Gürcan Banger
Yaşamda ilgilendiğimiz tüm konulara bir iş gibi yaklaşmak, bazı insanlara çok çekici ve doğru gelmeyebilir. Ama sorunlara ve geleceğe ilişkin konulara akılcı ve sistematik yaklaşımlar geliştirmenin yararları da inkar edilemez.
Konu ne olursa olsun; yaşamda bir yenilik tasarlıyorsanız, öncelikle bununla ilgili doğru tespit edilmiş bir fikriniz olmalı derim. Eğer bu yeni bir ekonomik işin kurulması ise bir kez daha doğrudur. Bazı insanlar yeni iş fikirleri üretmeye çok daha yatkın ve yetkindirler. Ama bu gerçek, herkesin yeni fikirler bulma konusunda yapabilecekleri olduğunu dışarıda bırakmaz.
Kimi zaman yeni bir fikir, tümüyle kişinin yaratıcılığı sonucunda gündeme gelirken, bazen bu fikri, yakın ve uzak çevremizi inceleyerek buluruz. Bu anlamda gezip görmenin, okumanın büyük önemi olduğunu söylemeliyiz.
Hepimiz, farklı fiziksel özelliklere sahibiz. Farklı ortamlarda yetişiyor, eğitim görüyoruz. Sonuçta farklı beceri ve yetenekleri olan bireyler olarak yaşamda yerimizi alıyoruz. Bu durum, yaşamla ilgili fikir üretirken veya bulup çıkarırken bizi etkiliyor. Deneyim ve bilgi birikimimizin öz ve biçimine göre farklı konular üzerinde düşünüyoruz. Yeni fikirler bulmada bazı kişiler, teknik konularda başarılı iken, beceri ve yeteneklerini sosyal ve kültürel alanlarda sergileyenler de var.
Yaşamın maddi koşullarının fikir üretiminde etkileri olduğu da bir diğer gerçek. Bir kural olarak kabul edemeyiz ama zor maddi koşullarda yaşayan insanların, örneğin iş fikirleri kendi maddi ölçeklerinde oluyor. Yeterli bütçeye sahip kişiler, fikir üretiminde bu güçlerini kullanabilecekleri konulara yöneliyorlar. Kişi, maddiyatla kendini kısıtlamamalı ama bir yandan da bütçe kısıtlarını doğru biçimde kavramalı.
Dünya’yı genel anlamda bir piyasa olarak algılarsak; burada başarılı olmanın koşulu, pazardaki boşlukları yakalayabilmektir. Bu boşlukları fark edip onu dolduracak fikirler üreterek kendi farklılığımızı yaratabiliriz. Bildiğiniz gibi; bugünün iş dünyasında kaliteli olmak yeterli değildir; önemli olan, rakiplere göre bir farklılık yaratabilmektir.
Hangi alanda olursa olsun, fikir üretmenin ana ilkelerinden birisi, yukarıda sözünü ettiğim farklılık yaratılabilecek boşluğu bulmaktır. Bu gerçek, güçlü bir gözlem gücü yanında sıkı bir araştırma ve raporlama gerektirir. Ama doğru fikir bulunduğunda, tüm emeklere değidiği görülecektir.
Zaman zaman dünyayı saran eğilimler gözlenir. Dalgalar halinde yayınlan benzer etkileri; felsefe, müzik, giyim, sanat gibi pek çok alanda gözleyebiliriz. Bu eğilim, dünyayı tam olarak sarmadan önce bazı belirtiler gösterir. İşte; önemli olan, bu anı yakalayabilmektir. Bir anlamda yükselen dalgayı hissedebilmektir. Bu yönelim, daha başlamadan hissedilebilir ve doğru fikirler üretilebilirse, başarı merdivenlerinin ilk sıralarında yer almak işten bile değildir. Tabii ki; hissetmenin, işin sadece başlangıcı olduğunu, bunun emek ve azim ile sürdürülmesi gereğini unutmamamız gerekir.
Yeni fikirler, cezbetme özelliğine sahiptir. Ama ekonomik ve sosyal yaşamda denenmedikleri sürece, kalıcılıkları ve doğrulukları konusunda emin olamayız. Bu gerçek, denenmiş ve sınanmış fikirler lehine bir avantaj sağlar. Kimi zaman ufku belli iş fikirleri, riski düşük ve daha sağlıklı sonuçlara ulaşabilir.
Son bir nokta daha. Doğru iş fikri, öncelikle yeterli ve gerekli cesaret demektir. Güvenin olmadığı bir ortamda da, sanırım kişiler yeterince cesur olamıyorlar.