Küçük İşletmenin Başarı Sırları
Gürcan Banger
Birden fazla kriteri bir arada gerçekleştirmek istediğimiz –kimi zaman zorunda olduğumuz– bir dünyada yaşıyoruz. Örneğin bir yandan keyif aldığımız gıdaları yiyip içmek istediğimiz halde aynı zamanda sağlıklı kalmayı istiyoruz. Gene bu bağlamda harcamalarımızın bütçemize uygun olması gerekiyor. Aynı yiyeceği paylaştığımız başka kişiler varsa, seçimimiz onların beğenilerine ve sağlık durumlarına da uygun olmalı. Başka kriterler ekleyerek uzatabileceğimiz bu örnek liste bize çok kriterli bir yaşam sürdürmek zorunda olduğumuzu anlatıyor. Hem bu kriterlerin tümünü sağlayacağız hem de sayıca bir ya da daha fazla olan amaç(lar) demetinin gereklerini yerine getireceğiz.
İşletmenin Amacı
Bir ekonomik işletmenin yaşam şartlarına baktığımızda, orada da çok sayıda sağlanması gereken kriter ve başarılması gereken amaç olduğunu görürüz. Bir süredir bir iş sahibi olanlarla yeni girişimde bulunmak isteyenlere “Bir işletmenin amacı nedir?” şeklinde bir soru yönelttiğimizde çok sayıda farklı cevap alabiliriz. Ama bunlardan bir tanesi baskın biçimde öne çıkar. Örneğin yemenin temel amacı, kişisel yaşamı sürdürülebilir kılmaktır. Mevcut ekonomik konjonktürde bir ekonomik işletmenin birincil amacı ise kâr etmektir. Çünkü işletmenin kalıcılığını, sürdürülebilirliğini, rekabet gücünü ve büyüme potansiyelini işletmenin kısa, orta ve uzun vadede kâr elde etme yeteneği belirler. Bir işletme sahibinin veya yeni girişimcinin asla aklından çıkarmaması gereken konu budur. (Bir noktaya açıklık getireyim. Her işletme kâr etmek zorundadır. Sadece sosyal girişimler veya kâr-amaçsız şirketler –piyasadaki diğer ekonomik işletmelerden farklı olarak– ortaklarına, üyelerine veya paydaşlarına kâr payı dağıtmazlar. Aradaki fark budur.)
Hiç kuşkusuz; bir işletme müşterilerine her yönden kaliteli ürün ve hizmet sağlamak zorundadır. Bunu çalışanların şartlarını iyileştirip geliştirerek ve çevrenin sürdürülebilirliğini sağlayarak yapacaktır. Günümüzde iş kültürünün, yasaların, mevzuatın ve toplumsal kuralların ortaya koyduğu kısıt ve sınırları dikkate alacaktır. İşini insana, canlı yaşamına ve çevreye saygı duyarak ve özen göstererek yerine getirecektir. Ama bunu başarmasının gereği kâr elde ediyor olabilmesidir. Bir kaynak nasıl ki bir nehri besliyorsa, işletmenin can bulduğu kaynak da kâr etme yeteneğidir. Burada kâr yeteneğinin –‘kısa günün kârı’ şeklinde anlaşılmamasının gerektiğinin– kısa, orta ve uzun vadede bir öngörü ve planlama konusu olduğunun altını çizmeliyim.
Kâr, çok basit görünümlü bir kavram olmasına rağmen günün küresel pazar şartları altında yeterince anlaşılmayan konularından birisidir. Çünkü günümüzün aşırı karmaşık ve dinamik ekonomik ve iş şartları kârın doğru kavranmasını zorlaştırıyor. Bilindiği gibi ekonomik kâr, “Kâr = Gelir – Maliyet” gibi basit bir formülle hesaplanır. İşletmenin sürdürülebilirlik ve büyüme potansiyelini artırma konusunda bu formül bize gerekli ipuçlarını verir. İşletmenin, müşteriyi tatmin edecek ürün ve hizmet niteliklerinden ödün vermeden kârlılığı yükseltmek için gelirlerini artırırken maliyetini aynı düzeyde tutabilmesi, hatta düşürmesi gerekir.
Basit kâr formülündeki gelir ve maliyet değişkenleri, aynı zamanda işletmenin kendini geliştirme stratejilerinin de anahtarları niteliğindedir. Bir işletme kendi vizyon, plan ve politikaları uyarınca dönemsel olarak gelirlerini artırmayı, harcamalarını azaltmayı ya da her ikisini aynı zamanda gerçekleştirmeyi hedefler. İş kültürü bilimi, bunu başarabilmeyi sağlayacak çok sayıda bilgi ve deneyim çeşitliliği, yöntem, teknik ve araç sunar. Bu zengin malzeme ile başarılı olunması ise ancak doğru ve sağlam yönetim anlayışı ve işletme organizasyonu şartları altında mümkün olur.
Bir işletmenin başarısında girişimcinin iyimser bakış açısı olumlu etki yapar. Ama işletmeye iyimser bakışın gerekli verilerin izlenmesi ile donatılması gerekir. Bu bağlamda iş sahibi, içeride ve dışarıda finansal olarak ne olup bittiğini yakından izlemelidir. Bu izleme durumunu bir arabanın gösterge tablosundan yararlanarak aracı süren dikkatli şoförün durumuna benzetebiliriz. Girişimci işletmenin başta kârlılığı olmak üzere çok boyutlu durumunu ortaya koyan tablonun dikkatli bir izleyicisi olmak zorundadır. Girişimcinin, işletmenin kısa, orta ve uzun vadeli geleceği hakkında vereceği kararların gerekçeleri bu tür veri yapılarından kaynak bulur.