Oran Analizi Üzerine Kısa Bir Özet

Oran Analizi Üzerine Kısa Bir Özet

Gürcan Banger

Oran AnaliziBİR
Çoğu geleneksel girişimci ve yönetici, ‘kulaktan dolma’ iş kültürünün kötü bir parçası olarak muhasebenin önemini yeterince bilmez. Onlar muhasebenin sadece devletin şart koştuklarının yerine getirilmesi olduğunu düşünürler. Hâlbuki muhasebe bilgileri işletmenin geçmişi ve şimdiki durumu ile ilgili önemli veriler ve geleceğe ilişkin ciddi ipuçları içerir. Ayrıca bu konu sadece finansmanla ilgili olmayıp, işletme yönetimine ilişkin stratejiler ve politikalarla yakından ilişkilidir. İşletme muhasebesini yönetim amacıyla kullanmak için değerli yaklaşımlardan birisi oran (rasyo) analizidir.

Oran Analizi
Daha önce de söz ettiğim gibi; bir işletme muhasebesinin yönetim açısından önemli üç dokümanı bilanço, gelir-gider tablosu ve nakit akım tablosudur. Oran analizi tekniğinde, bu tablolardaki bazı kalemler arasındaki ilişkiler, birbirinin oranı olarak belirlenir. Oranlanmak üzere seçilen finansal verilerin (aşağıda da örnekleyeceğim üzere) anlamlı sonuçlar üretecek şekilde belirlenmesine dikkat edilir. Oluşturulan oranlar sayesinde işletmenin ekonomik ve finansal yapısı, kârlılık, likidite (nakite dönebilme ve borç ödeyebilme) ve işleyişin sürdürülebilirliği gibi konular hakkında yargı ve kararlara varmaya çalışılır. Oran analizi ile ulaşılmak istenen nokta, adeta (MS Excel gibi) bir hesap tablosu yazılımı kullanarak bir dizi sayısal değer üretmek değildir. Önemli ve değerli olan, elde edilen sayısal oranların işletme strateji ve politikalarına yön verebilecek biçimde yorumlanmasıdır.

Oran AnaliziOran analizi kapsamına giren hesaplamalar likidite, faaliyet, mali yapı ve kârlılık olmak üzere dört genel başlık altında toplanır. Likidite oranları, işletmenin faaliyetleri sırasında kısa vadeli borçların zamanında ödenmesi gücünü belirlemek ve ölçmek amacıyla kullanılır. Faaliyet oranları, işletme varlıklarının kullanım (yararlanma) derecelerini gösterir. Bu varlıkların etkili ve verimli kullanılması ile işletme kârlılığı artırılabilir. Faaliyet oranı satışlar kalemiyle ilgilenilen varlığı temsil eden kalem arasındaki oran olarak tanımlanır. Mali yapı oranları işletmenin finansal kaynakları arasındaki ilişkiyi gösterir. İşletmenin kalıcılığı ve sürdürülebilirliği açısından varlıklara yapılan yatırımlara uygun finansal kaynakların kullanılması ve mali riskin en uygun düzeyde tutulması gerekir. Kârlılık oranları ise işletme faaliyetleri sonucu ortaya çıkan kârın yapısını ve niteliklerini araştırıp ortaya koyar. Genelde kâr ile satışlar veya kâr ile kaynaklar ve varlıklar arasında oransal ilişkiler kurulur.

İşletme sahibi, girişimci veya yönetici muhasebe ve finansman konusunda bilgi ve deneyim açısından kendini yetersiz buluyorsa ilk atacağı adım bu konuda –örneğin piyasada bulunan kaynak kitaplardan– açığını kapatma yolunu seçmek olmalıdır. Kitapçılarda “Finansçı Olmayanlar İçin” başlıklı, sadeleştirilmiş, ama odaklanmış çok sayıda muhasebe ve finansman kitabı bulmak mümkündür. Ayrıca finansal oranların hesaplanması, sunumu ve açıklanması konusunda işletmenin muhasebeci veya mali müşaviri de yardımcı olacaktır.

Likidite Oranları
Bir işletmenin finansman boyutunda en önemli unsurlarından birisi işletme sermayesidir. Başarılı bir yatırım yapan, ama işletme sermayesi yetersizliği nedeniyle zor duruma düşen çok sayıda örnek bulabiliriz. Diğer yandan bir firmaya borç veren banka gibi kuruluşların ilk ilgilendikleri göstergelerden birisi firmanın işletme sermayesi olarak kabul edilen dönen varlıkları ile kısa vadeli borçlar arasındaki ilişkidir. (Nakit ve nakit benzeri varlıklar ve bir yıl içinde nakde çevrilebilecek niteliğe sahip varlık kalemlerine “dönen varlıklar” denir.) Cevabı merak konusu olan soru, işletmenin (0-12 ay gibi) kısa vadeli borçlarını ödemeye yetecek dönen varlıkları olup olmadığıdır. Bu amaçla dönen varlıklardan kısa vadeli borçlar çıkarılarak “net işletme sermayesi” elde edilir.

Eğer işletmenin bir yıl içinde nakit ve nakde dönebilecek varlıkları (bir yıl içinde ödenecek) kısa vadeli borçlarından yüksek ise net işletme sermayesinin pozitif olduğu anlamı çıkar. Sonucun düşük veya negatif olması, firmanın işletme sermayesi açığı olduğu anlamına gelir. İşletme sermayesi açığı ise işletmenin günlük işlerini sürdürmekte (malzeme, enerji, işçilik, kira vb. gibi) giderleri karşılamada sıkıntıya düşeceği anlamına gelir. Kriz ve panik halinde bankalara koşuşturan küçük işletme sahiplerinin ana sorunlarından birisi zamanında doğru kavranamamış olan işletme sermayesinde oluşan açıktır.

Net işletme sermayesi, işletmenin borç ödeme gücünü temsil eden göstergelerden sadece bir tanesidir. Pozitif olduğu durumlarda bile bu gösterge ile yetinmek doğru olmak olmaz. Diğer likidite oranlarını incelemek gerekir.

İKİ
İşletmenin kısa vadeli borçlarını zamanında ödeme gücünü gösteren likidite oranları içinde en değerlilerin başında “cari oran” gelir. Nakit ve nakit benzerlerinin toplamı olan dönen varlıkların, kısa vadeli borçları ne oranda karşıladığını gösteren bu sayısal veri, işletme sermayesi yeterliliğini ve borç ödeme kapasitesini sergileyen bir göstergedir. Cari oran, dönen varlıkların kısa vadeli borçlara oranı şeklinde hesaplanır.

Sermaye piyasalarının gelişmiş olduğu ve uzun vadeli borçlanma imkânları olan ekonomilerde bu oranın 2 dolayında olması beklenir. Oranın 2’den küçük olması halleri işletmenin likidite durumunun iyi olmadığını ifade eder. Sermaye ve borçlanma piyasalarının yeterince gelişmediği ve küçük işletmelerin gerekli ilgiyi görmediği ülkemizde cari oranın 1,5 dolayında olması da makul kabul edilir. Bu oran, işletmenin likidite durumu hakkında bilgi vermekler birlikte diğer oranları da incelemek gerekir.

Oran analizinde kullanılan bir diğer sayısal bilgi “asit test oranı” olarak isimlendirilir. Bu oranın hesaplanmasında (aynı formül kullanılmakla birlikte cari orandan farklı olarak) dönen varlıklar yerine bundan stokların çıkarılması sonucunda elde edilen değer kullanılır. Asit test oranı, stokların bir yıl gibi kısa vadede nakde çevrilemediği varsayımı altında işletmenin borç ödeme gücü hakkında bilgi verir.

Gelişmiş uluslararası ekonomik ortamlarda asit test oranının 1 dolayında olması beklenir. Eğer oran 1’den büyük ise bu durum işletmenin o dönem için borç ödeme kapasitesinin iyi olduğu şeklinde yorumlanır. Eğer 1’den düşük ise (cari oran gibi diğer oranlar da dikkate alınarak) işletmenin stoklara aşırı derecede bağımlı olduğu yönünde yorum yapılabilir. Asit test oranı, büyük ölçüde imalat ve piyasaya mal sunan ticaret işletmelerinde kullanılır. Stok bulundurmayan hizmet işletmelerinde cari orandan farkı yoktur. Sermaye ve borçlanma piyasaları açısından yeterli gelişkinlikte olmayan ve küçük-orta ölçekli işletmelerin gerekli ilgiyi görmediği ekonomimizde asit test oranı olarak 0,70-0,80 gibi bir oran makul kabul edilir.

Oran AnaliziLikidite analizinde kullanılan sayısal değerlerden bir başkası “nakit oranı” olarak bilinir. Bu sayısal oran stokların kısa vadede satılamadığı, alacakların zamanında ve beklenen ölçüde tahsil edilemediği varsayımları altında, işletmenin kısa vadeli borçları ödeyebilme imkânını sergileyen bir göstergedir. Oranın hesaplanmasında pay bileşeni (kesrin üst tarafı) olarak hazır değerler ile çok kısa sürede nakde çevrilebilen değerlerin toplamı kullanılır. Bunu nakit ve menkul değerler olarak anlayabiliriz. Oranın payda bileşeni (kesrin alt kısmı) ise gene kısa vadeli borçlardan oluşur.

Olağan durumda nakit oranının 0,20 dolayında olması beklenir. Bu değerin altında olan nakit oranı, stokların satışı ve alacak tahsilâtı şartlarının kötü gelişmesi durumunda işletmenin likidite sorunları yaşayabileceğini gösterir. Burada pek çok ‘iyi görünümlü’ geleneksel firmanın ‘gizli’ sorunu olan bir konudan söz etmeliyiz. Eğer nakit oranı 0,20’nin çok üzerinde ise bu durumda –eğer başkaca makul bir neden yoksa– işletmenin elindeki nakdi atıl ve verimsiz olarak beklettiği yorumu yapılabilir.

Kötü işletme yönetiminin belirtilerinden birisi firmanın stok durumudur. Aşırı stok, işletmenin likidite durumunu olumsuz yönde etkileyebilir. Bu nedenle işletmenin likidite özelliğini sergileme açısından incelenen bir diğer sayısal değer “stok bağımlılık oranı” olarak bilinir. Bu oranın hesaplanmasında pay kısmında (kesrin üst tarafında) kısa vadeli borçlardan nakit ve hızla nakde dönüşebilen menkul değerler çıkarılarak elde edilen sayısal büyüklük kullanılır. Kesrin payda kısmına (kesrin alt tarafına) ise stoklar yazılır. Stok bağımlılık oranı, asit test oranının 1’den düşük çıktığı durumlarda işletmenin stoklara olan bağımlılığını ortaya koyar. Stok bağımlılık oranı, kısa vadeli borçların karşılanması için stokların ne kadarının kısa vadede satılması gerektiği konusunda fikir verir.

Ele alacağımız diğer oran türlerine geçmeden bir noktayı tekrar hatırlamakta yarar var. Söz edilen oranların yararlı olması için sürekli izlenmesi gerekir. Böylece hem zaman ekseninde hem de piyasa sektör ortalamaları ile karşılaştırma imkânı doğar. Böylece işletme kendisini çok daha iyi konumlayabilir; uygun politikaları üretme olanağı yakalar.

ÜÇ
İşletmenin nakde dönme ve borç ödeme gücünü gösteren likidite oranları yanında firma hakkında mali yorumlar yapabilmek için başka verilere de ihtiyaç duyulur. Bunlar arasında kârlılık, faaliyet ve finansal yapı oranlarını sayabiliriz. Hiç kuşkusuz; bu sayısal değerler kendi başlarına bir anlam ifade etmezler; her orana tek tek ve oranların oluşturduğu resme bir bütün olarak sağlıklı yorumlar üretebilmek gerekir.

Kârlılık Oranları
Girişimci gelir elde etmek için yatırım yaparak bir işletme kurar. Bu işletme mal ve/veya hizmet satışı yaparak kazanç elde eder. Kâr oranları işletmenin yaptığı yatırıma ve aldığı riske karşılık satışlardan kâr edebilme yeteneğini gösterir. Kârın işletmenin sürdürülebilirliğin ve büyüme potansiyelinin kaynağı olduğunu hatırladığımızda, performans ölçmede kârlılık oranlarının önemi de ortaya çıkar. Kârlılık performansının ve yeteneğinin ölçümü amacıyla ağırlıklı olarak brüt kâr oranı, net kâr oranı, aktif kârlılığı oranı ve özkaynak kârlılığı oranı gibi göstergeler kullanılır.

Bir firma, kendisini doğru faaliyet (stok, alacak, borç) yönetimi ile nakdi biteviye firma dışına akıtan ve ‘piyasayı finanse eden kârsız banka’ olmaktan alıkoymalıdır.

Brüt kâr, toplam satışlardan satılan mal ve hizmetin maliyetinin düşülmesi ile elde edilir. Bu değerin satışlara oranı “brüt kâr oranını” verir. Burada kullanılan kâr değerinden henüz genel yönetim, finansman ve pazarlama giderleri düşülmemiştir. Bu nedenle brüt kâr oranı işletmenin hammadde, işçilik, amortisman gibi maliyetleri yönetme başarısını ortaya koyar.

Net kâr, satışlardan elde edilen gelirden tüm giderlerin ve vergi ödemelerinin düşülmesi sonucu bulunur. Firmanın kâr payı dağıtma ve kendi kaynakları ile yatırım yapma için ihtiyaç duyduğu kaynağı net kâr oluşturur. Net kârın satışlara oranlanması ise “net kâr oranını” verir. Brüt ve net kâr oranlarının yüksek olması işletmenin kısa, orta ve uzun vadede sağlıklı yaşaması için istenen özelliktir. Diğer yandan kâr oranları firmanın yer aldığı pazarın yapısına ve ekonominin iç ve dış şartlarına göre değişir. Kâr oranlarının sektörel ortalamalarla karşılaştırılması işletmenin durumunu ortaya koyması açısından değerlidir.

Gözlemlerim, özellikle düşük kârlılık özelliğine sahip pazarlarda yer alan işletmeler için –çoğu zaman yüksek olabilen– genel yönetim giderlerinin kritik önemde olduğunu gösteriyor. Kârlılık oranlarının ortaya konmasından sonra gider kalemlerinin ayrıntılı incelenmesi, yapılabilecek yalın iyileştirmeler için değerli ipuçları verecektir.

Diğer iki oranı, –ilgilenenlerin daha kapsamlı literatür çalışması yapmalarını önererek– kısaca tanımlamakla yetineceğim. “Aktif kârlılığı oranı”, işletmenin sahip olduğu tüm varlıkların kurumsal yönetim tarafından verimli ve etkili kullanılma performansını gösterir. Net kârın ortalama toplam varlıklara oranlanması ile elde edilir; yüksekliği ise başarı ifadesi olarak kabul edilir. “Özkaynak kârlılığı oranı”, bütün giderler düşüldükten sonra firmaya yatırılan sermayenin karşılığı olarak elde edilen getirinin düzeyini gösterir. Net kârın ortalama özkaynaklara oranı şeklinde hesaplanır.

