Eskişehir Şebeke Suyundaki Kokunun Hatırlattığı
Gürcan Banger
Facebook’ta paylaş
Twitter’da paylaş
Duygu Güncesi - Ana Sayfa
Facebook’ta izle
Twitter’da izle
LinkedIn’de izle
( Geçtiğimiz günlerde Eskişehir şebeke suyunun değişen kloru andırır kokusu kamuoyunda bazı sorulara neden oldu. )
Eskişehir’de 2-10 metre dolayındaki alüvyonun altındaki yüzeye yakın su, devamla derinlerdeki kalker tabakanın altındaki derin su olmak üzere iki su katmanı vardır. Söz konusu yeraltı suları, Porsuk ve kolları gibi yerüstü akarsuları ile birlikte bir bileşik su sistemi oluşturur. Eskişehir’in merkezindeki ve taşrasındaki sıcak su kaynakları ile değişik yörelerdeki maden suları da bu sisteme dâhildir.
Dağlardaki kaynak suları, yüzeye yakın yeraltı suları ve Porsuk Çayı’nın suyu, kimyasal ve biyolojik olarak incelendiğinde bunun büyük bir su sistemi olduğu kolayca görülür. Bu unsurlardan herhangi birisinde oluşan değişiklik, sistematik olarak diğer su kaynak ve depolarına da yansımaktadır.
Özetle; Eskişehir’de yeraltı ve yerüstü su kaynaklarından herhangi birisinin kirletilmesi, kendiliğinden kirliliğin diğerlerine yansıması anlamına gelmektedir. Tarımsal gübreleme, ilaçlama veya endüstriyel atıklar dolayısıyla oluşan toprak kirliliğinin de, Eskişehir su sistemine yansıdığını da unutmamak gerekir.
Yeraltı Suyu Kirliliği
Temiz su, artık değerli ve kıt kaynaktır. Eskişehir’de kuyu açarak yeraltı suyunun kullanımındaki düzensizlik, başıboşluk ve denetimsizlik nedeniyle bu tür suların kirlenmesi konusuna özel bir önem vermek gerekir.
Yer altı suyunun kirlenmesinin en belirgin nedenleri arasında, kentsel ve endüstriyel atıkların arıtma yapılmadan çevreye verilmesi oluşturur. Eskişehir’deki su sisteminin karmaşıklığı nedeniyle buna tarımsal ilaçların katkısını da hatırlamak gerekir. Katı, sıvı veya gaz atıklar çevresel ortama verildikten sonra, yerüstü suları veya kanalizasyon sistemi aracılığıyla toprağa ve yeraltı sularına karışır. Eskişehir’de yeraltı suyu ve Porsuk ilişkisinin ‘kirliliği kolaylaştırıcı’ bir etkisi vardır.
Geçmiş yıllarda Eskişehir doğal su sistemi ile kent kanalizasyon sisteminin sızıntıları arasında bir ilişki olduğunu bilmekteydik. Bu durum, başta mide ve bağırsak olmak üzere ciddi düzeyde enfeksiyon riskini taşıyordu. Özellikle geçmişte kullanılan beton esaslı boruların yaptığı sızıntıların yarattığı riski, konuyla ilgili pek çok kişinin de hatırladığını sanıyorum.
Risk Var mı?
Eskişehir kanalizasyon sistemi ilgili sayısal değerler ile kent kullanım suyu, Eskişehir su sistemi içindeki diğer unsurlarla ilgili kimyasal ve mikrobiyolojik bilgiler kamuoyuna açıklanmadığından yeni durum hakkında yeterli bilgi sahibi değiliz.
Bazı soruların cevaplarını, Eskişehir halkının da bilmek istediğinden eminim. Hangi kurum ve kuruluşlar, yeraltı suyunu hangi amaçlarla kullanmaktadırlar? Bunlarla ilgili kimyasal ve mikrobiyolojik analizler düzenli olarak yapılmakta mıdır? Eskişehir’in genel anlamda su kirliliği ve özelde kullanım suyunun durumu nedir? Eskişehir’de içme suyu olarak pazarlanan suların ve bunların depolandığı ortamların sağlıklılığı düzenli olarak denetlenmekte midir?
Sistemi ve İhtiyacı Hatırlama
Eskişehir ili olarak denize kıyımız olmaması, durumu değiştirmiyor. Eskişehir’de Porsuk ve Sakarya başta olmak üzere akarsulardan, yeraltı zemin suyundan ve yeraltı termal sulardan oluşan çok karmaşık bir su sistemimiz var. Bu su kaynaklarından herhangi birinde oluşan kirlenme, bileşik kaplar sistemi gibi diğerlerini de etkiliyor. Bu tespit, bilimsel çalışmalarla da doğrulanmış halde. İlimizin tüm yüzeyinde yerüstü ve yeraltı sularının düzenli olarak incelenmesi ve gerekli önlemlerin alınması gerekiyor.
Eskişehir’de veya çevre başka illerde yaratılan akarsu kirlenmelerinin, doğrudan içme ve kullanma sularımıza olumsuz etkiler yaptığını unutmamamız gerekir. Eskişehir’in kendi koşullarına uygun bir “Su Master Planı” hazırlaması ve bu planın uygulanmasına ilişkin finans ve insan kaynağı ayırması gerekir. Eğer gerekli önlemleri almak için bir “su felaketi” yaşamayı beklersek, geldiğimiz o noktada çok gecikmiş olabiliriz.