İş Yerinde Duygusal Zekâ

PAYLAŞ: ... facebooktwittergoogle_plusredditpinterestlinkedinmailby feather
PrintFriendly and PDFYazdır

İş Yerinde Duygusal Zekâ

Gürcan Banger

Son yıllarda iş ve işletme kültüründe çok önemli gelişmeler oldu. İşletmeler değerli iş deneyimleri geliştirirken, diğer yandan akademik ve mesleki literatür alanında da pek çok yayın yapıldı. Bu çerçevede iş performansı da üzerinde yoğun çalışılan konulardan birisi oldu. İş ortamında başarıyla ilişkilendirilen faktörler konusunda zekâ unsuru da ilgi görenlerden bir tanesiydi. Sanayi sektörlerinde ve işletmelerde yapılan nicel araştırmalar ‘duygusal zekâ’ olarak isimlendirilen bir alanın ortaya çıkmasına vesile oldu. Bu iş kültürü unsurunun (duygusal zekânın) çalışılması ile iş yerinde başarının hangi faktörler tarafından etkilendiği ortaya çıktı.

Duygusal zekânın neden önemli olduğunu kavramak için bir noktayı kavramak gerekir. İş yerinde örneğin iki kişi aynı entelektüel kapasite, eğitim ve deneyim açılarından eşdeğer imkânlara sahip olsa da; bunlardan birisi daha fazla, diğeri daha az başarılı olabiliyor. Bu farkın kişilerin duygusal zekâ niteliklerinden kaynaklandığını öngörebiliriz. Duygusal zekâ kavramı, kişinin kendisine ya da başkalarına ait duyguları anlama, sezme, yönetme ve yönlendirme becerisi ve kapasitesini ifade eder.

Ne Değişmeli?

Duygusal zekâ kavramı, kişinin kendisine ya da başkalarına ait duyguları anlama, sezme, yönetme ve yönlendirme becerisi ve kapasitesini ifade eder.

Bilgi, deneyim ve eğitilmişlikle pekiştirilmiş zekânın başarılı ve yetenekli lider kapasitesi yaratacağına dair pek çok makale okumuşsunuzdur. Ama işin gerçeği buralarda yazılanlardan farklı gelişebiliyor. Pek çok örnek öykü, bu türden ‘bilgi deposu’ kişilerin iş ortamında düşük yaratıcılık, kaybolan coşku ve yetersiz verimlilik gibi sonuçlara yol açabildiğini gösteriyor. Bir işletmede yaratıcılık, motivasyon ve verimlilik gibi sorunlar yaşandığında kurumsal düzeyde ilk akla gelen çözüm yöneticilerin ve çalışanların eğitilmesidir. Diğer yandan düzenlenen eğitimler çoğu zaman duygusal zekâ unsurunu dikkate almadığından, olumsuz sonuçları ve başarısızlığı pekiştirmekten başka katkısı olmaz. Ayrıca duygusal zekâ unsurunu içeren bir eğitim kurgulansa bile, bunun bireyin başarısız olmasına yol açan özelliklerini dikkate alması gerekir. Özetle söylersem; liderlik gibi kişisel özellikleri değiştirmeye çalışan bir eğitim, bireyin kişisel özelliklerini dikkate alacak biçimde kurgulanmalıdır; ortalama bireye hitap eden, genel geçer eğitim içerik ve teknikleriyle farklılaştıran başarı beklenemez.

1960’lı yılların ortalarında başlayan ve 2000’lerde daha nitelikli hale gelen duygusal zekâ konulu nicel araştırmalar duygusal zekânın karakteri ve nasıl ölçülebileceği konusunda açılımlar sağladı. Bu çalışmalar yüksek performansa sahip lider, yönetici ve çalışanların bu niteliklerinin tesadüfî olmadığını ortaya koydu. Gerçekten aynı nitelikler, işletmenin en yüksek yöneticisinden sıradan çalışanına kadar görülebilmektedir. Duygusal zekânın işletmede herhangi bir kişinin sahip olabileceği, ama seçkin bir nitelik olduğu anlaşılmıştır. Artık duygusal zekânın iş kültüründeki ve yönetim felsefesindeki yerine dair kuşku kalmadı. Bulunduğumuz aşamada ihtiyaç, uzmanlar, eğitimciler ve danışmanların beceri ve yetenek geliştirme çalışmalarında duygusal zekâ ve kişisellik unsurlarını dikkate almaları ve hizmetlerini buna göre düzenlemeleridir.

Duygusal Zekâ

Duygusal zekâ; bir kişinin farklı duyguları ayırt etmek ve uygun biçimde isimlendirmek, düşünceyi ve davranışları yönlendirmek için duygusal enformasyonu kullanmak üzere kendisinin ve başkalarının duygularını izleme yeteneğidir. Duygusal zekâ konusunda çalışmaların sürmesi nedeniyle tanım konusunda da değişik yaklaşımlar ve farklılaşmalar gözleniyor. Örneğin yukarıdaki açıklamalarda değinildiği gibi bu alanın bazı uzman psikologları duygusal zekâ ve duygusal bilgi olarak ikili ayrım yapmayı tercih ediyorlar. Benzer biçimde bazı duygusal zekâ alanı çalışanları bu zekâ türünün zamanla geliştirilebileceğini söylerken, bazıları bunun mümkün olmadığını iddia ediyorlar.

Duygusal zekânın gelişimi konusundaki farklı düşünceler bireyin yaratıcılığı üzerine olan tartışmaları hatırlatıyor. Yaratıcılığın öğrenilebilir olduğunu veya olmadığını iddia edenler var. Daha mantıklı bir açıklama ise yaratıcılık konusundaki eğitim ve danışmanlık hizmetlerinin üstü örtülü kalmış yaratıcılık beceri ve yeteneklerini açığa çıkarabileceğini söylüyor. Benzer bir öngörüyü duygusal zekânın geliştirilmesi alanında da öne sürebiliriz. Her durumda duygusal zekâyı ve kişiselliği dikkate alan danışmanlık ve eğitim hizmetlerinin kişiye katkıları olacaktır.

İZLE: ... facebooktwittergoogle_pluslinkedinrssyoutubeby feather

duyguguncesi hakkında

Gürcan Banger, Eskişehir Maarif Koleji ve ODTÜ mezunu. Elektrik yüksek mühendisi (opsiyonu bilgisayarlı denetim). Halen iş kültürü, yönetim, yeniden yapılanma, kümelenme, girişimcilik gibi konularda kurumsal danışman, yönetici koçu, mentor ve eğitmen olarak çalışıyor. Raylı Sistemler Kümelenmesi koordinatörüdür. Düzenli olarak kendi bloglarında ( http://www.duyguguncesi.net ve http://www.bizobiz.net ) yazıyor. Köşe ve dosya yazdığı gazete ve dergiler var.
Bu yazı Duygusallık, Kişisel gelişim, Zeka kategorisine gönderilmiş ve , , , , ile etiketlenmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Şu HTML etiketlerini ve özelliklerini kullanabilirsiniz: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <strike> <strong>