Kentsel Dönüşüm Sorunu ve Eskişehir
Gürcan Banger
Facebook’ta paylaş
Twitter’da paylaş
Duygu Güncesi
Facebook’ta izle
Twitter’da izle
Sık Kullanılanlara Ekle
Bugün alışveriş merkezleri, oteller ve eğlence mekânları ile yeni bir görünüm kazanmaya başlayan Eski Fabrikalar Bölgesi’ndeki değişime kadar Eskişehir için ‘kentsel dönüşüm’ iyi tanınmayan bir olgu idi. Gerçi bu değişim sürecine rağmen Eskişehir’in kentsel dönüşüm kavramını yeterince kavradığını söylemek mümkün değil. Pek çok kişi, bir yandan Odunpazarı semtindeki iyileştirme çalışmalarını, diğer yandan Fabrikalar Bölgesindeki farklılaşmayı şaşkınlıkla izliyor. Zaman zaman Baksan Sanayi Sitesi ve Oto Sanayi Sitesi konusundaki tartışmalar yerel gazetelerin manşetlerine düşse de; kentsel dönüşüm Eskişehir için oldukça yeni bir olgu. Ne vatandaşlar ne de yerel yöneticiler (Eskişehir’in geleceğini etkileyecek olan) bu süreci tam olarak kavramış ve sindirmiş görünmüyorlar.
Kentsel dönüşüm, kentin bir bölgesinin eski durumuna oranla değişime uğramasıdır. Bu değişim genel anlamda bir sorunun çözümüne yönelik olarak gerçekleşir. İlgili bölgede ekonomik, sosyal ve çevresel şartlar değişir. Kentsel dönüşüm kimi zaman yerel yönetimler tarafından ‘aşırı planlanmış’ olarak yapılırken, Fabrikalar Bölgesi’nde olduğu gibi kimi durumlarda (imar planı değişiklikleri ile yetinilerek) ‘daha az planlı’ biçimde gerçekleşir.
Kentsel dönüşüme ihtiyaç duyulması, dönüşüm yapılacak bölgenin o günkü ihtiyaçları karşılamaz hale gelmesidir. Örneğin Fabrikalar Bölgesinde sınaî işletmelerin başta Organize Sanayi Bölgesi olmak üzere başka yerlere taşınması bu bölgenin yeniden düzenlenmesi ihtiyacını doğurmuştur. Genel bir çerçeve vermek gerekirse; kentsel dönüşümün gerekçe ve uygulama biçimleri arasında yenilenme, sağlıklaştırma, yeniden canlandırma, soylulaştırma, koruma, düzenleme, temizleme ve tazeleme gibi teknik nedenleri sayabiliriz.
Eskişehir, 1980’li yıllara kadar kentsel göstergeler açısından düşük tempolu bir yerleşim idi. O dönemdeki ekonomik ve sosyal göstergelerle nüfusun artışına ve mekânsal kullanıma baktığımızda; kentin büyümesi ile fazlaca beklenti oluşmamaktaydı. Bu nedenle (kentsel büyümenin hâlâ yavaş olduğu) 2000’li yıllara kadar kentsel dönüşümden fazlaca söz edilmedi. Sıklıkla dile getirilen konular arasında geleneksel Odunpazarı semtinin değerlendirilememesi ve (hâlâ bir mezbelelik olmaya devam eden) Eski Otogar’ın ne olacağı konuşulmaktaydı.
Yeni kent mobilyalarının yarattığı ışıltı ve bazı alan düzenlemelerinin cazibesini bir yana bırakırsak; yeterince fark edilmemiş olmaklar birlikte Eskişehir yeni bir döneme giriyor. Eski yıllara oranla imara açılan (veya imar açısından ilgi gören) alan ve imal edilen konut sayısı açılarından yeni bir süreç yaşıyoruz. Henüz nüfus göstergelerinde ciddi bir kırılma yaşamadık ama ulusal ekonomideki iyileşmeye bağlı olarak yeni yatırımların bu göstergenin de artış yönünde etkileneceğini öngörüyorum. Daima kırılmalarla (dönüm noktaları ile) büyümüş olan Eskişehir, kentleşme sürecinin yeni bir döneminin eşiğindedir. Bunu İstanbul ve çetesi ile yurtdışından Eskişehir’e akmakta olan yatırım miktarının artışında görüyoruz. Gerçekten bugünkü haliyle Eskişehir, bir yandan insanî yaşam endeksleri ve mevcut insan kaynakları diğer yandan nitelikli ve ucuz yatırım olanakları ile bir çekim merkezi oluşturuyor. Çevre illerle birlikte bir bölge olgusu gerçekleşirken, Eskişehir bu bölgenin merkezi için en güçlü aday konumunu geliştiriyor.
Yukarıda özetlediğim çerçevede bir gelişme, kentin bazı alanlarının ihtiyaçları karşılamayacağı gerçeğini karşımıza getiriyor. Kentin merkez yerleşimi içinde kalan bazı iş alanları ile çöküntü adalarının bir dönüşüme uğraması ihtiyacı giderek kendini belli ediyor. Bugün Fabrikalar Bölgesinde izlediğimiz dönüşüm süreci, yakın bir zamanda diğer Baksan ve Oto Sanayi gibi eski sanayi bölgeleri ve arada sıkışıp kalmış görece yoksul vatandaşların yaşadığı eski konut alanlarında görünür hale gelecek. Önümüzdeki sürecin önemli kentsel konularından birisi Eskişehir’in kentsel dönüşümü olacak.
Bugüne kadar kentte gerçekleşen mekânsal kullanım değişikliği, büyük ölçüde yerel yönetimlerin kendi tercihleri ve yaptırımları yönünde oldu. Pek çok sosyal gösterge açısından gelişmiş bir kent olan Eskişehir, kentsel projelerde halkın katılımını sağlamakta ‘iyi’ örnekler oluşturmadı. Buna bir yanda ‘lider kültü’ tipi yönetim anlayışı neden olurken, diğer yandan kentin aktörleri de yeterince hazırlıklı değildi.
Artık Eskişehir, yeni bir şafağın öncesinde duruyor. Bundan sonra yaşananlar, büyük bir kentin sorunları olacak. Dolayısıyla çözümler de büyük bir kente ve orada yaşayan topluma uygun nitelikte olmalı. Öncelikle demokratik ve katılımcı…