akıl ise tek başına yeterli değil. Düzenli, planlı ve disiplinli çalışma şartları da olmalı.

Paylaş:

duyguguncesi hakkında

GÜRCAN BANGER, Eskişehir Maarif Koleji ve ODTÜ Elektrik Mühendisliği Bölümü mezunudur. Aynı bölümde yüksek lisans çalışması yaptı. Elektrik yüksek mühendisi. Kamuda mühendislik hizmetleri yapmanın yanında bilişim donanımı ve yazılımı, elektronik, eğitim sektörlerinde işletmeler kurdu, yönetti. Meslek odası ve sivil toplum kuruluşlarında yöneticilik yaptı. 2005’ten bu yana bazı büyük sanayi şirketleri de dâhil olmak üzere çeşitli kuruluşlarda iş kültürü, yönetim, yeniden yapılanma, kümelenme, girişimcilik, stratejik planlama, Endüstri 4.0 gibi konularda kurumsal danışman, iş ve işletme danışmanı ve eğitmen olarak hizmet sunuyor. Üniversitelerde kısmi zamanlı ders veriyor. Halen Raylı Sistemler Kümelenmesi'nde küme koordinatörü ve bizobiz.net danışmanlık ve eğitim firmasında proje koordinatörüdür. Kendini “business philosopher” olarak tanımlıyor. Düzenli olarak bloglarında (http://www.duyguguncesi.net ve http://www.bizobiz.net) yazıyor. Değişik konularda yayınlanmış kitapları var. Çeşitli gazete, dergi ve bloglarda yazıları yayınlanıyor.
Bu yazı Sorun / Çözüm kategorisine gönderilmiş ve , , , ile etiketlenmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir