Ekonomi Dün de Vardı Ama…
Gürcan Banger
İş dünyası, genelde yüksek tempolu bir yaşam alanıdır. Finansmandan pazar arayışına, müşteri ilişkilerinden üretime kadar günlük yoğun işleyiş bu dünyanın yaşadığı temel yönelimleri gözlerden saklayabilir. Gerçekten son çeyrek yüzyılda yaşanan değişim, iş dünyasını önemli ölçüde değiştirdi. Örneğin üretimde ve rekabette çalışma alanının ölçeği ulusaldan küresel boyutlara doğru değişikliklere uğradı. Günümüzde işin küresel boyutlarını dikkate almadan bir başarıya imza atmak mümkün değil.
Kitlesel üretimin yerini daha esnek bir üretim biçimlenmesini aldığını mağaza vitrinlerine baktığımızda kolayca görüyoruz. Eski ekonominin klasik sezonları kalmadı. Bir yandan sezonlar daha kısa olurken, diğer yandan ürünlerin hedef aldığı müşteri kümeleri daha özgün ve seçilmiş hale geldi. Herkes için ürünler yerine gelir, beğeni ve ilgi alanlarına yönelik ürün grupları oluştu.
İşin niteliğindeki değişim, faaliyetlerin gerçekleştirildiği yapıları da etkiliyor. Örneğin işletme yapıları hiyerarşik (alt-üst) ve bürokratik olmaktan vazgeçerek ağlara ve şebekelere dönüştü. Bir anlamda yeni iş yapıları, eskiye oranla emir-komuta ilişkisinin daha az oranda görüldüğü yatay ilişkiler düzenine doğru değişti. Geleneksel organizasyon şemaları yerine birden fazla disiplinden oluşan takım faaliyetlerini daha sıklıkla gözlüyoruz.
Eski ekonomide üretim için gerekli olan faktörler sermaye, emek, doğa ve girişimcilik olarak sayılırdı. Yeni ekonomi, bu saydıklarıma önce bilgiyi, daha sonra ar-ge ve yenilikçiliği (inovasyonu) ekledi. Günümüzde –büyük ya da küçük ölçekli– ar-ge ve inovasyon yapamayan işletmelerin yaşam şansı hızla azalıyor. Bunlara teknoloji kullanımı ve geliştirmeyi de eklemeliyiz. Sanayi Toplumunun makineleşme yöneliminin yerini Küresel Çağda sayısal teknolojiyi ve buna ilişkin teknolojik araç gereçleri kullanmak aldı.
Yakın zamana kadar karşılaştırmalı olarak üstün olmanın yolu ölçek ekonomisine ve düşük üretim maliyetlerine bağlı idi. Aslına bakarsanız; dünyanın ötesine geçtiği bu durumu mevcut ekonomimiz hâlâ aşabilmiş değil. Dünyada yeni ekonominin şartlarında ise kapsam ekonomisi ile yenilikçilik ve buna bağlı kalite anlayışı öne geçti. Bu yeni şartlarda yeni ekonominin şartlarını kavramış şirketler, bir alandaki ya da pazardaki güç ve yeteneklerini başka alan ya da pazarlarda da kullanarak maliyetlerini düşürüp daha yüksek katma değer elde ediyorlar. Bir anlamda ölçek ekonomisi anlayışı ile ürün çeşitliliği ve işletmenin iç yetenekleri birleşerek yeni katma değer imkânları yaratıyor.
Yukarıda yeni ekonominin özelliklerinden birisinin ağ ve şebeke yapıları olduğunu söylemiştim. Son dönemde bu konuyla ilgili olmak üzere kümelenme sözcüğünü de sıklıkla duyar olduk. Eski ekonomide firmaların tek başlarına çalışma alışkanlığı yaygın idi. Küresel Çağda ise birlikte çalışmanın yarattığı enerji ve sinerjiyi fark ettik. İşbirlikleri ve kümeler halinde çalışmanın bir yandan üretim maliyetlerini düşürürken, diğer yandan yatırım konusunda da kolaylaştırmalar yaptığını (birlikte çalışmasını henüz tam olarak kavrayamamış olsak da) öğrendik sayılır.
Yeni ekonominin istihdam (işsizliğin önlenmesi) konusunda iyileştirmeler getirip getirmediği ise kanımca tartışmalı bir konu… Eski ekonominin varsayımlarından birisi tam istihdam idi. Bu varsayım yeni dönemde düşük istihdamla büyümeye ve işçilik maliyetlerinden daha fazla tasarruf etme anlayışına dönüştü. Bu süreçte üst düzey beyaz yakalılar ile mavi yakalılar arasında ücret farklılaşması da uçurum haline geldi. Nitelikli beyaz yakalılar ise bilgili, deneyimli, çok yönlü beceri sahibi, yaratıcı ve yenilikçi olanlar arasında seçilir hale geldi. Bu çerçeveyi kavrayınca yaşam boyu öğrenim ihtiyacının yeni ekonomi döneminin gereklerinden birisi olması hiç şaşırtıcı değil.
Yaşadığımız dönemde iş yapmanın koşullarından birisi, bizi etkileyen faktörlerin iyi anlaşılmasına bağlı… Bu doğru kavrayış sadece iş dünyasında yer alan kişi ve kuruluşlar için geçerli değil. Bu dönemi ve onun bütünsel yönelimlerini ülke ve kentin yöneticileri ile siyasetçiler de doğru ve zamanında anlamak zorundalar. Anlaşılmadığı zaman ne olduğunu gözlemek için; ülkenin ve yaşanan yerleşimin yönetim biçimi ile orada işlerin yürütülmesine bakmak yeterli…