Gürcan Banger
BİR: Anlamları ilişkiler sayesinde yaratırız. Yaşamımızda ne kadar çok ve çeşitli ilişki yer alırsa anlam zenginliği de o denli nitelikli olur. Sürdürülebilir aşk, bir duygusal ve düşünsel zenginleşme platformudur. Duygusal zenginleşme, kişilerin (kendi başlarına sahip olduklarından farklı olarak) birlikte yaşama ilişkin yeni anlamlar üretmeleri ile sağlanır. Anlam üretebilme ve bunu yaşatabilmek becerisini geliştirmiş bir aşk oluşumu, sürdürülebilirlik konusunda değerli bir güvence elde etmiş sayılır.
İKİ: Aşkın düşünsel zenginleştirmesi, sadece kişisel farklı bilgilerin alışverişinden ya da yeni kültürel ezberlerden ibaret değildir. Aşk, kişiye yeni düşünme tarzları ve yaklaşımları öğretebilir. Bunlar arasında en değerlisi empatidir. Ayrıca eleştirel düşünmeyi, farklı olanı saygı ile karşılamayı, karşılıklı ödünleşme ile bir ortak paydada buluşabilmeyi aşkın yarattığı iklimde öğrenebiliriz.
ÜÇ: İki insan arasındaki sevgi iki kişilik, ama tek bir bütünü oluşturan bir ilişkidir. Aynen mutluluğun ve sevincin paylaşıldığı gibi sorunlarında da bu bütünlük içinde çözülmesi gerekir.
DÖRT: Gerçek sevgi ilişkisi problem yerine çözüm odaklıdır. Sıkıntılar, zorluklar ve sorunlar günlük yaşamın olağan parçaları kabul edilir; bunlar bir ayrışma ve çatışma nedeni olarak algılanmaz. Etkileşim, dinleme, konuşma ve iletişim sevgi sürecinde değerli özellikler olarak kabul edilir. Sevginin gelişimi ile birlikte problem çözme performansı da yükselir; taraflar sorun çözdükçe tek tek ve birlikte daha güçlü hale gelirler.
BEŞ: Sevgi ilişkisinde karşıdaki kişi ‘olduğu’ gibi kabul edilir. Bu tür bir ilişkide taraflar birbirlerini değiştirmek yerine birbirlerine eklemlenerek birlikte ergimeyi tercih ederler. Bu nedenle diğer kişinin sahiplenilmesi bir fiziksel nesne edinip ona sahip olmaya benzemez. Farklılıklar ve özgürlük birlikte yaşanır.
ALTI: Sağlıklı bir ilişki, öncelikle zihinsel ve duygusal yönden tatmin eden bir ilişki demektir. Sağlıklı bir ilişki, insanın yaşamına olumlu yönde katkılar yapan, yaşam sürecinde onu ruhsal olarak destekleyen bir ilişki demektir. Hâlbuki sağlıklı bir ilişki kurabilmek için doğru iletişim kurabilmek gerekir. Doğru iletişimin iki ana amacı var: Anlamak ve anlatabilmek… Bir başka deyişle; anlamak ve anlaşılmak… Buna amaçları olan iletişim de diyebiliriz.
YEDİ: Artık klasik çağların ‘sonsuz sevgileri’ yerine kısa erimli beğeniler ve çıkarlar var. Sevgi kavramı, günlük özneler ve nesneler veya anlık algılar üzerinden tanımlanıyor. Beğenilerde veya çıkar ilişkisinde bir değişiklik olduğunda ise sevginin sona erdiği kabul ediliyor. Bunu sadece insanlar arasındaki ilişkilerde değil; kişilerin canlı ve cansız yaşamın tüm unsurları ile olan etkileşiminde de görüyoruz. Bir zamanlar çok sevdiğimizi iddia ettiğimiz eşimizi, sevgilimizi, arkadaşımızı, yakınımızı, ev hayvanımızı veya herhangi bir eşyamızı çok kolayca (gerçek nedeni ilgi, beğeni veya çıkar azalması olduğu halde) ‘sevgisizlik’ gerekçesiyle terk edebiliyoruz. Eğer sevgiyi maddi (hatta duygusal) tüketim odaklı biçimde beğeni ve çıkar üzerinden tanımlamaya devam edeceksek, bundan şikâyet etmemizin de fazlaca anlamı yok demektir.
SEKİZ: Farklı bakış açıları ilişkinin taraflarından birisinin kazanması gereken bir mücadeleye dönmek yerine ilişkiye ve sevgiye katkı yapan bir zenginlik olabilmelidir.
DOKUZ: Bir sevgi ilişkisinin handikaplı yönleri var. Sevgiyi sevgi ikliminde öğrenmeyi istiyorsak sevginin birey olarak bizi değiştirme inisiyatifini de benimsemek durumundayız. Bu da iyi niyet ve emek gerektiriyor. Özetle; sevginin ya içindesindir ya da dışında… Üçüncü bir yol yok!
ON: Bazen sevgiyi bir avuç dolusu ince kuma benzetirim. Onu kaybetmemek için sıktıkça daha fazla kayar gider avucunuzdan. Sevgiyi korumak için biteviye sıkmak ve onu boğmaya kalkmak iyi bir yol olmayabilir. Sevgi paylaşarak korumamız gereken bir değerdir. Eğer zaman içinde sizin sevginizde bir kayıp veya zedelenme olursa sevgiyi paylaşmış olduğunuz insan, sevginizi yenilemenize yardımcı olacaktır. Bir kalbin yedeği diğer kalptedir.