Gürcan Banger
Kişiler arası iletişimde en ciddi sorunlardan birisi sözcük veya simgeleri aynı anlama gelecek biçimde kullanmıyor olmamızdır. Bir konuşmada kullandığımız sözcüğü, karşılıklı olarak benzer tanımlamalar çerçevesinde kullanmıyorsak iletişim beklenen sonucu oluşturmayacak demektir. Beden dili de öncelikle toplumsal, daha sonra kişisel kültüre bağlı olarak farklılıklar gösterir. Sağlıklı iletişim ancak doğru tanımlanmış ve uzlaşılmış kavram, sözcük ve simgeler üzerinden gerçekleşebilir. Bu uzlaşıyı sağlamaya yönelik faaliyetlerden birisi yaygın veya kişisel eğitimdir.
Sevgiyi Tanımlamak
Sevgi gibi daha soyut kavramlar üzerinden iletişim ise büyük oranda algılara ve bunların yorumlanmasına dayanır. Böyle kavramlar, bir sözcüğün tanımının sözlükten öğrenilmesinden çok farklıdır. Sevginin ne olduğunu öğrenmek için biz sözlüğe başvurmanız fazlaca yararlı olmaz. Çünkü sevginin öğrenilmesi ve özümsenmesi, yer aldığımız yaşam çevresinden aldığımız etkiler, birlikte olduğumuz insanlar, içinde doğup yaşadığımız sosyal kültürle yakından ilgilidir. Bunlara kişisel düzeydeki zihinsel ve duygusal oluşumumuzu da eklediğimizde, sevginin gerçekte bir sözcükten çok daha karmaşık bir kavram, hatta kurum olduğu ortaya çıkar. Ne olduğu konusunda uzlaşmadığımız başka kavramlarla sağlıklı iletişim kuramadığımız gibi, farklı sevgi algıları da olumlu sevgi iletişimini engelleyici etki yapar. Çok fazla sayıda faktörün bir araya gelmesini gerektiren bu karmaşık durum, doğal bir şekilde sevgi iletişimi zorlaştırıyor; hatta pek çok durumda ‘iyi tesadüflere’ bağlı kılıyor. Demek ki; cevaplamamız gereken birinci soru sevgiyi nasıl tanımladığımız veya sevgiden ne anladığımızdır. Ayrıca dünyada ‘başarılı’ sevgi öyküleri bulabilecek olmakla birlikte sevginin ‘sözlük’ basitliğinde bir başvuru kitabının olmadığını da bilmeliyiz.
Artık klasik çağların ‘sonsuz sevgileri’ yerine kısa erimli beğeniler ve çıkarlar var. Sevgi kavramı, günlük özneler ve nesneler veya anlık algılar üzerinden tanımlanıyor. Beğenilerde veya çıkar ilişkisinde bir değişiklik olduğunda ise sevginin sona erdiği kabul ediliyor.
Sevgiyi Öğrenmek
… sevginin ya içindesindir ya da dışında… Üçüncü bir yol yok!
Ancak bir sevgi girişiminin handikaplı yönleri var. Sevgiyi sevgi ikliminde öğrenmeyi istiyorsak sevginin birey olarak bizi değiştirme inisiyatifini de benimsemek durumundayız. Bu da iyi niyet ve emek gerektiriyor. Özetle; sevginin ya içindesindir ya da dışında… Üçüncü bir yol yok!