“Beni Sevsin” Diyorsanız…
Gürcan Banger
Facebook’ta paylaş
Twitter’da paylaş
Duygu Güncesi
Facebook’ta izle
Twitter’da izle
Hepimiz bir sevgi bahçesinde olmayı severiz. Sevgi ve ilgi görmeyi isteriz. Ama bu istediğimizi sağlamak için olmazsa olmaz özellik ve koşulların bulunması gereğini (nedense) unutuveririz
Sevginin bahçe kapısı iletişimdir. Bu kapıdan geçmeden kalbe ulaşmak pek mümkün değildir. Eğer iletişimsiz bir sevginin mümkün olacağına inanıyorsanız, istediğinizin veya bulduğunuzun sevgi olduğundan kuşku duymalısınız.
Birbirimiz hakkında fikirlerimizin görüşmenin daha ilk birkaç saniyesinde oluştuğunu bilirsiniz. Ne yazık ki, bu ilk anda oluşan izlenim tezi doğrudur ve sonraki zamanda karşımızdaki insan hakkındaki ilk izlenimlerimizi silmek kolay değildir.
İletişimde saygılı olmayı öğrenmek, öyle söyleniverdiği kadar kolay bir konu değildir. Hele ki karşımızdaki insan, bir saygı, hoşgörü ve demokrasi ortamı içinde yetişmediyse bizi yargılamakta hiç de eli titrek davranmayacaktır.
Özetle; insanlar daha ilk temasta karşılarındaki insanı beğenip beğenmediklerine, ona güven duyup duymadıklarına ve tabii ki inanıp inanmadıklarına karar verirler. Eğer o insan hakkında daha baştan bir olumlu hava oluşursa sonraki iletişim için daha istekli, güvenli ve inançlı olurlar.
Örneğin böylesine olumlu bir ortam oluşturabilen bir konuşmacının fikirlerini dinleyicilerine kabul ettirmesi çok kolay olur. Öğrenciler en çok (bireysel duruşları ile) sıcak bir sınıf ortamı oluşturan öğretmenlerini beğenirler. Daha ilk görünümüyle olumlu bir izlenim yaratan siyasetçilerin başarı şansı daha yüksek olur.
Daha ilk temasta sevilen bir insan olmak, yukarıda abarttığım kadar da zor değildir. Bazı özellikleri kişiliğimizin birer unsuru haline getirebilirsek bu yolda önemli bir adım atmış oluruz.
Kendi yaşamımda dikkat ettiğim bir olguyu sizinle paylaşmak isterim. İlk görüşmemizde ben de olumlu bir izlenim yaratan insanların gülümsemeyi bilenler olduğunu fark ettim. Muhtemelen bu durum, pek çok başka insan için de aynıdır. Bence gülümsemeyi bilmek (gülümseyebilmek), sevginin bahçe kapısı olan doğru iletişimi sağlayabilmek için önemli ve değerli bir unsur.
Öyle insanlar vardır ki, onlarla konuşmaya çalıştığınızda kendinizi adeta Kanije Savunması’nda hissedersiniz. Her söylediğiniz cümlenin (hatta sözcüğün) ardından savunma yapan bir karşı saldırı ateşi başlar. İletişim, bir savaş değil; bir uzlaşma sürecidir. Bu nedenle bir savunma anlayışı içinde olduğunuz sürece bunun karşınızdaki insanı gereceğini unutmamalısınız. Mümkün olduğunca tartışmadan uzlaşma noktaları arayan, arkadaşça ve içten bir iletişim, uzun soluklu bir birlikteliğin yapı taşlarından birisidir.
Özellikle; birbirlerine yakın kavramlar olan sevgi ve dostluk ilişkilerinde iletişim kurduğumuz insanın, sözlerimiz hakkındaki izlenimleri çok önemlidir. Bu nedenle konuşmamıza verdiğimiz önem kadar dinlemeyi de bilmeliyiz. Karşımızdaki insanın bizi doğru algılayıp anladığından emin olmalıyız.
Özetle; sevgi bahçesinin kapısını tıklatırken sözden öze, gözden kıyafete kadar iletişimin özen, saygı, hoşgörü ve içtenlik gerektirdiğini unutmamak gerekir.