Teknolojik Girişimcilik: Tanımlarken – 2
Gürcan Banger
Girişimcilikten söz edildiğinde ilk olarak akla yeni bir işletme oluşturmak gelir. Konu hakkında biraz daha bilgili ve deneyimli isek mevcut işletme içinde bir ‘iç girişimcilik’ örneği olarak yeni bir iş oluşturmayı düşünebiliriz. Ama girişimcilik kavramı bu ikisinden ibaret değil. Bir işletmeyi –ya da işletmenin bir bölümünü– satın alıp oradaki iş modelinin değiştirerek farklı bir girişimcilik örneği oluşturabiliriz. Bu durumda bir ‘iş modeli inovasyonu’ gerçekleştirmiş oluruz. Daha önce de söz edildiği gibi; iş modeli bir kuruluşun (işletmenin) değer yaratmadaki çekirdek anlayışı ve değeri nasıl yaratacağı (nasıl para kazanacağı) konusundaki varsayımıdır. Bu bağlamda devam edersek; girişimcilik pazarda algılanmış (farkına varılmış) bir ihtiyacın inovatif yöntemler, süreçler veya ürünler yaratarak tatminine yöneliktir. Bu amaçla bir iş-işletme kurma veya mevcut işletmeyi dönüştürmeye yönelik hayalleri, tasarımı, örgütlemeyi, yönetmeyi ve risk almayı içerir. Diğer yandan ister yeni bir kuruluş yapılsın ister mevcut olan dönüştürülsün; her durumda girişimcilik bir ‘yeni iş geliştirme’ sürecidir.
Yukarıdaki çerçevede yeni kuruluş veya dönüştürme ile ilişkili olarak inovasyondan söz edince bu kavramı bir kez daha hatırlamak kaçınılmaz oluyor. Günümüzde “kazandıran yenilik” olarak ezberlenmiş olan inovasyonun ilk, ama en değerli tanımlarından birisi şöyledir: İnovasyon farklı bir iş, ürün veya hizmet oluşturmak üzere değişimden fırsat olarak yararlanma faaliyet veya sürecidir. İnovasyonu girişimciliğe eklemlediğimizde ise karşımıza çıkan soru “işleri doğru yapmaktan” önce “yapılacak doğru işleri bulmaya” odaklanmak ve bu bağlamda gerekli kaynak ve çabalara yoğunlaşmaktır. Bu ifade genelde işletmede öne çıkan ‘verimlilik’ olgusunun inovasyon söz konusu olduğunda ‘etkililik’ tarafından ikame edildiğini ima eder. Basit olarak söylersek; inovatif girişimci inovasyon olgusunun doğası gereği önce ‘etkili’ olmayı tercih eder. Büyük oranda doğru kaynak kullanımı ve birim maliyetin azaltılması ile ilgili olan verimlilik ise işin olgunlaşmaya başlaması ile birlikte daha fazla gündeme gelmeye başlar.
Bir de konuya girişimci açısından bakalım. Girişimci kimdir? Girişimci, başarı veya kâr imkânı olan bir iş-işletme kuruluşunu üstlenen kişidir. Girişimci, yapacağı faaliyetler konusunda çok boyutlu olarak kaynak ile bilgi toplama ve yönetme becerisine sahiptir. Girişimci, kurduğu iş-işletme vasıtası ile bir hedefi elde etmeye odaklanmıştır. Girişimci, ürün ve hizmetler yaratarak müşterilerin yaşamlarında yeni kombinler oluşturmalarını sağlar. Bu amaçla örgütlenmeler ve iş yapma biçimleri geliştirir. Eğer girişimci bu yaptıklarını gerçekleştirirken pazarda mevcut olandan daha farklı yaklaşımlar geliştirmeyi başarırsa, bu durumda bir inovasyon süreci başlatmış olur. Yaptığı yenilik pazar başarısı elde ettiğinde ise mevcut endüstrinin değiştirmesine veya yeni endüstrilerin oluşmasına katkı yapar. Eğer girişimcinin sağladığı yenilikler adımsal nitelikte ise kısa sürede diğer ürün-hizmet tedarikçileri de yenilikleri taklit ederek pazarın yeni bir duruma ulaşmasını sağlarlar. Değişime uyum sağlamakta zorlanan işletmeler ise büyük ihtimalle belli bir zaman sonra pazardan çekilmek zorunda kalabilirler. ‘Yıkıcı veya bozucu’ olarak isimlendirilen büyük ölçekli inovasyonlar ise pazardaki ürün-hizmet yapısında hızlı ve ciddi değişime neden olurlar. İnovasyonun ölçeği pazardaki sorun ve ihtiyaçlar kadar girişimcinin kaynak, yetenek ve becerileri ile yakından ilgilidir.
Yukarıda girişimci profili vesilesi ile özetlediğim çerçeve günümüzde pazar dengelerinin statik olmadığını, herhangi bir anda oluşabilecek bir yeniliğin tüm ekosistemi değiştirebileceğini ima ediyor. Bu nedenle ‘yeni model’ girişimcilik ya da çağın girişimcisi kaçınılmaz biçimde inovatif olmak zorundadır. Özetle; hiç kimse için inovasyondan kaçmak gibi bir ihtimal yok.