İşletmeyi Yönetmek

Yönetici

İşletmeyi Yönetmek

Gürcan Banger

Geleneksel özellikleri baskın olan toplumlarda yer alan işletmeler geleneksel yönetim ve iş yapma modelleri sergilerler. Bir başka deyişle; iç dinamikleri zayıf olan ve sosyal, kültürel, hatta duygusal olarak içe dönük toplumlarda işletmeler de içe kapalılığın örneklerini oluştururlar. Bunlara aile işletmesi özetlemesiyle yetinmek gerçeğin tam ifadesi olmaz.

Dış Dinamikler

Bu tür içe dönük geleneksel ortamlarda dış dinamiklerin baskısı etkili olur. Örneğin büyük sanayi kuruluşlarına yan sanayi olarak çalışan küçük ve orta ölçekli işletmelerin, büyük şirketin baskısı ile bir değişim çabasına girdiği sıklıkla görülmüştür. Yine üretimini gelişmiş ülkelere ihraç eden firmaların, bilişim ve iletişim alanlarında yatırım yapmaları ve kalite arayışı içine girmeleri, yabancı müşterilerinin sözleşme baskıları nedeniyle olmuştur. Özetle; yakın zamana kadar işletmelerimizin yönetim ve iş yapma modelinde iyileşme ihtiyacı, genel olarak bir iç talebin oluşması veya iç dinamiğin hareketlenmesi nedeniyle olmamış, dış dinamiğin baskısı sonucunda ortaya çıkmıştır.

Ülkemizde özellikle son 30 yılda iş dünyasında işletmelerin kurumsallaşması yönünde bir hareketlenme başlamıştır. AB ile bütünleşme sürecinin de yarattığı rüzgârla, çok sayıda danışmanlık ve iş eğitimi şirketi kurulmuş; başka meslek dallarında öğrenim görmüş olan çok sayıda kişi, danışmanlık ve eğitim alanlarında hizmet vermek üzere bu sektöre gelmiştir. Yine aynı dönemde bu konularda çok sayıda yabancı yayın Türkçeye çevrilmiştir. Bu arada başta kalite olmak üzere çeşitli işletme konularında çok sayıda telif eserin de kitapçı raflarında yer almaya başladığını gözlüyoruz.

İşletmelerimizin Geleneksel Yapısı

İşletmelerimizin pek çoğu, aile temelli geleneksel yapılardır. Aile bireyleri, yönetici veya çalışan olarak işletmenin yönetim ve iş süreçlerinde aktif biçimde yer alırlar. Büyüklüğü ne olursa olsun, bir işletmenin kurumsallaşması, çok basit olarak yönetim ve iş modelinin kişilerden bağımsız hale getirilmesi anlamına gelir. Aile ile işletmenin iç içe geçtiği geleneksel işletmelerde ise yönetim ve iş modelini, aile bireylerine bağımlılıktan kurtarmak, kolay bir süreç değildir. Geleneksellik baskısının ağır olduğu ve sanayileşme sürecinin Batı’dakine benzer biçimde yaşanmadığı ülkemizde bu süreç, birkaç kat daha zordur.

Toplumumuzda değişim merakı, 18’inci yüzyılda başlar. Bu tarihten itibaren uygulanan politika, Batı’da olanın aktarma ve taklit yoluyla ülkeye getirilme yaklaşımıdır. Yine aynı tarihlerde çok sayıda yabancı uzman getirilerek başta Osmanlı ordusu olmak üzere ülkenin bazı temel kurumları yeniden düzenlenmek istenmiştir. Günümüzde aile işletmelerimizin kurumsallaşması konusunda da benzer bir süreç yürümektedir.

Geleneksel aile işletmelerimizin kurumsallaşmasında yaptığımızı düşündüğüm ilk hata, Batı’da uygulanmış değişim modellerinin birebir uygulanarak etkin sonuçlar alınacağı yanılgısıdır. Kökleri Doğu ve Batı toplumları arasındaki tarihsel farktan kaynaklanan sorunların çözümünde, Doğu toplumunun özelliklerinin daha fazla dikkate alınması ve buna uygun yaklaşımların üretilmesi gerektiği kanaatindeyim. Bu da, fildişi bir kulede oturup ekonomik işletmeye uzaktan bakarak ve standart Batı tipi reçeteler uygulayarak sağlanabilecek bir ilerleme değildir.

Gelişmiş ülkelerde kurumsallaşma konusunda geliştirilmiş çok sayıda araç, yöntem ve teknik olduğuna hiç kuşku yok. Bunların bizim işletmelerimizin ileriye dönük geliştirilmesinde kullanılmaları da son derece olağandır. Fakat geleneksel aile işletmemizin kurumsallaşma stratejisinin oluşumunda özgün olma ihtiyacı da bir başka gerçektir. Masa başında bir organizasyon şeması düzenleyerek aile işletmesinin kurumsallaşacağını düşünmek, bir hayalden öteye geçemez.

