Özgür Düşünce, Demokrasi ve Seçim

PAYLAŞ: ... facebooktwittergoogle_plusredditpinterestlinkedinmailby feather
PrintFriendly and PDFYazdır

PolitikaÖzgür Düşünce, Demokrasi ve Seçim

Gürcan Banger

Seçim zamanı yaklaşıyor. Her genel seçim öncesi yapılan baraj tartışmaları gene gündemde. Adaylar çoktan ısınmaya başladı. Parti merkezlerinden ümidi olmayan adaylar ve taraftarları ise sıkça önseçimi dile getirir oldular. Sistemin kendisi bozuk olduğunda bu tür tekniklerle demokrasiyi işletmek mümkün mü? Sanmıyorum. İşin özünde sorunlar olduğunda kullanılacak teknikler ve araçlarla da iyileştirme yapmak mümkün olmuyor. Kavramları ait olduğu bağlamdan kopararak ele alırsanız sadece anlamsızlaştırmış olursunuz. Demokrasi ve seçim de böyledir. Temsili demokrasinin, bir ‘demokrasi’ olduğu konusundaki en büyük iddiası seçimlerle demokrasinin şartlarını gerçekleştirdiğidir.

Bir Düşünce Deneyi

Bir düşünce deneyi yapalım. Örneğin; yönetimi için seçim yapılacak olan kurumun ya da kuruluşun başında (etkili yönetim kademesinde) ‘ben’ olayım. Seçimde oy kullanacak olanları sadece ‘bana’ oy verecek olanlardan belirlesem (mesela çoğunluğu ‘bizimkilerden oluşan’ bir seçmen listesi hazırlasam), böyle bir durumda seçimi demokrasi sayabilir miyiz? Yaptığımız ‘şey’, demokratik bir ‘seçim’ olabilir mi? Böyle bir durumda demokrasinin gerekleri yerine gelmiş midir? Seçimin nasıl yapılacağı, kaç turlu olacağı veya seçilmek için hangi oy oranlarının gerektiği gibi mevzuat düzenlemeleri yapılmış olsa bile, yukarıda özetlediğim ‘sen, ben, bir de bizim oğlan ile bizim kız’ şartlarında yapılmış bir seçimin demokrasi ile ilgisi nedir?

Özgür Düşünce, Demokrasi ve SeçimNe yazık ki; kültürümüzde ‘ele geçirmeci’ önyargılar varlığını sürdürmeye devam ediyor. Tarihimizden bize miras kalmış olan komitacı ve entrikacı zihniyeti, demokrasi adıyla sürdürmeye devam ediyoruz. Sosyal, ekonomik veya sivil olan her alanı, siyasallaştırmaktan kendimizi alamıyoruz. İktidar olma hırsı ile her alanı bir siyasal mücadele vesilesi yapma gayreti içinde olanlarımızla çepeçevre sarılmış gibiyiz. Önyargılar ve her soydan bağnazlıklar, yaşamın her alanında (dolayısıyla yönetimin ve katılımın her kademesinde) demokrasi filizlerini yok etmeyi sürdürüyor. Önyargının ve bağnazlığın sadece feodal beklentilere ve düşünce akımlarına özgü olmadığını ne zaman öğreneceğiz acaba?

Önyargılar ve Özgür Düşünce

Önyargı, sorgulamayan bir şartlanmadır. Önyargı, insanların tam, doğru ve yeterli bilgi sahibi olmadıkları konularda varsayımlar ve kabuller yapmasını sağlar. Yaşamın neredeyse her alanında önyargılarla karşılaşmak olasıdır. Kimi zaman apaçık gözlenirken, kimi durumlarda demokrasi, adalet ya da katılım kisveleri altına saklanmış olabilir. Siyasal olarak baktığınızda; önyargıların yaşamak için sağdan sola kadar tüm politik yelpaze içinde yuvalanabildiğini görürsünüz.

Önyargı, sorgulamayan bir şartlanmadır.

Önyargının en tehlikeli biçimi, doğrunun yalnız kendisi olduğu varsayımıdır. En tehlikeli olandır çünkü kendini tek ve vazgeçilmez doğru sayan anlayış, buna bağlı olarak diğerlerinin yaşam hakkını yok sayar. Kendini ‘kaçınılmaz doğru’ sayan anlayışın, kimi durumlarda bunu demokrasi, sosyal adalet ve katılım görüntüleri altında yürüttüğünü gözleyebilirsiniz.

Önyargıyı özgürlükler yönünde aşabilmenin basit ve tek bir yolu var: Kendine sorular sormak, dolayısıyla kendini sorgulayabilmek. Her ne kadar bağnaz bir kişinin kendisine sorular sormasının zorluğu olsa da (bu süreç bir tür yumurta – tavuk hikâyesine benzese de) önyargıları aşmanın kendine soru sormayı öğrenmekten başkaca yolu yoktur.

Önyargının karşıtı gerçek anlamda özgür düşüncedir. Eğer düşüncelerinizi tek ve vazgeçilmez doğru kabul ettiğiniz bir başka eksene göre ‘ayar ediyorsanız’, bu durumda özgür düşünmeyebildiğiniz konusunda kuşku duyabilirsiniz. Özgür düşünebilmek; yaratıcı, yenilikçi olmak demektir. Özgür düşünce iyimserdir. Değişime inanır ve güvenir. Toplam doğrunun oluşmasında toplumun her kesiminin katkıları olabileceğine güvenir. ‘Bizimkiler ve ötekiler’ diye insanlar arasına kalın ve ayırımcı çizgiler çizmek yerine katılımlı süreçlere destek olur, katkı verir. Farklı düşüncelere ifade ve katılım imkânı sağlar.

İZLE: ... facebooktwittergoogle_pluslinkedinrssyoutubeby feather

duyguguncesi hakkında

Gürcan Banger, Eskişehir Maarif Koleji ve ODTÜ mezunu. Elektrik yüksek mühendisi (opsiyonu bilgisayarlı denetim). Halen iş kültürü, yönetim, yeniden yapılanma, kümelenme, girişimcilik gibi konularda kurumsal danışman ve eğitmen olarak çalışıyor. Düzenli olarak kendi bloglarında ( http://www.duyguguncesi.net ve http://www.bizobiz.net ) yazıyor. Köşe ve dosya yazdığı gazete ve dergiler var.
Bu yazı Demokrasi, Düşünce, Fikir - Düşünce, Özgürlük, Seçim, Siyaset kategorisine gönderilmiş ve , , , , , , , , , , , , ile etiketlenmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Şu HTML etiketlerini ve özelliklerini kullanabilirsiniz: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <strike> <strong>