Verimli Çalışmak, Etkili Dinlenmek
Gürcan Banger
Resmi eğitim sisteminin kendi gelişim süreci bulduğu ölçütlerden birisi ders süresinin 40 dakika olması ve ardından 10-15 dakika kadar ara verilmesidir. Benzer biçimde; her kişi kendi yapısı ve alışkanlıklarına bağlı olarak 60 ile 90 dakikalık çalışma süresini etkili ve verimli olarak kullanabilir. 60-90 olarak alt-üst sınırları belirlenmiş ortalama süre iyi bir çalışma için uygundur. 60 dakika bir işe yoğunlaşmak, etkili zihinsel faaliyet ve dikkat oluşturmak için yeterlidir. Diğer yandan yaklaşık üst sınır olan 90 dakika ise zihinsel tükenmeden önceki üst sınırı ifade eder. Hiç kuşkusuz; bu verdiğim sayısal değerler, bilimsel olarak üzerinde çalışılmış olsa da bir ortalamayı ifade eder. Her kişi verimli olacağı çalışma aralığını alışkanlıklarını, zihinsel ve bedensel tepkilerini gözleyerek, denemeler yaparak kendisi belirlemelidir.
Çoğu kişi çalışmasının verimsizleşmeye başladığı konusunda bedensel veya zihinsel işaretler alacaktır. En azından okul yaşadığı ders deneyimi ya da iş nedeniyle aldığı eğitimler ona verimli çalışma süresi için ipuçları vermiş olabilir. Buna karşılık yoğun tempoda yaşayan kişilerin çalışma konusunda gösterdikleri başarıyı dinlenmede sağlayamadıkları gözlenir. Çoğu kişisel örnekte bir çalışmaya ara verilmesi, bir başka işle uğraşılması şeklinde yorumlanır ve uygulanır. Hâlbuki verilen 5-10 dakikalık aranın gerçekten dinlenme, zihinsel ve bedensel yenilenme amaçlı olarak kullanılması gerekir.
Dinlenme süresinin bir başka işle doldurulması, bu işin verimsiz veya yarı üretken olması sonucu doğurur. Dinlenmeye ayrılan zamanın örneğin kısa açık havada kısa bir yürüyüş ya da kısa bir şekerleme (yarı uyku) hali ile geçirilmesi beynin gerçek anlamda dinlenmesini sağlar. Amaç basit anlamda zihinsel ve bedensel faaliyetlerin rölanti durumuna geçmesidir. İnsan eylemlerinin odağında yer alan beynin güç ve enerji kullanımı açısından bir başka organdan farkı yoktur. Beyin de yorulur. Ona dinlenmesi için sağlanan zaman, çalışmaya geri dönüldüğünde çok daha etkili ve verimli işleme imkânı sağlar.
Zamanı Tam Planlamak
Günlük iş yaşamında pek çok insan düzensiz bir şekilde çalışır. Önceden bir hazırlık yapmaksızın önüne gelen işi kotarmak biçiminde bir çalışma yürütür. Bir ‘boğulma’ noktasına geldiğinde ise planlama ihtiyacı duymaya başlar ya da düzensizliği sürdürmeye gayret etmenin olumsuz sonuçlarını yaşar. Diğer yandan aşırı düzenlilik ve planlılık disiplinli olduğunu düşünün kişilerin övünç vesilesidir. İşleri ve faaliyetleri konusunda ne denli planlı olduklarını başkalarına kanıtlamak bu tür kişiler için gururlanma kaynağıdır. Gerçekten günün her anını planlamak ve böyle yaşamaya çalışmak ‘iyi’ bir çözüm müdür?
Çok faktörlü, karmaşık bir ortamda yaşıyoruz. Sürekli değişim gösteren ekosistem karmaşa düzeyini sürekli artırıyor. Böyle bir yeni dünyada her şeyin planımıza uygun olarak gitmesini bekleyemeyiz. Gecikmeler, ertelemeler veya beklenmedik engeller planımızı olumsuz yönde etkileyecektir. Aşırı planlılık üzerine kurgulanmış duygusal ve düşünsel yapımız, bu tür beklenmedik gelişmelerden olumsuz etkilenir. Sonuçta verimsizliğin önemli nedenlerinden birisi olan gerginlik hali oluşur.
Planlama aynı zamanda olabilecek aksilikleri de dikkate almak demektir. Günü ya da bir faaliyeti dakik olarak planlamak, meydana gelecek engellerden dolayı tümüyle yararsız bir çaba haline dönüşebilir. Bazı işler daha hassas olarak planlanabilir; bazılarında ise etkileyen faktörlerin durumuna göre daha esnek olmak gerekir.
Hiç kuşkusuz; işleri planlamalı. Ama genelde olumsuzlukları dikkate alarak basit, ama esnek planlar yapmak her zaman için daha yüksek verimli ve getirili olur. Burada dikkat edilecek bir başka önemli nokta ise planlamanın bizim tarafımızdan yapılıyor olmasıdır. Aksi durumda başka faktör ve aktörlerin yarattığı düzensizlik ve karmaşa ortamında yaşamaya, çalışmaya mahkûm ediliriz. Bu da; bir iş yeri açısından verimliliğin kişisel bir konu olduğu kadar kurumsal kültür ile ilgili olduğuna (verimlilik esaslı bir kurumsal kültürün oluşturulma ihtiyacına) işaret eder.