Günübirlik Turizm ile Marka Kent Olunmaz
Gürcan Banger
Facebook’ta paylaş
Twitter’da paylaş
Duygu Güncesi - Ana Sayfa
Facebook’ta izle
Twitter’da izle
LinkedIn’de izle
Son çeyrek yüzyılda yerel yöneticiler, bulundukları kurumun misyonundan kaynaklanan görev ve sorumlulukları yerine getirme yerine makam ve ikballerini güvence altına alacak faaliyetleri öne çıkardılar. Daha sonra bu süreç, ilgili yerleşimde yaşayan insanlar için de bir ihtiyaç olarak algılanmaya başladı. Bu bağlamda kentsel altyapı, kentin büyüme sorunları, kentsel ekonomi, fiziksel mekân kalitesi, sağlık ve hijyen, vatandaşın kamuyla işlerinin hızla yerine getirilmesi gibi birincil işlerin yerini kozmetik işler aldı. Bu sürecin bir ucu da günübirlik faaliyetlerden oluşan kentsel turizme bağlandı.
Yer Markacılığı
Kentler için kaynaklar sabit kalırken (hatta azalırken) yeni ihtiyaç alanlarının oluşması, kent turizmi fikrini ciddi biçimde ön plana çıkardı. Dünya’da olduğu gibi ülkemizde de kentler, turizm gelirleri yoluyla yeni kaynak yaratma çabasına girdiler.
Turizm öncelikle tanıtım demek. Dolayısıyla (kentin tamamının bir turistik ürün olarak ele alındığı) kent turizmi, kentin tanıtılması anlamına geliyor. Kentsel tanıtımın süreklilik kazanması için ise kentin markalaşmasını da içeren yer markacılığı (kent markası, kentsel marka) kavramı geliştirilmiş. Yer markacılığı, marka ile ilgili bir kavram, strateji, yöntem ve tekniklerin kentler için kullanılması anlamına geliyor. Özet olarak; kapsamında ilgili kentin güçlü, olumlu ve farklılık yaratan yönlerinin bir marka olarak öne çıkarılması var.
Eğer ele alınan kentin gerçekten bir marka değeri varsa, böylece tanıtımda süreklilik yolunda ciddi bir adım atılmış oluyor. Marka olarak kentin, gelecekte de yaşayanlara kentsel kalite güvencesi verdiğini unutmamak gerekir.
Kalite, Farklılık ve Marka
Bir ürünün marka olması için mutlaka çok üstün özelliklere sahip olması gerekmez. Marka olma süreci, kaliteli olma süreci ile her zaman çakışmak zorunda değildir. Bir kentin marka olması için öncelikle kendi farklılığını yaratması gerekir. Farkı yaratmak için öncelikle kentin kendini bilmesi, tanıması gereğini hatırlamalıyız.
Bir kentin marka olması, onun çok güçlü bir sanayiye veya ticaret yapısına sahip olması anlamına gelmez. Bir kentin marka olması, insanların o kenti diğerlerinden ayırarak bilmeleri, tanımaları anlamına gelir. Markalaşma sürecinde gerçekleştirilmesi gereken budur.
Bir kentin marka olması, tabii ki tek bir kişinin veya bir kuruluşun yaratabileceği bir süreç de değildir. Marka olmak, bir kentte yaşayan herkesi ilgilendiren bir olgudur. Marka olmak için kenti oluşturan insan güçlerinin aynı doğrultu ve yönde bir bileşke kuvvet oluşturmaları gerekir. Özetle; bir kenti marka yapma süreci, kentte var olan paydaşların katılması, güç ve enerji birleştirmesi anlamına gelir.
Markalaşma süreci, kentin tamamını örten bir kimlik yaratma sürecidir. Bu nedenle kişi ve kuruluşların kendilerini egolarından arındırarak kent kimliğinde eritmeleri gerekir. Bu kentsel kimlikte özümseme anlayışı, kentin milletvekillerinden üst düzey bürokratlarına, yerel basınından sıradan yurttaşına kadar herkesi sürece katabilmelidir.
Günübirlik Turizm ve Marka
Marka; kalıcılığa, sürdürülebilirliğe ve istikrarlı gelişime işaret eder. Diğer yandan günübirlik turizm, markaya ilişkin bu vizyonu yaratabilme ve geliştirebilme yeteneğine sahip değildir. Bu nedenle günübirlik turizm faaliyetleri ile bir kentin markalaşması beklentisi bir hayalden öteye geçmez. Sürdürülebilirlik amacına yönelik daha kapsamlı geliştirme, paylaşma, yayma ve teşvik çalışmalarına ihtiyaç duyulacaktır.