Geleneksel İşletmede Liderlik

Toplumumuzda kararların oluşmasında hiza önderlerinin ağırlığını bilirsiniz. Aile içinde babanın, okulda öğretmenin, köyde muhtar veya imamın önderlikleri muhtemelen gözlediğiniz örneklerdir. Kurumsal yanı gelişmemiş toplumlarda hiza önderlerinin kararın oluşmasındaki etkileri beklenen bir durumdur. Bu gerçek, aile işletmelerinin dönüştürülmesi sürecinde de değerli bir ipucudur. Özetle; liderlik kavramı, kurumsallaşmanın özellikle ilk aşamasında yararlanılabilecek unsurlardan birisidir. Diğer yandan çağdaş kalite yönetiminin temel ilkelerinden birisinin liderlik olduğunu da unutmamak gerekir. Yöneticilerin ve çalışanların liderlik özelliklerinin geliştirilmesinin ilk yolu, bu yönde kişisel gelişim eğitimi almalarının önünü açmaktır.

Liderlik, ortak amacı gerçekleştirmek üzere bireylerin ortak eksende birleşmesini sağlar. Liderlik, ortak hedeflerin istek ve coşku ile paylaşılmasını getirir. Liderlik, hedeflerin gerçekleştirilmesi için bireylerin yüksek yoğunlukta katılmasını sağlar. Aile işletmesinde liderliğin önemi, ilk elde işletmede kurumsal değişimin tohumu olma ihtimalinden kaynaklanmaktadır. Liderlik donanımına sahip yöneticiler, işletmede kurumsallaşma için gerekli ikna sürecini ve ilk hareketi başlatabilirler.

Liderliğin önemini ortaya koyan gelişmelerden birisi, Japon deneyimidir. Japon yatırımcılar, hem Japonya’da, hem de ABD’de aynı yönetim ve liderlik anlayışını kullanarak yüksek verimliliğe ulaşmışlardır. Özellikle düşük Amerikan verimliliğine karşılık ABD’de gerçekleştirdikleri üretim sürecindeki başarılar, Japon yönetim ve liderlik anlayışının farkını ifade etmekteydi.

Liderlik Eğitimi

Bitirirken

Ekonomimizin büyük bölümünü oluşturan geleneksel aile işletmelerinin kurumsallaşmasında klasik yöntemlerle başarıyı beklemek çok doğru değildir. Kitaplarda yazılı olanları doğrudan uygulayarak sorunların ortadan kalkacağı hayaline kapılmamak gerekir.

Bir geleneksel işletmenin iyileştirilmesi konusunda kavranması gereken iki unsur, bizim işletmelerimizin Batıdakilere oranla bazı özgün yanları olduğu gerçeği ve dönüştürülecek işletmenin yakından ve iyi tanınması zorunluluğudur. İşletmelerin değişim tarihçelerini izlediğimizde; değişimi içselleştirmemiş kurumlarda hızlı dönüşümlerin yapılmasının zor olduğu görülür. Kurumsallaşma yönünde atılacak ilk adımlardan birisi, kurum yönetici ve çalışanlarının liderlik özelliklerinin yükseltilmesidir. Liderlik niteliğini yükseltmiş olan bireyler, sonraki aşamalarda kurumsallaşmanın da gerçek tohumları olacaklardır.

İşletmelerimizin hızla Küresel Çağın gereklerine uyma zorunluluğu var. Geç kalan, geri dönüşü olmayan bir yola çıkabilecek. Şu an atılacak olumlu bir adım, işletmenin geleceğini şekillendirmede yeni bir başlangıçtır: “Bugün için küçük bir adım, gelecek için büyük adım…”

Paylaş:

duyguguncesi hakkında

GÜRCAN BANGER, Eskişehir Maarif Koleji ve ODTÜ Elektrik Mühendisliği Bölümü mezunudur. Aynı bölümde yüksek lisans çalışması yaptı. Elektrik yüksek mühendisi. Kamuda mühendislik hizmetleri yapmanın yanında bilişim donanımı ve yazılımı, elektronik, eğitim sektörlerinde işletmeler kurdu, yönetti. Meslek odası ve sivil toplum kuruluşlarında yöneticilik yaptı. 2005’ten bu yana bazı büyük sanayi şirketleri de dâhil olmak üzere çeşitli kuruluşlarda iş kültürü, yönetim, yeniden yapılanma, kümelenme, girişimcilik, stratejik planlama gibi konularda kurumsal danışman, iş ve işletme danışmanı ve eğitmen olarak hizmet sunuyor. Üniversitelerde kısmi zamanlı ders veriyor. Halen Raylı Sistemler Kümelenmesi'nde küme koordinatörü ve bizobiz.net danışmanlık ve eğitim firmasında proje koordinatörüdür. Kendini “business philosopher” olarak tanımlıyor. Düzenli olarak bloglarında (http://www.duyguguncesi.net ve http://www.bizobiz.net) yazıyor. Değişik konularda yayınlanmış kitapları var. Çeşitli gazete, dergi ve bloglarda yazıları yayınlanıyor.
Bu yazı İş kültürü, İş modeli, İşletme, Liderlik, Yönetim kategorisine gönderilmiş ve , , , , , , , , , , , , , , , , ile etiketlenmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir