Gürcan Banger
Muhtemelen kalıtsal köklerini genetik geçmişimizde buluyor. Doğumumuza kadar olan dönemde dış faktörlerden etkileniyor. Ama yapısal oluşumunu büyük ölçüde doğumdan sonra yaşadıklarımıza borçluyuz. Bebeklikten başlayarak yaşadığımız çevre ve burada meydana gelen olaylar, bunların üzerimizdeki etkileri ve çevreyle olup bitene verdiğimiz tepkiler ‘zihin haritamızın’ şekillenmesine neden oluyor.
Herhangi bir durum ya da olay karşısında ne hissedip düşüneceğimiz, kişisel olarak nasıl davranacağımız (ne şekilde tepki vereceğimiz) zihin haritamızın yol göstericiliğinde ortaya çıkar.
Zihin haritasının yol göstericiliği içsel resimler, sesler ve sözcüklerle yaşanır. Bizi etkileyebilecek bir olay yaşadığımızda zihnimizde bununla ilgili sanal resimler, sesler ve sözcükler deneyimleriz. Bunların farkında olmakla, gerektiğinde değiştirmek ve geliştirmekle kendimiz ve yaşamımızla ilgili hissetme ve düşünme tarzımızı dönüştürebiliriz. Bunu nasıl yapacağız? Çok basit bir örnek verebilirim. Gazetede gördüğü bir resme kalemle sakal-bıyık ya da gözlük yapanları bilirsiniz. Ciddi (hatta resmi görünümüyle korkutan) duruşlu bir kişinin resmini bu karalamalarla ‘komik’ hale getirirler. Bir olay veya durum karşısında zihninizde oluşan negatif resmi değiştirmenin yolu da bu örneğe benzer.
İlk veya orta öğretim yıllarımızda hepimizin çok sevip kendimize yakın hissettiklerimiz yanında ‘çekinme ve korku’ duygusu ile hatırladığımız yönetici öğretmenlerimiz de vardı. Okul yöneticisinin o ‘çekinme ve korku’ yaratan görüntüsü (resmi), bu tür duygu ve düşüncelere savrulduğumuz durumlara açıktan veya kapalı olarak eşlik edebilir. Adeta o yönetici, yaşamımız açısından çekinme ve korkunun simgesidir. Şimdi o resimdeki korku simgesine zihninizde pembe pantolon ve kırmızı ayakkabılar giydirin. Nasıl? Korku simgesi değişmeye başlayacaktır. Buna ‘özellik ekleyerek değiştirme’ diyebiliriz. Kendi yaşamınıza uygun başka ‘zihinsel resim dönüştürme’ örnekleri geliştirebilirsiniz.
Kimi zaman olumsuz zihinsel resimlere neden olan unsur çevre şartlarıdır. Kalabalık, gergin ve koşuşturmalı bir iş ortamı duygusal ve düşünsel olumsuzluk resimleri yaratmaya son derece uygundur. Böyle bir durumda kullanılabilecek tekniklerden birisi, örneğin ofis işi yapıyorsanız çalışma masanızın sessiz, huzur veren, yeşillik bir alanda olduğunu zihinsel olarak resimlemektir. Bunu pekiştirmek için kişisel çalışma mekânınızı düzenli hale getirip ‘güzelleştirmek’ zihinsel resmin oluşumunda katalizör (hızlandırıcı ve kolaylaştırıcı) etki yapabilir. Bu tekniğe ‘taşınarak resim dönüştürme’ adını verebiliriz.
Kendinizi negatif, ‘rakibinizin’ durumunu ise pozitif (‘keyfi yerinde’) olarak kabul ediyorsunuz. Bu siyah-beyaz gerginliği varsayımı zihninizde olumsuzluk resimlerinin oluşması için ‘ideal’ bir durumdur. Zihninizdeki resimde siz ağlayıp sızlanırken ‘rakibiniz’ neşeli bir şekilde yaşamını sürdürüyor. Böyle bir zihinsel resmi değiştirmek için ‘kapı arkasından resim dönüştürme’ tekniğini kullanabiliriz. Zihninizdeki resmi şöyle değiştirin: Kapalı bir kapının önünden geçerken neşeli ve keyfi yerinde sandığınız ‘rakibinizin’ birisine ne denli güvensiz ve huzursuz olduğundan şikâyet ettiğini duyun. Böyle bir resim dönüştürme sayesinde kendinizi daha iyi hissedeceksiniz.
“Uzay Yolu (Star Trek)” dizisini hatırlarsınız. “Atılgan” isimli uzay gemisinin güvenliği koruma kalkanı olarak isimlendirilen bir sistem tarafından sağlanmaktadır. Koruma kalkanı devreye girdiğinde düşman saldırı atışlarının uzay gemisine ulaşması mümkün olmaz. Sizi sorunlara karşı güvence altında tutan ve koruyan bir koruma kalkanı arkasında olduğunuzu kabul edin. Zihinsel resmi böyle değiştirirken, pek çok sanal olumsuz faktörden etkilenme duygu ve düşüncelerinden de uzaklaşmış olacaksınız. Buna da ‘koruma kalkanı ile resim dönüştürme’ tekniği diyebiliriz.
Sözünü ettiğim bu teknikler, bir ‘görmezden gelme’ ya da ‘fantazyalar dünyasında yaşama’ yaklaşımı değildir. Olumsuzluk özellikleri taşıyan zihinsel haritamızı (etki-tepki modelimizi) pozitife dönüştürmek için yapabileceğimiz bazı alıştırmalar olarak kabul etmek gerekir.