Gürcan Banger
Mutluluk eski çağlardan bu yana felsefenin tanımlama konusunda en çok sıkıntı çektiği kavramlardan birisi olmuştur. Sevgi de (aşk da) mutluluk gibi zor kavramlardan bir başkasıdır. Psikolojinin felsefeden ayrılması, bilimin insan ruhunu daha fazla merak etmesi ve nicel tekniklerin gelişmesi ile birlikte bu tür kavramların doğrudan tanımlanması yerine kavramın unsurlarının ve göstergelerinin incelenmesine dönüldü. Sevgi ve aşk gibi kavramların incelenmesi de –beyin ve sinir sistemi üzerine yapılan çalışmalar yanında– anketlerle ve katılımcılara yöneltilen sorularla aydınlığa kavuşturulmaya çalışılıyor.
Sevgi Göstergeleri
Bu araştırmaların gösterdiğine göre sevgi bir ‘duygusal olgu’ olarak deneyimleniyor. Ama duygusal olgu veya duygusal deneyim demek, sevgiyi açıklamak ve aydınlatmak için yeterli değil. Buna rağmen araştırmalara katılan kişilerin verdikleri bazı ipuçları var. Bu tür araştırmalarda verilen cevaplara göre örneğin sevgi, neşe ve mutluluk ile bağdaştırılıyor. Çocukça bir neşe ve mutluluk duygusu, sevgi ile sıklıkla anılan durumlar olarak görülüyor. Bazı filozoflar kendi etik felsefelerinde sevgi, neşe ve mutluluk eşleşmesinden söz ederler.
Sevgi ile bağdaştırılan başka iki kavram, bağlılık ve birliktelik duygusudur. Karşılıklı uyum ve benzer zihin yapıları birlikte olma duygusunu pekiştiriyor. Aynı değer ve nitelikleri paylaşma, benzer sosyal geri planlara sahip olma, eğitim ve kişisel özellikler açısından benzeşme gibi faktörlerin sevginin oluşumunda etkili olduğu ifade ediliyor. Ortak ilgi ve hobi alanları birlikte yaşamın zenginleşmesini ve bir arada daha iyi zaman geçirilmesini sağlıyor.
Bağlılık ve birliktelik konusunda oluşan ihtiyaç yanında sevgi kendini beğenme, takdir ve sorumluluk olarak da ortaya koyuyor. Sevgide sorumluluk duygusu, karşı tarafı fark edebilme ve ona yönelik sevecenlik ifadesi olarak ifade ediliyor.
Başka Bulgular
Sevginin kişide en belirgin özelliklerinden birisi dalgalanan duygular olarak görülüyor. Bu dalgalanmayı ayakları yerden kesen esriklikten depresyona kadar çok farklı şekillerde izleyebiliriz. Bunlar arasında ayakta hayal görme, uyku sorunu, yerinde duramama veya yoğunlaşma zorluğu sıklıkla rastlanan durumlardır.
İki insan arasındaki sevgi iki kişilik, ama tek bir bütünü oluşturan bir ilişkidir. Aynen mutluluğun ve sevincin paylaşıldığı gibi sorunlarında da bu bütünlük içinde çözülmesi gerekir.
Anlaşılıyor ki; gerçek sevgi ilişkisi problem yerine çözüm odaklıdır. Sıkıntılar, zorluklar ve sorunlar günlük yaşamın olağan parçaları kabul edilir; bunlar bir ayrışma ve çatışma nedeni olarak algılanmaz. Etkileşim, dinleme, konuşma ve iletişim sevgi sürecinde değerli özellikler olarak kabul edilir. Sevginin gelişimi ile birlikte problem çözme performansı da yükselir; taraflar sorun çözdükçe tek tek ve birlikte daha güçlü hale gelirler.
Sevgi ilişkisinin diğer göstergeleri arasında aynı zamanda tek tek taraflarda ve birlikte gelişen özdenetim, teşvik, affedicilik, yardımseverlik, şefkat ve empati özelliklerinden de söz edebiliriz. Sevgi ilişkisi kendini feda etmeyi gerektirmeyen, diğerkamlığa ihtiyaç duymayan ‘ilişkiye ait doğal yükümlülük’ olarak kabul edilir.
Son olarak; sevgi ilişkisinin en belirgin tezahürlerinden birisi coşku ve mizah duygusunun gelişmesidir. Oyun ve mizah duyguları sevgiyi dış tehlikelere karşı koruyan niteliklerden birisidir. Sevgi diğer özellikleri yanında tarafları eğlendirir.
Kıssadan hisse: İki insan arasındaki sevgi iki kişilik, ama tek bir bütünü oluşturan bir ilişkidir. Aynen mutluluğun ve sevincin paylaşıldığı gibi sorunlarında da bu bütünlük içinde çözülmesi gerekir.