Faaliyet Oranları
Faaliyet oranları işletme varlıklarının kullanım performanslarını ortaya koyar. İşletmenin faaliyetleri ile varlıklarını kâr etmek ve nakit yaratmak için ne kadar etkili ve verimli kullandığını gösterir. Bu oranların da –ilgili mali tablolar kullanılarak– sürekli üretilmesi ve zaman ekseninde izlenmesi beklenir. Faaliyet oranları arasında alacak devir hızı, alacak tahsil süresi, stok devir hızı, stok gün sayısı, aktif devir hızı, borç devir hızı gibi göstergelerin takibi işletme varlık ve faaliyetlerinin iyi kullanımına katkı yapar.

Faaliyet oranlarının önemini basit olarak şöyle ifade edebiliriz. Eğer stokta bekleyen mal ya da tahsil edilmemiş alacak varsa, işletme sermayesi olarak kullanabileceğiniz ve gelir elde edebileceğiniz kaynakları atıl halde bekletiyorsunuz demektir. Genel ilke olarak ortalama olarak stokun hızlı dönmesi ve alacakların hızlı tahsili istenen durumlardır. Eğer faaliyet oranlarına konu olan faaliyetler ve varlıklar için dengeli bir durum oluşturulamazsa, işletme finansman yetersizliği sıkıntısı yaşayabilir. Stok veya alacak olarak varlığı olmasına rağmen nakit akışı ve finansman (işletme sermayesi) sorunları yaşar. Bir firma, kendisini doğru faaliyet (stok, alacak, borç) yönetimi ile nakdi biteviye firma dışına akıtan ve ‘piyasayı finanse eden kârsız banka’ olmaktan alıkoymalıdır.

DÖRT
Oran analizi çalışmalarının (likidite, kârlılık ve faaliyete ilişkin olanlar yanında) bir başka bölümünü finansal yapı oranları oluşturur. Bu başlık altında işletmenin finansman yapısı değerlendirilmeye çalışılır.

Finansal Yapı Oranları
Finansal yapı oranları, işletmenin yatırımlarını ve faaliyetlerini hangi kaynaklardan finanse ettiğini gösterir. Kaldıraç oranları olarak da isimlendirilir. Bu tür sayısal hesaplamaların yapılmasındaki amaç finansal risk, faaliyet riski, yönetim riski ve sektörel risklerin belirlenmesine yardımcı olmaktır. Finansal yapı analizinde borçluluk ıranı, kısa vadeli borçlar oranı, borç özkaynak oranı, faiz ödeme gücü ve banka kredileri oranı gibi sayısal değerler hesaplanır ve yorumlanır.

Finansal yapı analizinde kullanılan sayısal oranlara bazı örnekler verelim. Yatırımların finanse edilmesinde ne ölçüde borç veya öz varlık kullanıldığını gösteren orana “borçlanma oranı” denir. Toplam borcun toplam öz varlığa oranı şeklinde hesaplanır. “Faiz karşılama oranı” faiz ve vergi ödemeleri öncesi net kârın faiz giderlerine oranlanması ile elde edilir. İşletme kârının faiz giderlerini karşılama gücünü ifade eder. İşletmenin incelenen yıla ait faiz gideri ile uzun vadeli borç taksitlerinin işletme kârı ile karşılanma düzeyini gösteren orana “borç yükü karşılama oranı” adı verilir.

Eğer işletmenin elinde yeterli miktarda özkaynak yoksa yatırım ve faaliyetler için borçlanmaya ihtiyaç duyar. Diğer yandan sözü edilen ihtiyaçların borçla karşılanması yukarıda saydığım risklerin artmasına neden olur. Borçlanma düzeyinin yükselmesi ile birlikte bunun finansal maliyetleri –miktar ve/veya oran olarak– yükseltici etki yapması da beklenen bir durumdur. Finansman maliyeti, sonuç olarak mal ve hizmet maliyetlerine yansır; pazardaki rekabet gücünün olumsuz etkilenmesine neden olur.

İşletmelerin kaynak ihtiyaçlarını karşılarken iyi tasarlanmış ve planlanmış bir borçlanma modeli geliştirmeye özen göstermeleri gerekir. Yatırımlar için daha düşük faiz oranlı ve uzun vadeli borçlanma tercih edilirken, kısa ve orta vadeli faaliyetlere ilişkin ihtiyaçlar için kısa sürede kapanabilecek borç türleri seçilebilir.

