İşletmede Yenilikçi İşbirliği İçin Sosyal Medya – 4

PAYLAŞ: ... facebooktwittergoogle_plusredditpinterestlinkedinmailby feather
PrintFriendly and PDFYazdır

İşletmede Yenilikçi İşbirliği İçin Sosyal Medya – 4

Gürcan Banger

Kalabalık veya kitle sözcükleri geleneksel olarak düşüncesiz ve duygusuz biçimde davranış gösteren ‘sürü’ olarak algılandı. İnternetin ortaya çıkışı, sosyal medya platformlarının gelişmesi, bireylerin sanal ortamda ürettikleri içerikler ve bu ortamın imkân verdiği yeni davranış biçimleri ‘sanal kalabalığa’ ilişkin farklı bakış açıları geliştirilmesine neden oldu.

Kalabalığın Bilgeliği

Amerikalı gazeteci James Surowiecki 2009’da Türkçeye “Kitlelerin Bilgeliği” ismiyle çevrilen, orijinali 2004’te “Wisdom of Crowds” adıyla yayınlanmış kitabının “Giriş” bölümünde 1906 yılı sonbaharında geçen bir olaydan söz eder. İngiliz bilim insanı Francis Galton (1822-1911), Plymouth kırsalında yapılan bir panayıra katılmak üzere yola çıkar. Panayırda bir sığırın kaba et ağırlığını tahmin etmeyi hedefleyen bir yarışma düzenlenmiştir. Yarışmaya katılmak için 6 peni karşılığında bir bilet almak, kuponun üzerine isim ve adres ile ağırlık tahmini yazmak gerekiyordu. Yarışmaya 800 kişi katıldı. Katılanlar arasında çok sayıda canlı hayvan konusunda uzman sayılabilecek besici, kasap ve çiftçi ile daha az sayıda konu ile yakından ilgisi olmayan sıradan kişiler vardı. Galton bu yarışmayı atlar konusunda hiçbir bilgisi olmadığı halde bültenlerin, gazetelerin, arkadaşlarının tüyolarıyla ya da kendi hayalleriyle at yarışı bahisleri oynayanlara benzetiyor. Bu durumu önceden tasarlanmamış bir deney olarak kabul eden Galton yarışma sonrasında bahis biletlerini toplayarak okunur halde olan 787 biletteki tahmin ortalamasını buldu. Katılımcıların ortalama tahmini 1197 lb (yaklaşık 542,950 kg) idi. Hayvan kesilip derisi yüzüldükten sonra tartılan gerçek kaba et ağırlığı ise 1198 lb (yaklaşık 543,403 kg) olarak bulundu. Bir başka deyişle kalabalığın (kitlenin) tahmini ile gerçek ağırlık arasında sadece 453 gr fark oldu. Kalabalığın tahminlerinin ortalaması beklenmedik biçimde gerçeğe çok yaklaşmıştı. Galton deneyinde anlatılan deneyim, klasik sürü psikolojisinden farklı bir durumdu.

Kalabalığın (kitlelerin) bilgeliği, kitle kaynak (crowdsourcing) ya da inovatif işbirliği (yenilikçi işbirliği) gibi kavramların özünde yukarıda özetlenen olaydaki özüt var. Kalabalığın öngörüleri ortalaması aranan gerçeğe yaklaşabilir. Kalabalıktan sağlanan görüş ve fikirleri örüntüleri birbirleri üzerine eklenerek yaratıcı ve yenilikçi sonuçlar elde edilebilir. Yakın zamana kadar kalabalık ve kitle olgusunu sürü olarak algıladığımız için onun içindeki zenginliği, çeşitliliği ve birikimi doğru kavrayamadık. Günümüzde kitle kaynak (crowdsourcing), kitle fonlama (crowdfunding), kalabalığın bilgeliği, açık inovasyon, katılımcı planlama, yenilikçi işbirliği gibi terimler aynı zamanda toplulukların sürü olarak görülmesine isyanı olarak ortaya çıkıyor. İş dünyası ve sosyal yaşam her düzeydeki toplulukların yaratıcılık ve yenilikçilik alanındaki başarılarına tanık olmaya devam ediyor.

Katılımcı Teknolojiler

Yukarıdaki örnekte Galton deneyin için gerekli kalabalığı Plymouth panayırında hazır halde bulmuştu. Günümüzde topluluklara kolayca ulaşmanın en önemli ortamlarından birisi İnternet ve sosyal medya platformudur. Bilişim ve iletişim teknolojileri bir işletmenin içinde çalışanların oluşturduğu kitleden birbirinden çok uzaklardaki müşteri adaylarına kadar çok değişik topluluklara erişmemizi sağlıyor. Artık elimizde kalabalığın (kitlelerin) bilgeliğinden yararlanabilmek için önemli kanal araçlar var. Bu bağlamda ‘büyük veri (big data) ve analitikler (analytics)’ adı verilen yaklaşımlar da bu türden katılımcı bilgelik için gerekli verileri toplamak, süzmek ve değerlendirmek için kullanılabilir.

Hiç kuşkusuz; yukarıdaki teşvik ve cesaretlendirme ile her kalabalığın bilgelik nitelikleri taşıdığını iddia edemeyiz. Başka hisse senedi ve döviz piyasaları olmak üzere pek çok ortamda spekülasyonlar aracılığıyla kitleleri yanıltmaya yönelik girişimler oluyor. Bu noktada bilge kalabalıklar ile sürüleri birbirinden ayırt edebilmeyi başarmak gerekiyor.

Bilge kalabalığın tanımı veya belirlenmesi için katı kurallar belirlemek kolay değil. Ama Surowiecki’den esinlenerek bazı ipuçlarından söz edebiliriz. Çözülmesi gereken problemden veya başarılması beklenen bir inovasyondan söz ediyorsak; öncelikle kitleyi oluşturan her bireyin konu hakkında –olağandışı veya tuhaf da olsa– bilgisi ve görüşü olmalıdır. İkincisi; kişisel bilgi veya görüş çevrede bulunan başkalarının yönlendirmesi (spekülasyonu) ile oluşmamalıdır. Üçüncüsü; kişiler kendi yerel ve kişisel deneyimlerine sahip olmalıdırlar. Son olarak; kişisel bilgi ve görüşleri kolektif bir sonuca (karara, görüşe, kanaate) götürecek bir mekanizma (yöntem, teknik, araç, kanal veya bunlardan birkaçının oluşturduğu sistem) geliştirilmiş olmalıdır.

Ziyaretiniz için teşekkürler:↓

AYLA ATALAY

İZLE: ... facebooktwittergoogle_pluslinkedinrssyoutubeby feather

duyguguncesi hakkında

Gürcan Banger, Eskişehir Maarif Koleji ve ODTÜ mezunu. Elektrik yüksek mühendisi (opsiyonu bilgisayarlı denetim). Halen iş kültürü, yönetim, yeniden yapılanma, kümelenme, girişimcilik gibi konularda kurumsal danışman, yönetici koçu, mentor ve eğitmen olarak çalışıyor. Raylı Sistemler Kümelenmesi koordinatörüdür. Düzenli olarak kendi bloglarında ( http://www.duyguguncesi.net ve http://www.bizobiz.net ) yazıyor. Köşe ve dosya yazdığı gazete ve dergiler var.
Bu yazı İnovasyon, İş kültürü, İşbirliği, İşletme, Sosyal medya, Yenilikçilik kategorisine gönderilmiş ve , , , , , , , , , , , , , , , , ile etiketlenmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Şu HTML etiketlerini ve özelliklerini kullanabilirsiniz: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <strike> <strong>