Gürcan Banger
Son yıllarda iş ve işletme kültüründe çok önemli gelişmeler oldu. İşletmeler değerli iş deneyimleri geliştirirken, diğer yandan akademik ve mesleki literatür alanında da pek çok yayın yapıldı. Bu çerçevede iş performansı da üzerinde yoğun çalışılan konulardan birisi oldu. İş ortamında başarıyla ilişkilendirilen faktörler konusunda zekâ unsuru da ilgi görenlerden bir tanesiydi. Sanayi sektörlerinde ve işletmelerde yapılan nicel araştırmalar ‘duygusal zekâ’ olarak isimlendirilen bir alanın ortaya çıkmasına vesile oldu. Bu iş kültürü unsurunun (duygusal zekânın) çalışılması ile iş yerinde başarının hangi faktörler tarafından etkilendiği ortaya çıktı.
Duygusal zekânın neden önemli olduğunu kavramak için bir noktayı kavramak gerekir. İş yerinde örneğin iki kişi aynı entelektüel kapasite, eğitim ve deneyim açılarından eşdeğer imkânlara sahip olsa da; bunlardan birisi daha fazla, diğeri daha az başarılı olabiliyor. Bu farkın kişilerin duygusal zekâ niteliklerinden kaynaklandığını öngörebiliriz. Duygusal zekâ kavramı, kişinin kendisine ya da başkalarına ait duyguları anlama, sezme, yönetme ve yönlendirme becerisi ve kapasitesini ifade eder.
Ne Değişmeli?
Duygusal zekâ kavramı, kişinin kendisine ya da başkalarına ait duyguları anlama, sezme, yönetme ve yönlendirme becerisi ve kapasitesini ifade eder.
1960’lı yılların ortalarında başlayan ve 2000’lerde daha nitelikli hale gelen duygusal zekâ konulu nicel araştırmalar duygusal zekânın karakteri ve nasıl ölçülebileceği konusunda açılımlar sağladı. Bu çalışmalar yüksek performansa sahip lider, yönetici ve çalışanların bu niteliklerinin tesadüfî olmadığını ortaya koydu. Gerçekten aynı nitelikler, işletmenin en yüksek yöneticisinden sıradan çalışanına kadar görülebilmektedir. Duygusal zekânın işletmede herhangi bir kişinin sahip olabileceği, ama seçkin bir nitelik olduğu anlaşılmıştır. Artık duygusal zekânın iş kültüründeki ve yönetim felsefesindeki yerine dair kuşku kalmadı. Bulunduğumuz aşamada ihtiyaç, uzmanlar, eğitimciler ve danışmanların beceri ve yetenek geliştirme çalışmalarında duygusal zekâ ve kişisellik unsurlarını dikkate almaları ve hizmetlerini buna göre düzenlemeleridir.
Duygusal zekâ; bir kişinin farklı duyguları ayırt etmek ve uygun biçimde isimlendirmek, düşünceyi ve davranışları yönlendirmek için duygusal enformasyonu kullanmak üzere kendisinin ve başkalarının duygularını izleme yeteneğidir. Duygusal zekâ konusunda çalışmaların sürmesi nedeniyle tanım konusunda da değişik yaklaşımlar ve farklılaşmalar gözleniyor. Örneğin yukarıdaki açıklamalarda değinildiği gibi bu alanın bazı uzman psikologları duygusal zekâ ve duygusal bilgi olarak ikili ayrım yapmayı tercih ediyorlar. Benzer biçimde bazı duygusal zekâ alanı çalışanları bu zekâ türünün zamanla geliştirilebileceğini söylerken, bazıları bunun mümkün olmadığını iddia ediyorlar.
Duygusal zekânın gelişimi konusundaki farklı düşünceler bireyin yaratıcılığı üzerine olan tartışmaları hatırlatıyor. Yaratıcılığın öğrenilebilir olduğunu veya olmadığını iddia edenler var. Daha mantıklı bir açıklama ise yaratıcılık konusundaki eğitim ve danışmanlık hizmetlerinin üstü örtülü kalmış yaratıcılık beceri ve yeteneklerini açığa çıkarabileceğini söylüyor. Benzer bir öngörüyü duygusal zekânın geliştirilmesi alanında da öne sürebiliriz. Her durumda duygusal zekâyı ve kişiselliği dikkate alan danışmanlık ve eğitim hizmetlerinin kişiye katkıları olacaktır.