Endüstri 4.0 mı, Endüstriyel İnternet mi? – 2
Gürcan Banger
Almanya kökenli Endüstri 4.0 ve ABD kökenli Endüstriyel İnternet yaklaşımlarının ortak noktası yapay zekâlı ve iletişebilir makinelerin analitikler (veri toplama ve analiz yazılımları) ve çalışanlarla ağ ortamında buluşmasıdır. Her iki yaklaşım da daha iyi kaynak kullanımı (etkinlik) ve daha yüksek verimlilik, makineleri insanlarla bütünleştirme, veri toplayarak analiz etme kavramlarına odaklanır. Bu ortak yanlara rağmen iki ayrı kıtadan bu iki yaklaşımın farklılaşan özellikleri de var. Almanya’da Endüstri 4.0 bir kamu stratejisi olarak ortaya çıkarken ABD’de Endüstriyel İnternet yaklaşımı büyük sanayi şirketleri ve onların kurdukları sivil kuruluşlar tarafından geliştiriliyor. Bu durum, Almanya’nın teknolojik dönüşüme normatif ekonomi bakış açısı ile ABD’nin pozitif ekonomi odaklı bakışını ayırt eder. Endüstri 4.0 büyük oranda sanayiye odaklanırken Endüstriyel İnternet’in gündemini üretim, enerji, lojistik, sağlık, kamu hizmetleri, kentler ve otomasyon oluşturuyor. Endüstri 4.0 vizyonu dönüşüme büyük ölçüde donanım açısından yaklaşırken Endüstriyel İnternet ise konuyu yazılım, donanım ve entegrasyon şeklindeki öncelik sıralamasıyla ele alıyor. Endüstri 4.0 üretim iyileştirmesi (üretim optimizasyonu) olarak belirlediği hedefi KOBİ’ler aracılığı ile gerçekleştirmeyi öngörürken, Endüstriyel İnternet vizyonu herhangi bir işletme ölçeği ayırt etmeden varlık iyileştirmeyi (varlık optimizasyonunu) amaçlıyor.
ABD’de ilk kez GE tarafından kelimelere dökülen Endüstriyel İnternet, sanayinin –işletme içinde ve dışında– kapsamlı biçimde ağa bağlanması anlamına gelir. Böyle bir ağda karmaşık cihazlar ve makineler sensörler ve yazılımlar aracılığıyla birbirleri ile bağlantı kurar. Cihazlar, makineler ve sistemlerden toplanan veriler işletmedeki süreçlerin analizine, bu verilerin incelenmesi ile etkin biçimde makinelerin denetimine ve etkinlik, verimlilik gibi göstergelerin iyileştirilmesine imkân sağlar.
Endüstri 4.0 vizyonu bu isimlendirmeyi henüz erken dönemini yaşadığımız öngörülen Dördüncü Sanayi Devrimi olgusundan indirgiyor. Bu bakış açısına göre ilk devrim üretimin makineleşmeye başladığı 18 ve 19’uncu yüzyıllarda gerçekleşti. 20’nci yüzyılın erken döneminde başlayan ikinci devrim, işbölümünü gerçekleştiren üretim hatları ve kütlesel üretim ile gerçekleşti. Üçüncü devrim ise veri işleme, bilgi işlem ve İnternet ile 1900’lerin ortalarında başlayarak yaşandı. Son olarak dördüncü devrim siber fiziksel sistemlerin, bağlantılı cihazların ve özelleştirilmiş imalatın ortaya çıktığı 21’inci yüzyılda gerçekleşiyor.
ABD kaynaklı Endüstriyel İnternet yukarıda özetlenen süreci üç adımda sınıflandırıyor. Tarihte Endüstri Devrimi olarak bilinen, önemli sınai ve mekanik başarıların yaşandığı aşama ilk adım olarak kabul edilir. İkinci devrimi ise İnternet’in ortaya çıkışı tanımlar. Henüz erken dönemi yaşanan, ama aynı zamanda yaygınlaşmaya başlayan Endüstriyel İnternet ise üçüncü aşama olarak benimsenir.
Endüstri 4.0 konusunda ortaya çıkan Avrupa kaynaklı literatüre göz attığımızda bu yaklaşımın büyük oranda üretim ortamı olan fabrika ile ilintili olduğunu görüyoruz. Yaklaşım, yeni teknolojilerin oluşturduğu zeminde etkinlik, verimlilik, kalite gibi göstergeleri iyileştirerek işletme bazında küresel rekabetçiliği iyileştirmek olarak görünüyor. Endüstriyel İnternet vizyonu ise çok çeşitli sektörleri hedefleyerek daha büyük bir dönüşümü ele alıyor. ABD merkezli şirketler tarafından kurulmuş olan Industrial Internet Consortium (IIC), Endüstriyel İnternet bakış açısını şöyle özetliyor: Önümüzdeki dönemde ekonomik rekabet tek tek firmalar arasında gerçekleşmeyecek; rekabetçi mücadele büyük oranda birbirleriyle sıkı ve sağlam biçimde bağlantılı ortakların oluşturduğu ağlar arasında oluşacak. Bir ağı oluşturan şirketlerin yapacakları aynı yönlü yatırımlar tek bir firmanın yapabileceğinden daha büyük etkiler ve sonuçlar yaratacak.