İşletmenin Kültür Sorunu
Gürcan Banger
Firma incelemeleri ve kurumsal danışmanlık çalışmaları sırasında gözlediğim bir dizi başarısızlık öyküsü var. Pek çok firma büyük bir heyecanla kurumsallaşma, yeniden yapılanma veya yalınlaşma girişimine başlıyor. Amaç, işletmeyi daha verimli ve katma değerli halde getirecek bir iyileştirme sağlayabilmek… Ama ne yazık ki bu ‘projelerin’ pek çoğu yarım kalıyor, olağan bitiş zamanında sonlanarak tamamlanamıyor. Başarısızlık öyküsünde iş sahibinden yöneticiye, çalışandan proje yöneticisine kadar herkesin kendi başarısızlık gerekçeleri var. Ama gerekçe ne olursa olsun; sonuçta insan ve makine zamanı ya da finansman olarak pek çok kaynak bu süreçte heba oluyor. Değişime, iyileşmeye, yeniden yapılanmaya ve kurumsallaşmaya ilişkin inancın kaybolması da işin kötü ‘ödülü’ oluyor.
Değişim Girişimi
Değişim girişimlerinin pek çoğunda önemli bir unsur eksik oluyor. Konu sadece bir teknik değişim süreci olarak ele alınıp işletmenin yönetim sistemi ihtiyacı –böyle bir sistemin gerekliliği– unutuluyor. Değişimin teknik boyutunu halletmek genel olarak kolaydır; zor olan ise değişimi sürdürülebilir kılmaktır. Bir başka deyişle değişim, işletme için öncelikle bir kültür konusudur. Yalın üretim türünde yalınlaşma süreçlerinde bu sorunu sıklıkla izliyoruz. Sağlıklı ilerlemediği, işletmeye katkı yapmadığı ya da zaten yapılagelen işleri zorlaştırdığı gibi gerekçelerle yarım kalmış pek çok yalınlaşma girişimi örneği var.
Yukarıda değişimin bir kültür konusu olduğunu söyledim. Daha açık olabilmek için öncelikle –işletme açısından– kültürü tanımlamak gerekir. Nedir kültür? İşletme açısından kültür olarak isimlendirilebilecek bir gerçeklik söz konusu mudur? Maddi midir?
İşletme Kültürü
İşletme kültürü var olduğu kabul edilmiş, sanal (farazi) bir olgudur. İşletme açısından kültür bir isimlendirme, bir fikir ya da bir kavramdır. Kültür, işletmede kurumsal amaçlara ulaşmak için iş sahibinin ve çalışanların işlerini yapma alışkanlıkları toplamıdır. Kültür, işletmenin örgütlenme ve çalışma biçimini ifade etmek için kullandığımız bir etikettir. Bir ‘şeyin’ varlığını doğrulamak için onun yarattığı etkileri görmek isteriz; bu bağlamda işletme kültürü, kendini başarı veya başarısızlık yanında verimlilik ve öğrenmek ile ortaya koyan bir gerçekliktir. Bu nedenle iş sahipleri, yöneticiler ya da çalışanlar bir işi neden yapıp yapamadıkları konusunu işletme kültürüne bağlarlar. İşletmecilik konularında yapılan danışmanlık ve eğitim çalışmalarında işletme kültürünün öneminden söz edilir. Yıl sonu raporlarının bir bölümü vazgeçilmez biçimde işletmenin kültürüne vurgu yapar.
Bir işletme, ihtiyaç duyduğu değişim girişiminde kendi işletme kültürünü de yenilemeyi düşünmeli midir? Değişimin maddi ve kültürel boyutlarda paralel yürümesi gereğini düşündüğümüzde bu soruya “Hayır” cevabı vermek mümkün değil. Ama ne yazık ki cevap bir basit “Evet” de olamıyor.
Kültür bir iklimdir. Bir canlı olarak soluduğumuz havaya benzer. Bu açıdan dünyanın atmosferine benzer. Değişim için hedeflenecek bir şey olamaz. Kültür, işletmenin deneyim süreci içinde oluşur. Kültür, işletmede yapılan işlerin ve yaşanan deneyimin sonucunda oluşan bir yaşamsal atmosferdir. İş modeli, yapılan tüm faaliyetler, politikalar ve günlük yaşam bu atmosferin oluşmasına katkı yapar. İşletme kavramını bir bütün olarak düşündüğümüzde; bir işletmenin kültürü onun yönetim sistemi ve anlayışının bir sonucudur. Bu açından bakıldığında bir işletmenin kültürünü değiştirmek için onun yönetim sistemini dönüştürmek gerekir. Yönetim yaklaşımını ve sistemini değiştirme ise liderlik, gelecek beklentileri, yönetim yöntem ve araçları, günlük operasyonların idaresi gibi –bunlara daha başkaları da eklenebilir– pek çok unsurun değişimi ile oluşur.