Gürcan Banger
Pozitifmetre, yani kişisel olumluluk ölçer… Termometre, avometre, barometre ya da hassas terazi benzeri böyle bir cihaz var mıdır? Bilişim, iletişim, İnternet, algılama ve veri toplama teknolojilerinin böylesine geliştiği bir çağda iç dünyamızın veya etki-tepki profilimizin ölçülebileceği bir cihaz var mı? AVM’lerin kapılarından girip çıkanları saydığımız, müşterilerin ellerindeki paketlerin içeriğini elektronik olarak yokladığımız “Büyük Veri – Analitikler Çağı’nda” olumluluk düzeyimizi ölçebilecek bir cihaz mevcut mu? Eğer bir işletmede bir fonksiyonu iyileştirmek istiyorsak, onunla ilgili elimizde göstergeler ve veriler olmalı. Bu değerlere bakarak ve ulaşacağımız hedefleri belirleyerek stratejiler, programlar, politikalar ve faaliyetler düzenleyebiliriz. Kendimize döndüğümüzde; kişisel negatif-pozitif eksenimizde nerede durduğumuzu bilmiyorsak, pusulasız bir gemi gibi olmaz mıyız? İster motorları ‘tam gaz’ yapalım, isterse rüzgâr yelkenleri sonuna kadar doldursun ya da küreklere tüm gücümüzle yüklenelim; nereye ya da neye ulaşacağımızı söyleyebilir miyiz?
Olumluluk Düzeyi
AVM’lerin kapılarından girip çıkanları saydığımız, müşterilerin ellerindeki paketlerin içeriğini elektronik olarak yokladığımız “Büyük Veri – Analitikler Çağı’nda” olumluluk düzeyimizi ölçebilecek bir cihaz mevcut mu?
Böyle bir ankette şu türden sorular (ya da eşdeğerlerinin) olması beklenir: Pozitif olmakta zorlanıyor musunuz? Yaşam dışına itildiğiniz duygusu içinde misiniz? Kötü şeylerin hep sizi bulduğunu mu düşünüyorsunuz? Bir ihtimalli durum karşısında daima en kötü olan sonuç mu aklınıza geliyor? Kendinizle veya başkalarıyla konuşmalarınız genelde olumsuzluklar mı içeriyor? Kişi olarak kendinizi değersiz mi buluyorsunuz? Başkalarının sizin ihtiyaç ve isteklerinize duyarsız kaldıklarını mı hissediyorsunuz? Kendinizi tehlike içinde, dünyayı yaşanması zor ve tehlikeli mi buluyorsunuz? Geçmişin kötü anıları size hâlâ acı vermeye devam ediyor mu? Başkalarının size yönelik iyi dilek ve övgülerini olumlu değerlendirmekte zorlanıyor musunuz? Yeterince iyi olmadığınız kanaatinde misiniz? Hızla gerginliğe, endişeye, korkuya veya kötü duygulara savruluyor musunuz? Başkaları size sıklıkla kötümser olduğunuzu mu söylüyor? Kendinize güvenmekte zorlanıyor musunuz? Günlük uğraşılarınızı, işinizi veya sorumlu olduğunuz eylemleri yapmakta motivasyon zafiyeti yaşıyor musunuz? Yaşamınızda anlam ve değer sözcükleri sizin için bir şeyler ifade etmiyor mu? Biteviye rahatsızlık veya gerginlik hali içinde misiniz? Başkalarının size destek olmadıklarını mı düşünüyorsunuz? Yaşamınızı rotu kırılmış ve freni bozulmuş bir taşıt gibi denetimsiz mi hissediyorsunuz? Sevgiyi yaşayamadığınız kanaatinde misiniz? Kendinizi başarısız mı buluyorsunuz? Krizler arası savrulduğunuzu mu düşünüyorsunuz? Bulunduğunuz yaş döneminden memnun değil misiniz?
Bunlara benzer başka sorular da ekleyebiliriz. Burada verilen sadece basit bir bilgilendirmeyi hedeflemekle birlikte (negatif yönlenmeyi sorgulayan) bu soruların çoğunluğuna “Evet” cevabı verdiyseniz, yapmanız (aşmanız, başarmanız, değiştirmeniz, iyileştirmeniz, denetlemeniz veya yönetmeniz) gerekenler var demektir. Bu sorulara verdiğiniz “Evet” veya “Hayır” cevapları sayısı, masa üstünde duran yarı dolu, yarısı boş bardağın hangi tarafını gördüğünüzü ifade eder. Bir başka deyimle negatif-pozitif ekseninin hangi noktasında yer aldığınıza dair bir ipucudur. Eğer negatif bir konumda isek bunu olumluya dönüştürmek ya da pozitif durumumuzu daha fazla geliştirmek için bir program uygulamamız gerekebilir.