Memleketime Bir de Ben Hizmet Etsem…
Gürcan Banger
Geçtiğimiz seçimlerden birisinin öncesinde hislerimi sizinle paylaşmıştım. Birden ve yeniden içime bir coşku düşünce paylaşmak istedim. Bir bilseniz; memleketimize hizmet etmek isteyenleri gördükçe nasıl da motive oluyorum. Yaygın medyada, yerel gazetelerde ve Internet ortamında siyaset alanında hizmet etmek için bir yarış atı gibi hazırlananları, onların kıpır kıpır hallerini izledikçe bu hizmet yarışına dâhil olma heyecanı her yanımı sarıyor. Eee, ne de olsa memlekete ve millete hizmet etmenin verdiği heyecan bir başka türlü oluyor…
Genel seçim, erkene alınmazsa 2011’de yapılacakmış. Bu bilgiyi aldığımdan beri içime yine bir heyecan düştü. Adeta bir aşk yangını bu… Hani diyorum ki; “Ben de şu güzide memleketime ve yüce milletime bir hizmet etsem… Karşılıksız hizmet yarışında, çorbada benim de tuzum olsa… Ah, ah; hizmet hissi güzel şey…”
Bildiğiniz gibi; günümüzde hizmetin en değerlisi, Ankara’da milletvekili olarak yapılıyor. Laf aramızda; her dönem uzun uğraşlar sonrası seçilerek Ankara’dan ilimize hizmet yağdıranlara hep gıpta ile bakmışımdır. Böyle bir yüce makamın bana da nasip olmasını istemişimdir. Hemşerilerin dertlerinin çözülmesi yolunda gayret göstermek kadar kıymetli bir başka faaliyet olabilir mi? Böyle bir yüce vazife, insanı –eminim– Cennetlik yapar. Bence; şu memleketimin aklıselim insanı için bir şeyler yapmak, bir dinî vecibeyi yerine getirmek kadar manalı bir faaliyettir.
Seçilen değerli vekillerimizin bugüne kadar yaptıkları hizmetlere ve şehrimize akıttıkları yatırımlara baktığınızda; bir milletvekili olarak yeni dönemde hizmet etmenin pek de kolay olmadığı anlaşılıyor. Seçilmişlerimiz pek faydalı hizmetler yaptılar. Milletin ve şehrimizin halledilememiş pek fazla meselesi kalmadığından; yeni parlamento döneminde bu ülke için, bu kent için ifa edilecek hizmet bulmak da pek kolay olmayacak ama gene de hizmet hizmettir. Yapacak bir hizmet bulamazsam, ben de başka kentlerde ve bölgelerde yapılmış hizmetlerden misaller çıkarabilirim kendime. O da olmazsa, bir Avrupa seyahatinde bu iş için gerekli malzemeyi toplarım herhalde: Park, köprü ve heykel projeleri ya da kuş – kuzu festivali filan… Eh; biraz da yüksek sesten sağa sola eleştiri yaptım mı, bu iş bitti demektir. Seçilmişin hizmeti gözle görülmeli; değil mi ama?
Bildiğiniz gibi; milletvekili seçimlerinde bağımsız aday olmak fazlaca teveccüh görmüyor. Çok kıymetli parti genel başkanlarının yarattığı rüzgârla siyasi partilerden aday olanlar daha başarılı oluyorlar. Bu nedenle benim de, öncelikle kendime aday olacak bir parti bulmam lazım. Tabii ki; benim dünya görüşüme yakın bir parti olması zorunluluğu yok. Amaç, hizmet etmek olduğuna göre mevcut partilerden herhangi birisi olabilir. Önemli olan, 1 veya 2 gibi seçilebilecek bir sırayı alabilmek… Birinci sırayı alamazsam, sağlam bir adayın arkasında ikinci sıra da beni Ankara’ya taşır. Tabii ki; maksat, memlekete ve millete hizmet…
Sıralamada bana uygun bir yer bulabilmek için telefon defterimi karıştırmaya başladım. Hısım, akraba ile konu komşuya da haber saldım. Elbirliği ile parti genel merkezlerinde beni sıralamada koruyup kollayacak kıymetli bir ağabey aramaya başladık. Şehrimizde hemşerilik duygusu fazlaca gelişmiş değildir ama yine de memleketten bir tanıdık bulabileceğime ilişkin ümidimi kaybetmiş değilim.
Tanıdıklarımdan bazılarının, benim vekillik işini becerip beceremeyeceğimi kendi aralarında konuştuklarını biliyorum ama gene de kendime inancım tam. Öncelikle vekilliğin bana yakışacağını düşünüyorum. Eksik yanlarımı da seçildikten sonra ikmal ederim nasıl olsa. Ayrıca bugüne kadar bu işi yapanlara baktığımda, kendi kendime “Benim neyim eksik?” diyorum. Vekil olduğumda, kimbilir ne hizmetler yaparım. Düşünmek bile insanı heyecanlandırıyor. Hele bir de bakan filan olsam… Aslında seçilemesem de pek dert değil; nasıl olsa parti beni (ilgi alanım olmasa bile) bir yerlere yönetim kurulu üyesi, müşavir, bakan danışmanı filan yapar nasıl olsa… Öyle de memleketime ve milletime hizmet edebilirim. Maksat, hizmet değil mi?
Sanırım; seçime ve siyasete hazırlık işine eşi dostu ziyaret ederek başlamalı. Özellikle aday olmamda maddî ve manevî katkısı olacakları öne almalı. Biliyorsunuz; seçim çalışması özellikle maddî yönden ağır bir yük oluşturuyor. Kampanyayı ucuza getirmek için eşin dostun, hısım akrabanın ve tanıdıkların yardımları önemli. Ayrıca vekil olduktan sonra bana yaptıkları yardımların karşılıklarını ödeyebileceğim kişi ve kuruluşları da unutmamalı.
Bir seçim yaklaşınca sosyal faaliyetlerin müşterisi bol olur. Tüm adaylar, oralarda ve basında boy göstermek için yarışırlar. Bu nedenle ön planda gözükmek ve diğerlerinin önüne geçmek için gözümü dört açmalıyım. Bana fazla maddî yüke neden olmayacak bazı faaliyetleri kendim de düzenlesem olur. Bir de; bu sıralar panel, konser, konferans, düğün vs gibi toplantıları kaçırmamam gerekir. Şimdilerde Internet pek rağbet görüyor. Şimdiden Facebook’ta filan (ama kişisel reklâmım adına her ne varsa orada) yer almak lazım. Önemli olan, vitrinde göz önünde durmak…
Sanırım; bir de, sağda soldaki konuşmalarımda kullanmak üzere birkaç not çıkarsam iyi olur. Belki de bunu evdekilerden birinden isteyebilirim. Bana akıl verecek üç beş arkadaşımı da hatırlayıp bulup çıkarmakta fayda var. Bir de; ağzı kahvede laf yapacak, eli gazetede kalem tutacak yandaşa ihtiyaç var. Bu konuda daha tecrübeli olanların nasihatlerine ihtiyacım olabilir.
Doğrusu; memlekete hizmet etmek zor… Zor olduğunu biliyorum ama içimde de bir hizmet heyecanı var ki, aklımı ve yüreğimi yakıyor adeta. Varsa yoksa memlekete hizmet… İnanın; aklımda memlekete ve millete hizmetten başka bir şey varsa namerdim. Acaba yüce halkım bana da hizmet şansı verir mi?