Futbolu Verimli ve Kurumsal Yönetmek

Futbolu Verimli ve Kurumsal Yönetmek

Gürcan Banger

Türkiye’de futbol, artık bir endüstri ölçeğine yükselmiş olan futbol oyununun kendisinden daha büyük ölçekli bir konudur. Bu nedenle; futbolda şiddetten finansal yönetime kadar pek çok konuda kapsamlı çalışmalar yapılması gerekir. Bu çalışmaları eylem planlarına ve programlarına dönüştürmek gerekir. Planlamadaki zafiyetlerimizi bir yana koysak da, en kötü planın bile uygulanmadığı zaman herhangi bir etkisi olmuyor. Çok konuşan ve (çoğu zaman işimize gelmediği için) az iş yapan bir toplum olarak ülkenin kayda değer ekonomilerinden birisi haline gelen futbol konusunda daha ciddi adımlar zorunlu hale geldi.

Verimlilik
Türkiye’de futbolun çok boyutlu şiddet yanında bir diğer temel sorunu verimsizliktir. Verimsizlik ile kast edilen konu, futbol endüstrisinin maddi ve insan kaynaklarının etkisiz, kalıcı ve sürdürülebilir olmayan, geri dönüşsüz biçimde kullanılarak heba edilmesidir.

Verimlilik kavramı, bir sistemden çıkan ile sisteme giren arasındaki oranı ifade eder. Bire kırk veren bir tarla, bire beş veren tarlaya göre daha verimli kabul edilir. Aynı miktar bütçe ile bir futbol kulübü, diğerinden daha başarılı sportif sonuçlar elde ediyorsa, burada başarının aynı zamanda verimliliğin de ifadesi olduğunu söyleyebiliriz. Sportif başarıyı, “Yenildik ama ezilmedik” ya da “Önümüzdeki maça bakacağız” gibi şekillerde açıklamaya çalışmak, sporda aklın ve bilimin gereklerini gözden kaçırmak anlamına gelir. İnsanların ana unsur olarak bulundukları futbol gibi sistemlerde, Hatalara yol açabilecek ihtimaller her zaman vardır; ama futbol, bir bedensel etkinlik olduğu kadar bir akıl işidir. Bu nedenle; bizim futbolumuz, genelde hâlâ aklı kıt olmaya devam eden bir endüstridir.

Örgütlenme
Verimliliğin elde edilebilmesi için futbol sisteminin buna uygun örgütlenmesi gerekir. Harcayabileceğiniz parasal kaynaklarınız (ki, plansızlık, bütçesizlik ve yönetim kültürsüzlüğü nedeniyle olması pek olağan bir durum değildir) yeterli olabilir ama gerekli ve uygun örgütlenmeniz yoksa finansal varlığınız nedeniyle sportif başarının gelmesi bir hayalden öteye geçemez. Kulüp yöneticileri çoğu zaman kendi kentlerinde futbola olan maddi destek eksikliğinden şikâyet ederler. Az buçuk mürekkep yalamış olan bazı futbol yazar ve yorumcusu ise bunu kentin maddi olarak gelişmişliğine bağlarlar. Her zaman “futbol kenti” gibi bir deyimi komik bulmuşumdur. “Futbol kenti”, başta yeni sporcu olmak üzere futbolun kaynaklarını üreten şehir demektir. Futbolu çok sevmek ya da futbola geri dönüşü olmayan biçimde para harcamak bir şehri “futbol kenti” yapmaz. Özetle; para ve güç önemli; ama herşey para değil.

Bir yerleşim için “futbol kenti” ibaresini kullandığınızda size yarattığınız kaynak miktarını sorarlar. Yılda kaç tane genç sporcu ürettiğini, kaç tane amatör takımın olduğunu, çocukların ve gençlerin spor yapabildiği kaç tane semt sahası bulunduğunu sorgularlar. “Spor kenti”, kulübün forma ve yayın gelirleri dışında şehir olarak futboldan para kazanır. Bu amaçlı strateji, plan ve programların oluşmasında kolaylaştırıcı ve ivmelendirici olmak o kentin futbol yöneticilerinin sorumluluklarından birisidir.

Kurumsallaşma
Futbol endüstrimizin bir diğer ana sorununun “kurumsallaşmamakta ısrar etme” olarak kendisini açığa vuran kurumsallık konusudur. Ekonomik işletmelerde başarılamamış kurumsallaşma işinin, birer dernek statüsünde olan futbol kulüplerinde gerçekleşmemesi son derece olağan bir durumdur. Ama bir kentin futbol kulübünün, o kentteki pek çok ticari ve sınai işletmeden daha büyük finans ve insan boyutlarında olduğu düşünülürse, işin ciddiyeti daha kolay kavranır.

Günümüzde küçücük işletmeler bile kendilerine kurumsallaşma yönünde çeki düzen vermek için eğitim ve danışmanlık hizmetleri alıyorlar, bu amaçla uzmanların desteği ile işletmenin geleceğini ve sürdürülebilirliğini güvence altına almak için çabalar içindeler. Ülkenin en büyük ekonomilerinden birisi olan futbol endüstrisine baktığımızda ise alaturka usullerden hâlâ vazgeçilmediğini görüyoruz. Bu çağda futbol, sahada oynanan top oyunundan daha büyük bir şeydir. Bu nedenle futbol yöneticiliği de futbolu sevmenin ötesinde gerçekten kurumsal şartlarda yapılması gereken bir iştir.

Paylaş:

duyguguncesi hakkında

GÜRCAN BANGER, Eskişehir Maarif Koleji ve ODTÜ Elektrik Mühendisliği Bölümü mezunudur. Aynı bölümde yüksek lisans çalışması yaptı. Elektrik yüksek mühendisi. Kamuda mühendislik hizmetleri yapmanın yanında bilişim donanımı ve yazılımı, elektronik, eğitim sektörlerinde işletmeler kurdu, yönetti. Meslek odası ve sivil toplum kuruluşlarında yöneticilik yaptı. 2005’ten bu yana bazı büyük sanayi şirketleri de dâhil olmak üzere çeşitli kuruluşlarda iş kültürü, yönetim, yeniden yapılanma, kümelenme, girişimcilik, stratejik planlama, Endüstri 4.0 gibi konularda kurumsal danışman, iş ve işletme danışmanı ve eğitmen olarak hizmet sunuyor. Üniversitelerde kısmi zamanlı ders veriyor. Halen Raylı Sistemler Kümelenmesi'nde küme koordinatörü ve bizobiz.net danışmanlık ve eğitim firmasında proje koordinatörüdür. Kendini “business philosopher” olarak tanımlıyor. Düzenli olarak bloglarında (http://www.duyguguncesi.net ve http://www.bizobiz.net) yazıyor. Değişik konularda yayınlanmış kitapları var. Çeşitli gazete, dergi ve bloglarda yazıları yayınlanıyor. Son yayınları: "Endüstri 4.0 ve Akıllı İşletme", Dorlion Yayınları, Eylül 2016; "Endüstri 4.0 Ekstra", Dorlion Yayınları, Mayıs 2017.
Bu yazı Eskişehir, Eskişehirspor, Futbol, Kent, Kent ve Kentleşme, Spor, Yönetim kategorisine gönderilmiş ve , , , , , , , ile etiketlenmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Bir Cevap Yazın