Hatayı Algılamak, Anlamak

Hatayı Algılamak, Anlamak

Gürcan Banger

Türkçe Sözlük hata sözcüğünü “İstemeyerek ve bilmeyerek yapılan yanlış, kusur, yanılma, yanılgı” olarak tanımlıyor. Sözcüğe daha sistemli bakarsak, hata; değerlendirmeye konu olan kişinin, kurumun ya da eylemin, beklenen durum ve zamanın gerektirdiği şartlara uygun davranışı göstermemesidir. Özetle; hatadan söz etmek için oluşan durumu kıyaslayabileceğimiz bir referans olması gerekir. Eğer oluşan durum sağlanması beklenen şartları belirleyen referanstan farklı ise bir hata var demektir.

Burada önemli bir nokta var. Oluşan durumu referans ile kıyaslayabilmemiz için ‘durumun oluşması’ gerekiyor. Dolayısıyla hata algısı ancak durum oluştuktan sonra referans ile kıyaslanarak elde edilebilir. ‘Olay veya durum’ öncesinde hatayı tanımamız ve kıyaslamamız mümkün değil. Ancak elimizde belirli ve tanımlı bir sistem varsa bu sistemin muhtemel hata kaynaklarını öngörerek önceden önlemler alabiliriz. ‘Toplam Kalite Yönetimi’ olarak isimlendirilen sistem yaklaşımı hatayı gidermek yerine –hiç kuşkusuz hatayı da giderir, ama ilgili hata kaynağını ve gelecekte ortaya çıkabilecek muhtemel hataların kaynaklarını ortadan kaldırmayı hedefler.

Konuya biraz daha sistem açısından bakmak için şöyle bir şema çizmek isterim. Şema şunlardan oluşuyor: 1) Özne, 2) Öznenin yaşadığı (tanık olduğu, düşündüğü, hissettiği, algıladığı), 3) Kıyaslama ve ölçümleme amacıyla kullanılan ve ‘doğru (hatasız)‘ olarak kabul edilen referans, 4) Bu şemanın gözlemcileri. Bunların durdukları yere, paradigmalarına, algı yeteneklerine göre görünüm değişebiliyor. Gözlem hakkındaki algı doğru veya yanlış (hata) olarak nitelenebiliyor. Burada en değerli olan; öznenin şemayı nasıl gördüğü, algıladığı ve değerlendirdiğidir. Çünkü onun seçimlerini bu belirliyor. Zaman değiştikçe yaşanmışa dair duygu ve düşüncelerle birlikte şemanın durumu da değişebiliyor.

Konuya biraz daha düşünsel düzeyde yaklaşalım. Elimizde iki öğe var: Referans ve hata (örneğin hatalı durum ya da eylem). Toplumun sosyal ve kültürel değişimine bağlı olarak hataya ilişkin referanslar değişiyor. Örneğin hukuk, etik ya da töreler değişime uğruyor. Bu nedenle bir zamanlar hata olan bir şey daha sonra hata olarak algılanmıyor –ya da tersi de olabiliyor. Toplumun referans algısı değişiyor. Benzer biçimde yaşamsal deneyimlerimiz sayesinde kişi olarak bizim hata referansımız da değişiyor. Özetle; hatayı ölçmemizi (kıyaslama yapmamızı) sağlayan referans statik değil. Farklı faktörler nedeniyle referans da değişime uğrayabiliyor.

Değişik nedenlerden vesilesi ile kişisel bazda zihinsel haritamız da (etki-algı-tepki profilimiz de) değişiyor. Dolayısıyla bir zamanlar hata olarak algıladığımız bir durumu ya da olayı daha sonra farklı (olumlu veya olumsuz) değerlendirebiliyoruz. Bir de; beynimizin (belleğimizin) bize oynadığı ‘oyunlar’ var. Zamanla hata olarak algıladığımız duruma veya olaya ilişkin anılarımız değişiyor. Yaşananları geleceğe uzanan zaman içinde farklı hatırlamaya başlıyoruz. Dolayısıyla hata içeren anılar değişiyor. Hataya ilişkin algımız değişiyor.

Eğer hataya pozitif bakmayı başarabilirsek o zaman pişmanlık duygusuna düşmemiz de gerekmez. Hata öğrenme süreçlerimize olumlu katkı yapan bir yaşamsal deneyimdir.

