Gürcan Banger
Her birimizin yaşamında olumsuzluklar var. Kimi zaman yanlışı kendimiz yaptık; bazı durumlarda da adeta dışımızdaki nedenlerden dolayı bir yanlışa savrulduk. Bir başka deyişle; hava gibi, su gibi tüm insanlar olarak yanlışları paylaşıyoruz. Yanlış yapmayan insan olmaz; çünkü yanlış yapmak, insan doğasının sıradan bir parçasıdır.
Yanlışları (daha doğrusu yanlış yapmayı) paylaştığımız halde geçmiş yanlışlarımız konusunda aynı ya da benzer duruşlar sergilemiyoruz. Bazılarımız için geçmiş yanlış adeta bir bataklık oluyor. İşin ilginç yanı, geçmişin yanlışlarından oluşan bu bataklığı da kendimiz yaratıyoruz.
Yaptığımız yanlış karşılığında çoğu zaman bir bedel öderiz. Aynı zamanda bu yanlıştan dersler de çıkarırız. Ama bazılarımız, bu yanlışı (ruhlarında ya da gerçek yaşamda) sürekli yeniden yaşayarak yanlışın bedelini ödemeyi de tekrar ederler. Mutsuz görünümlü insanları anlamaya çalışın. Büyük bir çoğunluğunun sürekli olarak bir şeylerin (örneğin geçmişte yaşanmış yanlışların) cezasını yeniden ve yeniden çekerek yaşadıklarını görebilirsiniz.
Geçmişi, özellikle geçmişteki yanlışları vazgeçmeksizin yaşamaya devam edenler için adeta geçmiş geleceği ipotek altına almış gibidir. Geçmiş yanlışların uzayıp giden yansılarından kurtulamayan kişi için gelecek de korkulacak bir zaman dilimidir. Geçmişin aklımızda ve ruhumuzda yarattığı zincirlerden kurtulmayı başaramazsak yeni, sağlam ve umutlu bir gelecek kurmamız da mümkün olmaz.
Bazı insanlar için geçmişin yanlışları, onların bebeklik ya da çocuklu dönemidir. “Bir çocukluktur yaptım” deyip önlerine bakar ve geleceği tasarlarlar. Kimileri ise geçmişe takılarak onu düzeltmek gibi bir yanılsama (illüzyon) içine saplanırlar. Bu saplantı, çöl rüzgârlarının dağları ve tepeleri yok ettiği gibi akıl ve duygu dünyamızı an be an kum tanelerine çevirip yaşamın imkânsızlıklarına savurur, atar.
Geçmişte yanlış yapmış olmanız ve bataklığa saplanmadan bu yanlıştan kurtulmuş olmanız, bu konuda kendinizi ‘aşılanmış’ (bağışıklık kazanmış) gibi hissetmenize neden olmamalıdır. Yaşamın her noktasına mevcut olan yanlışlıklar potansiyeli bizi aymaz bir biçimde yakalamak için hazır beklemektedir. Bunu olumlu bir yaklaşımla yorumlarsam; yaşamda yanlış yapmak, her zaman için olağan bir durumdur; önemli olan, bir yanlıştan ders çıkarmayı başarmamız ve ardından bu yanlışı tekrar etmeyecek biçimde kaynaklarını ortadan kaldırmaktır.
Keyfinizi kaçıran bir yanlışınızdan ders çıkarmak için basit bir yol deneyebilirsiniz. Örneğin yaptığımız yanlışın tam olarak ne olduğunu bir kâğıda yazmak başlamak için önemli bir adımdır. Böylece sizi üzen konuyu kendinize net biçimde anlatmış olacaksınız. Daha sonra bu yanlışa yol açan nedenleri ve etkenleri yazmaya çalışın. Bunları yazarken sizin denetimizde olan (olması gereken) ve sizin denetleyemediğiniz neden ve etkenleri ayrı listelemenizde yarar olabilir.
Bir toplum içinde yaşadığımız için yaptığımız hemen hemen her eylem birden fazla kişi ya da kuruluşu ilgilendiriyor ya da etkiliyor. Onları ilgili olay için paydaşlarımız olarak kabul edebiliriz. Yaptığımız yanlıştan, bazı paydaşlarımız olumsuz etkilenmiş olabilirler. Kimler ne biçimde olumsuz etkilenebilir ya da etkilenmiş olabilir? Bunlarla ilgili notlar da yazabilirsiniz.
Böyle bir analiz, keyfinizi kaçıran olay ya da konunun gerçek boyutlarını görmenize ve onu objektif olarak değerlendirmenize vesile olacaktır. Çoğu zaman yanlışlarımızı (korku, kaygı ve endişelerimizin katkısıyla) zihinden değerlendirmeye çalıştığımız için yanlışa karşı objektif davranmamız mümkün olmuyor. Dolayısıyla küçük bir etkisi olabilecek yanlış, iç dünyamızda büyüyerek geleceğimizi zincire mahkûm ediyor. Yanlışlarımızı bizi geleceğe yürümekten alıkoyan prangalar haline getirmemeliyiz.