Makam ve Liyakat
Gürcan Banger
Facebook’ta paylaş
Twitter’da paylaş
Duygu Güncesi
Facebook’ta izle
Twitter’da izle
Öyle anlaşılıyor ki, yerine yeni bir gündem maddeleri gelmezse önümüzdeki günlerde zaman harcayacağımız konulardan birisi, seçilme yaşının 18’e indirilmesi olacak. Eğer demokrat özellikleriniz varsa seçilme yaşının düşürülmesi konusunda bir itirazınız olmaz. Daha ‘pederşahi’ bir yapıda iseniz 18 yaşa karşı çıkışlarınız olabilir. Ama böyle bir konuya lehtar ya da aleyhtar olmak seçimi sadece sizin bakış açınızda değildir.
Kurumsal veya Geleneksel
Kolayca anlatabilmek için bir örnek üzerinden gideyim. Diyelim ki, kurumsal bir şirkete çalışmak üzere personel alınacak. Kurumsal bir kuruluşta herhangi bir personelin yerleşeceği pozisyon için gerekli şartlar önceden belirlenmiştir. Bu pozisyonda bulunacak kişinin eğitimi, deneyimi, terfi şartları, belgeleri, gerekli ise fiziksel özellikleri bir tanımlama dokümanında açıkça belirtilmiştir. Daha sonra adaylar arasından bu şartları yerine getiren olup olmadığına (personel seçimi araçlarıyla) bakılır ve uygun kişi ihtiyaç duyulan pozisyona atanır.
İkinci tarz olarak; geleneksel bir kuruluşta ise süreç böyle işlemez. Görev ve pozisyon tanımları yoktur veya ciddi düzeyde eksiktir ya da kurumsal olmayan tercihlere geçit verir. Bu durumda pozisyona uygun kişi değil, kişiye iş uydurulur. Böyle yapılmasında siyasal yandaşlık, hısımlık veya çıkar ilişkisi etkili olur. Çok özel ‘şanslı’ durumlar haricinde kurumsal seçimlere oranla bu personel alımı türünde sonuç, ihtiyacın çok altında gerçekleşir, başarı nadiren gerçekleşir.
Türkiye’de siyaset sisteminde kişilerin ilerlemeleri, pozisyonlara atanmaları veya seçilmeleri ikinci tarz olan geleneksel usullerle yapılır. Ülkenin siyaset mevzuatı ile siyasal partilerin tüzük ve yönetmelikleri geleneksel tarzın işlemesine izin verir. Bu tür sistemlerde doğal olarak ‘başkan demokrasisi’ işler. Başkanın kararları pozisyonların doldurulmasında birinci derecede etkili olur. Seçilenin kişisel bilgi ve deneyim birikimi ile o pozisyon için liyakat durumu asla dikkate alınmaz. Özetle; ülkemizin siyaset sistemi, boş pozisyonlara doğru kişilerin seçimi için asla doğru süzgeç, liyakat ve denetim sistemi olmadığını defalarca kanıtlamıştır. Çünkü siyaset sisteminin kendisi, olması gereken yetkinlikte değildir.
İnsan 18 Yaşına Kadar Ne Yapar?
Mevcut eğitim sistemimizin insana yansıyan kalitesi konusunda olumlu görüşe sahip olmayanlardanım. Eğitim sisteminin mekanik biçimi ne olursa olsun mevcut altyapı ve içerik ile kaliteli insan kaynağı geliştirilmesi hayli zor. Ülkenin bilim ve teknolojide yaptığı kısıtlı ilerlemeye bakınca bunu bir kez daha görüyoruz. Diğer yandan gençlerin 17-18 yaşına kadar aldığı eğitimin ise yaşamsal pek çok gerekliliği yerine getirmekten uzak olduğunu görüyoruz. Bir de; bölgeler arası eğitim kalite ve fırsatlarındaki eşitsizliği ekleyince yetişen kuşakların bireyler olarak niteliklerinin büyük ölçüde ‘şansa’ kaldığını görmek zor değil. Ekonomik olarak gelişmiş bölgelerde varlık şartları uygun olan ailelerin çocukları ‘iyi şanslar’ bulurken diğerleri ‘ortalama vatandaş’ olmaya mahkûm oluyor.
Tavrını katılımcı demokrasiden yana koymuş bir kişinin demokrasinin uygulamalarının yaygınlaşmasına hayır demesi mümkün değil. Ama demokrasi, her şeyin ötesinde bir kültür mevcudiyetini ön şart olarak gerektirir. Yetişkin vatandaşlarınızın (hatta siyaset sisteminizin) demokrasi konusunda ciddi sorunlarının var olduğu bir ortamda “Seçilme yaşının 18’e indirilmesi için olgun şartlar var mı?” sorusunu yansızca sormak ve tartışmak gerekir. Örneğin ülkede yeni bir anayasa yapmanın şartlarının varlığı konusunda kuşkuları olan bir kişi olarak bu 18 yaş tercihinin de katılımlı biçimde tartışılmasını gerekli görürüm. Eğitimin ve siyasetin mevcut durumunu göz önüne alarak bunu sorgulamadan yapamıyorum.