Hata, gerekli farkındalık düzeyine ulaşmamış olduğumuzda elimizi yanan sobaya değmek gibidir. Bir kez acı çekince daha sonra geri durmayı tercih ederiz. Pek çok kişi hatalı olarak algıladığı bir durumdan sonra yaşamsal eylemlerinin bazılarını kısıtlar ve sınırlar. Yaşadığımız olumsuzluklar, yaşamın sonraki adımlarındaki tercihler setimizi belirlemede etkili olur. Hâlbuki yaşamın lezzeti seçeneklerin zenginliğinden ve bizim onları seçme özgürlüğümüzden kaynaklanır. Yaşamdan olumlu algılar elde etmemizin nedeni onun bize sunduğu çeşitlilik ve zenginliktir. Beş duyumuzun seçenekleri kullanamadığı, her şeyin ‘gri’ olduğu bir dünya ne denli keyifsiz ve tatsız olurdu! Dolayısıyla hata algımız ve hata ihtimali karşısında duruşumuz, yaşamsal deneyim seçeneklerimizin azalması veya çoğalmasında belirleyici olur. İnsanın kendini var etmesi (kendi varoluşunu seçmesi), sanırım sadece ‘gri(ler)den’ oluşan bir dünyada hiç de ‘eğlenceli ve neşeli’ olmazdı. Mutlulukları, mutsuzlukları, neşeleri ve acıları birlikte ve çeşitlenerek yaşadığımızda insanın kendini var etmesi daha anlamlı oluyor.

Özetle; “Kendine hata yapmak için izin ver!” yaklaşımı, bir yaşamsal deneyim zenginliğine çağrı olarak algılanmalı. Çünkü kıyaslama yapmak için farklara, farklılıklara ihtiyacımız var. Kıyaslama yaparak öğreniyoruz. Kıyaslama imkânları çoğaldıkça duygusal ve düşünsel enginliğimiz –dolayısıyla varlığımız- gelişiyor ve daha anlamlı hale geliyor. Bu bağlamda sanat ve estetik olarak isimlendirdiğimiz kavramların tümünün farklar ve farklılıklar üzerine kurgulanmış olduğunu hatırlayabiliriz.

Bitirmeden önce bir konudan daha söz etmek isterim. Tasarım ve üretim süreçlerinde hata bir geliştirme (ve iyileştirme) aracıdır. Bu nedenle hataya, onun algılanmasına ve değerlendirilmesine pozitif bakmak gerekir. Benzer yaklaşımı insan yaşamı için de düşünebiliriz. Burada önemli olan, hatayı doğru zamanda fark etmek ve sürecin daha ileri aşamalarına taşınarak yeni hatalara yol açacak şekilde içselleşmesine engel olmaktır. Eğer hataya pozitif bakmayı başarabilirsek o zaman pişmanlık duygusuna düşmemiz de gerekmez. Hata öğrenme süreçlerimize olumlu katkı yapan bir yaşamsal deneyimdir.

Paylaş:

duyguguncesi hakkında

GÜRCAN BANGER, Eskişehir Maarif Koleji ve ODTÜ Elektrik Mühendisliği Bölümü mezunudur. Aynı bölümde yüksek lisans çalışması yaptı. Elektrik yüksek mühendisi. Kamuda mühendislik hizmetleri yapmanın yanında bilişim donanımı ve yazılımı, elektronik, eğitim sektörlerinde işletmeler kurdu, yönetti. Meslek odası ve sivil toplum kuruluşlarında yöneticilik yaptı. 2005’ten bu yana bazı büyük sanayi şirketleri de dâhil olmak üzere çeşitli kuruluşlarda iş kültürü, yönetim, yeniden yapılanma, kümelenme, girişimcilik, stratejik planlama, Endüstri 4.0 gibi konularda kurumsal danışman, iş ve işletme danışmanı ve eğitmen olarak hizmet sunuyor. Üniversitelerde kısmi zamanlı ders veriyor. Halen Raylı Sistemler Kümelenmesi'nde küme koordinatörü ve bizobiz.net danışmanlık ve eğitim firmasında proje koordinatörüdür. Kendini “business philosopher” olarak tanımlıyor. Düzenli olarak bloglarında (http://www.duyguguncesi.net ve http://www.bizobiz.net) yazıyor. Değişik konularda yayınlanmış kitapları var. Çeşitli gazete, dergi ve bloglarda yazıları yayınlanıyor. Son yayınları: "Endüstri 4.0 ve Akıllı İşletme", Dorlion Yayınları, Eylül 2016; "Endüstri 4.0 Ekstra", Dorlion Yayınları, Mayıs 2017.
Bu yazı Algı, Düşünce, Hata, Kişisel gelişim kategorisine gönderilmiş ve , , , ile etiketlenmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Bir Cevap Yazın