Küçük İşletme
Gürcan Banger
Facebook’ta paylaş
Twitter’da paylaş
Duygu Güncesi - Ana Sayfa
Facebook’ta izle
Twitter’da izle
LinkedIn’de izle
Geçmişte tedarik zinciri olarak tek bir işletmede dikey bütünleşme vardı. Firma, kendi çekirdek işiyle doğrudan ilgili olamasa da pek çok fonksiyonu (tam denetim, fikri mülkiyet, sır saklama vb gibi değişik nedenlerle) kendi içinde gerçekleştirmeyi tercih ederdi. Bu durumun hantal ve atıl bir yapı oluşturduğu fark edildi. Fonksiyon ve süreçlerin bazıları yan sanayi tarafından gerçekleştirilmek üzere işletme dışına çıkarıldı.
İş dünyasında işletmenin dikey bütünleşmesi yerine hızlı, çevik ve esnek olması tercih ediliyor. İşletme ölçeği ve derinliği büyüdükçe özellikle hızın ve çevikliğin yitirildiği artık iyi biliniyor. Dolayısıyla 1970’li yıllardan beri ‘büyük’ olmanın ‘daha iyi’ olmak anlamına gelmediği şeklinde (kimi zaman “Küçük güzeldir” olarak ifade edilen) bir iş yorumu var. Gerçekten bir girişimcinin sahip olduğu işletmenin büyüklüğünden (‘küçüklüğünden’) bağımsız olarak bazı üstünlüklere sahip olacağını söyleyebiliriz. Önemli olan, ‘küçük’ firma ölçeğini bir üstünlük olarak değerlendirebilecek iş modeline ve yaklaşıma sahip olmak olarak görünüyor.
1970’ler sonrası, bilim ve teknolojinin yüksek hız ve çeşitlilikte geliştiği bir dönem oldu. Kimi zaman ‘yeni ekonomik çağ’ olarak bu zaman dilimine küçük işletmelerin tercihi eşlik etti. Bunların ön plana çıkışında pazara giriş engellerinin zayıflaması, yeni teknolojiyi edinme imkânları, müşteri isteklerinin hız, çeviklik ve anlık tepki gerektirecek şekilde özgünleşmesi de rol oynadı. Bu sürecin sonuçları ulusal ekonomilerin işletme envanterini oluşturan firmaların çok büyük oranının ‘küçük’ kategorisine girenler olması şeklinde gözleniyor.
Bu durumdan iş yönetim kültürü adına çıkarabileceğimiz bir sonuç olabilir: Eğer küçük bir işletme sahibi iseniz bunun bir üstünlük olabileceğini düşünerek hareket edin. Eğer büyük bir işletme iseniz bu durumda ‘küçük’ gibi davranacak hızlı, çevik ve esnek olmanın yolunu bulun, geliştirin.
Küçük İşletme, Büyük İş
Bir büyük projeyi baştan sonra gerçekleştirmek için küçük işletme ölçeği yeterli olmayabilir. Ama bu durumu bir engel olarak görmemek gerekir. Günümüzde iş ağları ve kümelenmeler küçük işletmelerin daha büyük ölçekli projelerde yer almalarına imkân tanıyor. Bu nedenle küçük olmanın üstünlüklerini etkili ve verimli biçimde kullanmanın yollarından birisi bu tür yapılarda yer almaktır.
Küçük işletmelerde gözlenen zayıflıklardan birisi, pazarlama fonksiyonuna yeterince önem vermemeleri ve ilgi göstermemeleridir. Pazarın imkânlarından yararlanabilmek için pazarlama fonksiyonunun küçük işletmenin odağı haline gelmesi gerekir. Küçük işletme bunu yapmadığı sürece hız, çeviklik ve esneklik özelliklerini üstünlük yaratmak üzere gereğince kullanamaz. Gene bu bağlamda küçük firmaların inovasyon becerikliliğinin ve yatkınlığının daha yüksek olduğunu hatırlatabilirim. Bu üstünlüğün (katma değerli olarak) kullanılabilmesi de pazarlama fonksiyonunun daha etkin yürütülmesine bağlıdır.
İşletme Ölçeği
İşletme yönetiminin ölçeğe bağlı olarak doğrusal bir yörünge izlemediğine (izlemek zorunda olmadığına) dikkat etmemiz gerekir. Özellikle küçük işletmede pazarlama fonksiyonunun işletilmesi, büyük şirketlerin ‘küçültülmüş’ bir kopyası değildir.
İş kültürünün işletme geleneğine ve ölçeğe dayalı olarak bazı farklılıklar gösterebileceği unutulmamalıdır. Kurumsal eğitim ve danışmanlık çalışmaları ile iş geliştirme – iyileştirme süreçlerinde bu noktaya hassasiyetle dikkat etmek gerekir. Kitapçı raflarında görüp ismini beğendiğiniz her kitap küçük işletme örneğinde doğru çözüme işaret etmiyor olabilir.