Eurasia Rail 2016 Fuarı Ardından
Gürcan Banger
“Küçük İşletmede Satışı Artırmak” konusuna bir günlük ara vererek geçen haftanın ikinci yarısında yer alan bir etkinlikten söz edeceğim. Raylı sistemler sektörünün Türkiye’deki en önemli etkinliklerinden birisi olan Eurasia Rail 2016 Fuarı (6. Uluslararası Demiryolu, Hafif Raylı Sistemler, Altyapı ve Lojistik Fuarı) 3-5 Mart 2016 tarihlerinden İstanbul Fuar Merkezi’nde gerçekleşti. 19’uncu yüzyıl sonlarından bu yana kendini bir “demiryolu kenti” olarak isimlendiren Eskişehir açısından önemli bir fuar olarak kabul etmemiz gereken bir etkinlikti. Üç gün boyunca sektörle ilgili sanayiciden çeşitli eğitim kademelerindeki öğrenciye kadar çok sayıda yerli ve yabancı ziyaretçi kurum ve kuruluş stantlarındaki faaliyetleri izlediler, enformasyon topladılar ve görüşmeler yaptılar.
Fuarda (doğru saydığımı kabul edersek) Türkiye’den kurum ve kuruluşlara ait 147 stant yer aldı. Almanya 30, Çek Cumhuriyeti 28 ve İtalya 11 stant ile değişik kuruluşlarca temsil edildiler. Fransa’nın 6, Çin’in 4, Polonya, İspanya, İsviçre, İngiltere’nin 3 ve Avusturya’nın 2 farklı temsilcisi fuarda ürün ve hizmetlerini sergiledi. ABD, Romanya, Belçika, Slovenya, Litvanya, Hırvatistan, Ukrayna ve Hindistan’dan kurum ve kuruluşlara ait birer stant fuarda yer aldı. Eskişehir’de konuşlanmış olan fuar katılımcıları arasında Tülomsaş, Savronik ve Esray kutlanacak nitelikte stantları ile dikkat çekti. Merkezi Eskişehir’de bulunan Raylı Sistemler Kümelenmesi Derneği (RSC) de mütevazı standı ile fuarda temsil edildi.
Fuar süresince –görüştüğüm diğer izleyicilerin de katıldığı– bir nokta dikkat çekiciydi. Yerli katılımcıların sayıca daha fazla olmasına ve ilgi çekici yerli stantlar da bulunmasına rağmen sektörde değer (ürün ve hizmet) üreticiler açısından yabancıların baskınlığı görülüyordu. Raylı sistemler sektöründe tasarımdan üretime ve sektörel destekten hizmet sunumuna kadar daha fazla yerli kurum ve kuruluşu bundan sonraki fuarlarda görmeyi bekledik. Sektörel ar-ge ve inovasyon konularında çalışan yerli firmaların, parça üreten veya entegrasyon yapan şirketlerin bu tür fuarlarda varlığı, –eğer bu sektörü hedef olarak seçmeyi öngörüyorsak– önemli ve vazgeçilmezdir.
Fuarda yerli firmaların neden daha etkileyici sayı, yoğunluk ve biçimde yer almadıkları cevaplamamız gereken bir sorudur. Birincisi gelecek vaat eden bu sektöre ulusal ve bölgesel düzeyde daha fazla önem vermemiz gerektiğini söyleyebiliriz. Bunu gerçekleştirmenin yollarından birisi bu sektörde yeni girişimlerin yapılması yanında beceri ve yetenekleri bu alana uygun olan firmaların yönlendirilmesi ve teşvik edilmesidir. Bu bağlamda üniversite, teknopark ve sanayi entegrasyonuna daha fazla önem ve yoğunluk vermek düşünülebilir. Bu bağlamda yeni ar-ge yasasında önemli ipuçları bulabiliriz.
Fuardaki yetersiz yerli katılım konusundaki soruya verilen cevaplardan birisi, fuara katılımın KOBİ ölçeğindeki firmalar için yüksek maliyetli olduğu yönündeydi. Hiç kuşkusuz; sektörel KOBİ’ler açısından bu açıklamada doğruluk payı vardır. Bu konuda Valiliklerin, Sanayi ve/veya Ticaret Odalarının, Belediyelerin, Organize Sanayi Bölgelerinin, Teknoloji Geliştirme Bölgelerinin –üniversiteleri de içine alan– büyükçe bir çatı stant altında küçük ve orta ölçekli kurum ve kuruluşlara tanıtım imkânı sağlamaları düşünülebilir. Ayrıca kendini demiryolu veya sanayi kenti olarak tanımlayan büyük yerleşimlerin bu tür fuarlarda daha etkili temsil edilmemesi düşünülemez. Kümelenme ve bölgesel yoğunlaşma açısından baktığımızda kentsel temsil önemlidir. Bir kentin ekonomik gelişimi orada konuşlanmış tüm aktörlerin dikkate alması ve önem vermesi gereken bir konudur.
Raylı Sistemler sektörünü günümüzde profesyonel futbolun maruz kaldığı yabancı tapınıcılığından kurtarmak zorundayız. Hiç kuşkusuz; küresel bir dünyada yaşıyoruz. Küresel işbirliği her an daha fazla gelişip karmaşıklaşıyor. Ama bu dünyada yaşamanın yolu sürekli yabancı kaynaklı ürün ve hizmetleri tüketmekten geçmiyor; aynı zamanda satabilmek için yerliyi üretmek de gerekiyor.
Küçük bir not: Fuarda dikkatimi çeken bir noktayı belirtmek isterim. Her ne kadar havalandırma yapılsa da toz tanecikler içeren kirli ve sıcak bir hava oluşuyor. Aynı durum AVM, kapalı çarşı, sinema ve benzeri ortamlarda da var. Bu tür kapalı mekânlardaki hava kirliliğinin insan yaşamını ve verimliliğini olumsuz etkilediği kanaatindeyim. Kirliliğin ölçülüp genel anlamda önlem alınmasında yarar var.