Mizah Üzerine Birkaç Cümle Daha
Gürcan Banger
Nasreddin Hoca ile başlayalım. Elimizdeki veriler bu ülkede adı Nasreddin Hoca olan bir kişinin yaşamış olduğunu doğrulayacak kadar yeterlidir. Ama aynı enformasyon bu topraklarda kaç tane Hoca’nın yaşamış olduğu konusunda yeterlilik kriterini sağlamıyor. Hele ki, yakın coğrafyada dünya ölçeğine çıktığımızda çok daha fazla Hoca figürü ile karşılaşıyoruz. Diğer yandan Nasreddin Hoca fıkralarını derleyen yazılı eserlere baktığımızda her yeni çalışma ile birlikte fıkra sayısının çoğaldığını, bunların yer-zaman olarak –insanın zihnini karıştıracak kadar– çeşitlendiğini görüyoruz. Bu çoğalıp çeşitlenme içinde tek bir Hoca figürünü ayıklamak artık imkânsız derecede zordur. Ayrıca böyle bir yola çıkmanın doğru olduğu kanaatinde de değilim. İçinde yaşadığımız coğrafya açısından baktığımızda Nasreddin Hoca mizah konusunda bir mizah bileşkesini oluşturmaktadır.
Hoca konusunda araştırmacıların anlaşamadığı konulardan birisi erotizme varan cinsellik temalı fıkralardır. Hoca fıkralarını derleyen ilk yazılı eserin (letaifnamenin) yaklaşık beşte biri bu tür fıkralardan oluşmaktadır. Bazı tartışmacılar Hoca figürünün cinsellik içeren fıkralar ile bağdaştıramamaktadır. Keza başka çalışmalarda Hoca’nın rafine dindar, Sünni, Alevi, Bektaşi vb. kimliklerde gösterilme gayretlerini izliyoruz. Bütün bunların arkasındaki niyet Hoca’yı tek bir kişi düzeyine indirgemek ve ona ilgili araştırmacı-yazar tarafından yeni bir kimlik kazandırılma yaklaşımıdır. Hâlbuki mizah bir yaşam tarzı, bakış açısı veya felsefi yaklaşımdır. Nasreddin Hoca’nın günümüze ulaşmış olan (ve onun mizahına nasıl bakmamız gerektiği konusunda ipuçları veren) profili tam da bu felsefi tarzı ifade etmektedir.
Mizahın felsefe, psikoloji ve mantık içerdiğinden söz etmiştim. Amerikalı matematik profesörü John Allen Paulos’un (1945-) “Mathematics & Humor (Matematik ve Mizah)” ile “I Think Therefore I Laugh (Düşünüyorum, Öyleyse Gülüyorum)” isimli kitaplarını hatırlayınca bu listeye matematik ve dilbilimi de eklemem gerektiğini fark ettim. Paulos andığım ilk kitabında amacını “Yapmayı düşündüğüm mizah ve formel bilimlerde (mantık, matematik ve dilbilim) ortak olan işlem ve yapıları inceleyerek söz konusu bilimlerdeki birçok kavramın değişik şaka tür ve kalıpları için formel benzerlikler oluşturduklarını göstermek” şeklinde ifade ediyor. Yazar, kitabın bir başka yerinde matematik ile mizah arasındaki bağlantıyı “Matematik ve mizahın her ikisi de entelektüel oyun biçimleridir; matematikte vurgu entelektüele, mizahta oyunadır” şeklinde özetliyor.
Daha önce yazdıklarıma paydaş olması açısından aynı kitaptan biraz daha alıntı yapabilirim: Mizah tanımlamalarının “… birçoğunda iki ana nokta olduğu görülür: Mizahın aykırılığı ve mizahın psikolojik yanı.” Mizah konusundaki kuramcıların “… çoğu … meselenin değişik biçimlerle ortaya konulmasına, değişik vurgulara yer açtıktan sonra, mizahın zorunlu öğelerinden birinin, bir şeyi (kişi, tümce ya da durum) iki (ya da daha çok) değişik şekilde görme yolunun yan yana bulunabilirliği konusunda hemfikirler. Başka bir deyişle, bir şeyin eğlenceli olabilmesi için alışılmadık, uygunsuz veya tuhaf yönlerin bir arada algılanıp karşılaştırılması gerekir. … beklenti-sürpriz, mekanik-tinsel, üstünlük-yetersizlik, denge-abartma, ve edeplilik-bayağılık karşıtlıkları.” Görüldüğü gibi mizahın özünde aykırılık olduğu için örneğin Nasreddin Hoca’nın (dolayısıyla fıkralarının) tek renkli, tek düze veya ‘ahlaka ve inanca uygun’ biçimde sonradan tasarlanmış olması da gerekmiyor. Hoca’nın var olabilmesi için aykırılığın varlığı gerekiyor.
Diğer yandan aykırılık, mizah için tek başına yeterli olmaz. Aykırılığın aynı zamanda –felsefenin de konusu olan– bir ‘anlam’ içermesi gerekir. Bir anlam içermeyen aykırılık mizah alanı dışında kalır. “Uygun psikolojik ve duygusal ortam mizahın temel öğelerinden biridir. … –algılanabilen anlamlı bir aykırılık ve uygun duygusal ortam– bir arada, zorunlu [gerekli] ve yeterli koşul olarak görünüyor.”