Bir işletmenin kârlılığı korumak ve geliştirmek gibi stratejilerinden birisi finansal yapıyı güçlendirmek olmalıdır. Gerek yatırım gerekse işletme sermayeleri konusunda sıkıntı çeken veya nakit darboğazına düşen işletmelerin büyük bölümünde plansızlık veya kötü planlama geçmişi yer alır. Finansal yapı oranları analizi bir yandan geçmişi değerlendirirken, diğer yandan gelecekteki finans yönetimi için ipuçları verir; borçlu ve yeni borçlanma ihtiyacı duyan işletmelerde bu analiz son derece değerlidir.

Yorumlamak
Yorumlanıp strateji veya politika olarak değerlendirilmediği sürece oran analizi, ‘entelektüel’ bir çalışma olmanın ötesinde bir anlam ifade etmez. Burada sadece birkaç örneği verilen oranlar, doğru hesaplanmalı ve özenle yorumlanmalıdır. Oran analizi sayesinde işletmenin finansal performansı hakkında değerlendirme yapmayı sağlayacak enformasyon edinilir. Olumlu ve olumsuz finansal gelişmeler hakkında edinilen bilgi, kurumsal strateji ve politikaların oluşturulmasına veya değiştirilmesine imkân tanır.

Oranların tek bir dönem için elde edilmesi yeterli olmaz. Her dönem için izlenen oranlar yeniden hesaplanmalı ve trend analizi yapılmalıdır. Dönemler (örneğin yıllar) arasındaki değişimi görmek için genelde görsel grafikler iyi sonuç verir. Ayrıca sektör ortalamaları ile yapılacak kıyaslamalar işletmenin pazarda ve sektörde nerede durduğunu belirtmesi açısından önemlidir.

Bitirirken
Burada verdiğim özet bilgilerin oran analizi konusunda farkındalık yaratma ve teşvik etme amacı taşıdığını unutmayın. Konu hakkında ilgili kitap ve makaleleri okuyarak, eğitim - danışmanlık hizmeti alarak ve işletmenin muhasebeci veya mali müşavirinin desteğini sağlayarak bilgi ve deneyim düzeyini artırmak gerekir.

Paylaş:

duyguguncesi hakkında

GÜRCAN BANGER, Eskişehir Maarif Koleji ve ODTÜ Elektrik Mühendisliği Bölümü mezunudur. Aynı bölümde yüksek lisans çalışması yaptı. Elektrik yüksek mühendisi. Kamuda mühendislik hizmetleri yapmanın yanında bilişim donanımı ve yazılımı, elektronik, eğitim sektörlerinde işletmeler kurdu, yönetti. Meslek odası ve sivil toplum kuruluşlarında yöneticilik yaptı. 2005’ten bu yana bazı büyük sanayi şirketleri de dâhil olmak üzere çeşitli kuruluşlarda iş kültürü, yönetim, yeniden yapılanma, kümelenme, girişimcilik, stratejik planlama, Endüstri 4.0 gibi konularda kurumsal danışman, iş ve işletme danışmanı ve eğitmen olarak hizmet sunuyor. Üniversitelerde kısmi zamanlı ders veriyor. Halen Raylı Sistemler Kümelenmesi'nde küme koordinatörü ve bizobiz.net danışmanlık ve eğitim firmasında proje koordinatörüdür. Kendini “business philosopher” olarak tanımlıyor. Düzenli olarak bloglarında (http://www.duyguguncesi.net ve http://www.bizobiz.net) yazıyor. Değişik konularda yayınlanmış kitapları var. Çeşitli gazete, dergi ve bloglarda yazıları yayınlanıyor.
Bu yazı Finansman, İş kültürü, İşletme, Yönetim kategorisine gönderilmiş ve , , , , , , , , , , ile etiketlenmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Bir Cevap Yazın