Gürcan Banger
Pazarlama, örgüt kültürümüz içinde yeterli olgun olgunluğa hâlâ erişmemişken, pazardaki değişim rüzgârları esmeye devam ediyor. Pazar yapısı ile müşteri profil ve beklentilerinin değişmesinde birkaç faktör etkili oldu. Birincisi; müşteri bilişim ve iletişim teknolojilerinin gelişimi sayesinde artık ürün ve hizmetin bilgisine kolayca erişip kıyaslama yapabiliyor. İkincisi; lojistik alanındaki gelişmeler ürün ve hizmete daha kolay erişmeyi sağlıyor. Üçüncüsü; üretim teknoloji ve metodolojilerindeki ilerlemeler sayesinde imalat bir darboğaz olmaktan çıktı, arz sorunları –şimdilik– aşılmış görünüyor. İş dünyası ve iş kültürü yeniden yapılanıyor. Bilimsel, teknolojik ve disipliner ilerlemelerin iş modellerine ve iş yapma biçimlerine yaptığı yenileştirme etkilerine giderek daha fazla tanık olacağız.
Pazardaki Değişim
Bugünün iş dünyasındaki önemli gereklerden birisi pazarda oluşan değişimi öncelikle kavramak ve açıklamak, ardından değişime uyum sağlayabilmektir. İşletmenin pazardaki değişimi kavraması ve pazara uyarlılığı sağlamak için neler yapması gerekir?
BİR. Birinci aşamada kavranması gereken unsur, artık farklı bir iş dünyası olduğudur. Bu yeni durumun en önemli özelliği ise belirsizlik ve pazar yapısı ile müşteri profil ve beklentilerindeki hızlı değişimdir. Artık zamanın daha yavaş aktığı o eski günlere dönülmeyecektir. Ama bir başka gerçek daha var. O da değişimin insanları korkuttuğudur. Değişim karşısında kişiler çoğu zaman güvensiz hissederler. Bilinmeyenle ve belirsizlikle karşılaşmak tedirginlik ve gerginlik yaratır. Diğer yandan bireysel ve kurumsal dünyamız bizi ardı arkası kesilmeyen netsizlikler, değişen öncelikler, farklı beklentiler, cevapsız sorular, yeni sorumluluklar ve yükümlülüklerle karşı karşıya bırakıyor. Öyleyse birinci kural, öncelikle değişimin mevcudiyetini ve var olmaya devam edeceğini özümsemektir. Bu bağlamda pazar ve müşteri yapısındaki belirsizlikler ve bilinmeyenlerle baş edecek becerilerin geliştirilmesi gerekmektedir.
İKİ. Geleneksel özellikli iş sahipleri ve yöneticiler değişimi sevmezler. Yaptıkları işe ve iş yapma biçimlerine öylesine alışmışlardır ki, onlar için adeta sepette bildikleri tek yumurtadan başkası yok gibidir. Onlara değişimden söz ettiğinizde; “Burada böyle yapmıyoruz”, “Bize göre değil” gibi cevaplar alırsınız. Hâlbuki yok olmanın en ‘iyi’ yollarından birisi gelişen yeni duruma uyum sağlamamaktır. Değişime direnmek çıkışı olmayan bir sokağa benzer. Bu at gözlüğünden kurtulmak için öncelikle statükonun vazgeçilmez olmadığını öngörmek zorunludur. Ataletin ve yavaşlığın alıştırdığı rahatlık bölgesinden çıkmak ve yeni şartlara uyum sağlamak için yeni iş yapma biçim(ler)i geliştirmek gerekir. Özetle; ikinci kural, yeni iş yapma biçimlerini arayıp bulacak ve geliştirecek becerileri edinmektir.
İş dünyası ve iş kültürü yeniden yapılanıyor. Bilimsel, teknolojik ve disipliner ilerlemelerin iş modellerine ve iş yapma biçimlerine yaptığı yenileştirme etkilerine giderek daha fazla tanık olacağız.
Yeni iş fikri (ürün veya hizmet, iş yapma biçimi vb.) üretmek için geliştirilmiş basit bir kural var. Her gün yarım saat kadar bir süreyi yapabileceğiniz yenilikler için araştırmaya ayırın. Araştırmanın sonucunda elde ettiklerinizi kendi yaşamınıza ve işinize nasıl uyarlayabileceğiniz konusunda ise 10 dakikalık bir süre verin kendinize. Bu türden bir çalışma tekniği yeniyi bulmak için iyi bir alışkanlık yaratabilir. Bu tekniği sadece bir örnek olarak anlayıp size uygun olan bir başka tanımlı teknik de geliştirebilirsiniz.