Okur, Yazar ve İlişki Üzerine
Gürcan Banger
Bir yazının veya kitabın en önemli unsurlarından birisi o çalışmanın ilk cümlesidir. Bunun iki nedeni var. Birincisi; ilk cümle, okuyucu ile tanışma anıdır. İyi bir ilk cümle okuyucuyu olumlu etkiler ve sonrasını okumaya teşvik eder. İkincisi; bir kitabın ya da makalenin yazılacak en zor cümlesidir. Pek çok yazar ilk cümleyi yazmakta hayli zorlanır. İlk cümle yazıldığında çoğu zaman kalan cümleler su gibi akar gelir.
İlk cümle, yazarın okuyucu ile ilişkisini başlatması açısından önemli ve değerlidir. Bu özel örnek, aynı zamanda ilişkinin ayırt edici yerini ortaya koyar çünkü yazar ile okuyucunun ilişkisi insanla insanın ilişkisidir. Yazarla okuyucu ilişkisini ele alırken, insan olmaktan kaynaklanan ince noktalara özen göstermek gerekir. Kişisel gelişim uzmanlarının (bilgi ve deneyimlerinin kökeni meçhul olan yaşam koçlarının) sıklıkla yaptığı hatalar bu ayrıntıda gizlidir.
Yazmanın basit ve sıradan bir yolu yok. Bunun gibi insanlar için ‘tek tip reçete’ haline getirilmiş, her yapıya uygun çözümler önermek neredeyse mümkün değil. Birbirini andıran özellikleri olsa da; her insan farklıdır. Dolayısıyla kişisel gelişimle ilgili öneriler demetine bir örnek olayı inceler gibi bakmalı. Bir insanı, ortalama değerlere uydurmak kolay olmadığı gibi, bence ahlaki de değildir.
Yaşam Tarzı
Hepimizin kendine özgü birer yaşam tarzı var. Yanlışlar ve eksikler konusunda başka insanlara öğüt verebildiğimiz halde kendi yaşamımızda bunları düzeltemediğimiz zamanlar oluyor. Terzi, kendi söküğünü dikemez dedikleri türden. Başka insanlara korkularından, olumsuz alışkanlıklarından ve bilinçsiz tercihlerinden kurtulmalarını önerebildiğimiz halde biz kendimiz, bunlarla gayet ‘iyi’ geçinip ‘kolay’ yaşayabiliyoruz.
Yaşamın tamamen dışına çıkıp, ne kendimize ne de başka insanlara yukarıdan bakmak mümkün değil. Ne denli tarafsız olmaya çalışırsak çalışalım; sonuçta yargılarımızda, önerilerimizde, öğütlerimizde bize özgü bir şeyler oluyor. Bu özgü yan da bizim eksiklik ve yanlışlıklarımızı içerebiliyor.
Burada deneyim, bize aydınlatıcı bir rehber oluyor. Geçmiş deneyimlerimizden doğru dersleri çıkarabildiysek, o zaman “yaşam koçumuzun” muhtemel yanlış ve eksikleri bizi şaşırtmıyor. Bu durumu, insan olmanın bir unsuru olarak anlıyor ve değer verdiğimiz insanların bilgeliğinin bir doğal faktörü olarak kavrıyoruz.
Çevre Şartları
Yaşamımızda kendimizi, bizi çevreleyen koşullardan soyutlamak hiç kolay değil. “Çevreden etkilenmem” diyen birisi ile karşılaştığınızda bunu kuşku ile karşılamalısınız. Etkilenmeyen, değişmiyor demektir. Değişmeyen ise çürümektedir. Çürüme kokusunu hissettiğinizde yapacağınız en akıllıca hareket, hızla oradan uzaklaşmaktır.
Geçmişteki ilişkilerimizde olumsuz deneyimler edinmiş olabiliriz. Başımıza gelebilecek en olumsuz durumlardan birisi, söz konusu kötü deneyimlerimizin gelecekteki ilişkilerimizi seçmede bize engeller oluşturmasıdır. Yaşadığımız olaylar, ne denli kötü olursa olsun, yaşam devam etmektedir. Unutmayın ki; en güzel olay, yaşanmamışlardan bir tanesi olabilir. O da geleceğimizde, bizim ona doğru adım atmamızı beklemektedir.
Dünya Modellemek
Tekrar yazar ve okuyucuya dönelim. Yazma eylemi, (yazar ve okur olan) iki insan arasındaki ilişkiyi modelleme işlemidir. Bu modellenin ne denli başarılı olduğu, yazarın ‘meramını’ anlatmadaki performansı ile ilgilidir. Yazar yazarak yeni bir dünya modeller; okur, bu dünyada yaşamayı tercih eder veya etmez. İyi kurgulanmış bir dünya bana keyif veriyor.