Okumak ya da Yürümek
Gürcan Banger
Bilişim, iletişim ve İnternet teknolojilerindeki gelişmeye bağlı olarak hızla yol alan birkaç teknoloji türü daha var: Otomasyon ve sensor (duyarga) teknolojileri. Sensor alanındaki gelişmelerin farkına varabilmek için güvenlik kameralarının farkında olmak bile yeterli… Artık George Orwell’in ünlü “1984” romanındaki tüm yaşamı gözleyen “Büyük Birader” durumu, günlük sıradanlığın bir parçası haline geldi. Güvenlik kameralarının yanında yaptığımız her hareketi izleyen, gireni çıkanı otomatik bir şekilde sayan elektronik düzenekler var. AVM’lerin sensorlu bilgisayar sistemleri, binaya nasıl girip nelerle çıktığınızı izliyor. Buralarda faturalar merkezi olarak kesiliyor; yaptığınız işlemler sistem üyeleri arasında paylaşılıyor. Yöneticiler, oturdukları yerden sizi ‘görebiliyorlar’.
Üretim hattı boyunca yürüyerek eksiklik ve zayıflıkları görerek verimliliği, hızı ve katma değeri artırmaya çalışan Gemba Yürüyüşü tekniği, tam da yukarıda anlattıklarım çerçevesinde eleştiriliyor. Fabrika içinde üretim alanında yapılan periyodik yürüyüşlere gerek kalmadığını iddia eden eleştiriciler, kendi savlarının odak noktasına teknolojiyi koyuyorlar. Gelişmiş teknolojik duyargalar, kameralar veya benzeri donanım sayesinde tüm sistemin izlenmesinin mümkün olduğunu söyleyerek Gemba Yürüyüşü gibi araçların eskimiş olduğunu savunuyorlar. Teknolojik donanımdaki gelişmeler yanında bilişimle bütünleşmiş “büyük veri (big data)” ve “analitikler (analytics)” gibi bilimsel disiplinlerin Yeni Çağ’ın yeni yürüme tarzı olduğu ifade ediliyor.
Yürümek Eskidi mi?
Gerçekten Gemba Yürüyüşü eskimiş bir yaklaşım mı? İstatistiksel süreç denetim ile bütünleşmiş yeni veriye erişim sistemleri Gemba Yürüyüşü’ne oranla iyileştirme ve geliştirme için daha duyarlı sonuçlar mı veriyor? Bu tür iddialar, büyük ölçüde süreç iyileştirme sorunlarına okul eğitimine dayalı olarak katı teknikçi metodoloji ile yaklaşmaya çalışanlardan kaynaklanıyor. Her iki tekniğin birlikte kullanılmasına bir engel olmadığı gibi konunun önem verdiğim bir başka boyutu daha var.
Donanım ve yazılım olarak bilişim alanındaki hızlı gelişmeler, sanallaştırma olarak sadece oyun ve sosyal medya alanında kalmadı. Doğal bir gelişme olarak iş ve üretim konuları ve alanlarına da sıçradı. Artık bilişim sistemleri sadece metin yazma ve depolama amacıyla kullanılmıyor. Kurumsal kaynak planlama (ERP) disiplininin bilişim ortamına taşınması ile sanallaşma iş ve üretim dünyasının da vazgeçilmesi haline dönüştü.
Kolay anlaşılırlık açısından basit bir örnek olarak çocukların doğal yaşam çevresi yerine bilgisayar başında zaman geçirmeyi ve sanallaştırmanın etkisiyle doğal olana yabancılaşmalarını göz önüne getirin. Sanallığın iş alanlarına girişi ile birlikte işler bir yandan kolaylaşırken diğer yandan çalışanlar, fiili iş ve üretim alanına yabancılaştılar. Hâlbuki işin gerçeği ve somutu, üretim alanında başarılıyor. Gemba Yürüyüşü, özellikle masa başı çalışanları için bu türden bir yabancılaşmanın ‘ilacı’ olarak görünüyor. Özetle; ne Gemba Yürüyüşü’nden vazgeçmeli, ne de yeni teknolojilerin getirdiği kolaylıkları kullanmaktan… Sorumlu olduğumuz çocukların yaşama yabancılaşmalarından şikâyet ederken iş dünyasının yetişkinleri olarak somut (ve insani ilişkisel) süreçlere kendimiz yabancılaşmayalım.
Fark Ne?
Gemba Yürüyüşü ile veri tabanlı analitik yöntemler arasındaki belli başlı fark, insanın düşünsel algı biçiminden kaynaklanıyor. Yürüyüş sırasında –ister istemez– kendi duygusal ve zihinsel algı modelimiz sürece katılıyor. Teknolojik sistemleri ise veri toplama işini daha ‘duyarsızca’ yapıyorlar.
Endüstriyel sistemler –bütünüyle mekanize olmadıkları sürece– bütünleşik insan-makine sistemleri olarak kalacak. Değeri üreten kısmında daha uzun bir süre insan değerli olmaya devam edecek. Bu nedenle süreçleri iyileştirir ve geliştirirken, hem makineleri okuyacağız hem de yürüyüp düşüneceğiz.