Kurumsal Olmadığınızı Nasıl Anlarsınız?
Gürcan Banger
Facebook’ta paylaş
Twitter’da paylaş
Duygu Güncesi - Ana Sayfa
Facebook’ta izle
Twitter’da izle
LinkedIn’de izle
Genelde iş kültürü özelde girişimcilik eğitimlerinde altını çizerek ifade ettiğim bir cümle var: “Eğer bir iş sahibi tatil yapmaya ve dinlenmeye zamanı olmadığından şikâyet ediyorsa o işyerinde mutlaka sorun(lar) vardır.” Bu sorunlardan birisi ve belki de hepsini kapsayanı kurumsallaşma başlığı altında toplanabilir. Aynı şekilde söylersem “Ancak kurumsal olmayan bir işletmede iş sahibinin ve yöneticilerin tatile ve dinlenmeye zamanı yoktur.”
İş, danışmanlık ve eğitimcilik yaşamım kurumsallaşma hakkında bana önemli bir şey öğretti. İş dünyasında sıkça kullanılmakla birlikte her birimizin kurumsallaşma kavramından anladığımız çok farklı olabiliyor. Bazı kişiler kurumsallaşmayı işletmenin başına bir profesyonel getirmek, kimileri ise aile işletmesinde aile bireylerini firmadan uzaklaştırmak olarak anlıyor. Büyük bir şirketler topluluğunun ortaklarından iş adamının kurumsallaşmayı çalışan sayısını azaltmak (yani işçi çıkarmak) olarak anladığını hatırlıyorum. Gerçek anlamıyla kurumsallaşmayı işletmedeki iş yapma biçiminin kurumsal hale gelmesi olarak anlayan pek fazla örnek bulmak kolay değil.
Kurumsallaşma, çok fazla konu içeren karmaşık bir alan… Ama basitçe hatırlatmak istersek; kurumsallaşmanın iş pozisyonlarının, iş süreçlerinin, bunlarla ilgili diğer unsurların, marka düzenlemelerinin, işletme yaşamının (ve işletmeyle ilgili her unsurun) tanımlı ve paylaşılmış hale getirilmesi demek… Kurumsallaşma (iş sahibinin ve üst düzey yöneticilerin vizyoner görevlerini bir yana koyarsak) işletmede neredeyse hiçbir operasyonel işin kişisel takdir kullanmaya gerek bırakmayacak biçimde tanımlanmış olması anlamına geliyor.
Kurumsallık Sorunları
Bir işletmedeki kurumsallık eksikliği ve zafiyeti (veya ihtiyacı) bazı örnek durumlarla kendini ortaya koyar. Örneğin iş sahibi veya yönetici, işyerinde olmadığında –sadece onun bulunmayışından dolayı– bazı sorunlar çıkıyorsa bu durumda kurumsallaşma ihtiyacı olduğunu düşünebiliriz. Gene bu tür sorunlu işletmelerde işletme ilk kuruluş döneminde iyi işlerken zamanla çarkların dönmesinde sorunlar oluşmaya başlar. İş biraz büyüdüğünde kurumsal olmayan işletme modelinin yetersizlikleri hızla kendini açığa vurur.
Bir başka gözlemimden söz edeyim. Özellikle KOBİ olarak isimlendirdiğimiz küçük ve orta ölçekli işletmelerde iş sahipleri çocuklarının kendi iş konularıyla ilgili bir eğitim görmelerini ister. Bu nedenle çocuklar (eğitim ve seçme sisteminin elverdiği) ölçülerde ilgili bir okulda mesleki eğitim görürler. Ama bu çocuklardan önemli bir bölümü (kısa bir denemeden sonra) baba işini sürdürmek istemezler. Ya bir başka işletmede ücretli çalışarak ya da kendi işlerini kurarak yaşamlarını sürdürmeyi tercih ederler. Baba veya anne işverenler ise çocuklarının bu ‘ilgisizliğinden’ ve işi ‘sahiplenmediklerinden’ yana yakıla şikâyet ederler.
Mesleki bir eğitim almış çocukların baba / anne işinde devam etmeme eğilimlerinin altında büyük ölçüde bu işletmenin kurumsal bir nitelik almamış olması yatar. Çoğu zaman çocuklar söz konusu işletmede yönetici mi yoksa çalışan mı olduklarını (ya da tanımlı işlerinin ne olduğunu) anlamakta zorluk çekerler. Kurumsal olmayan işletmelerde aile bireylerinin dışındaki diğer çalışanlar da aynı sorunları yaşarlar.
Kurumsal olmayan işletmeler genelde sistem yerine insana bağımlı kuruluşlardır. Anahtar konumundaki çalışanlardan birisinin işten ayrılması durumunda işletme bundan büyük ölçüde etkilenir. Hâlbuki kurumsallaşma işletmeyi belli kişilere bağımlı olmadan bir sistem halinde işletmeye işaret eder.