Menâzırü’l-Avâlim
Gürcan Banger
Uzun zamandır kütüphanemde olmasını hayal ettiğim, Âşık Mehmed bin Ömer’in “Menâzırü’l-Avalim” isimli eserini 2007 yılı içinde Türk Tarih Kurumu (TTK) yayınladı. Günümüz Türkçesi ile “Âlemlerin Görüntüleri” demek. Sözün kısası; Mahmut Ak’ın ayrıntılı çalışmalarının eklenmesiyle TTK tarafından üç cilt halinde basılan bu kitap, 16’ncı yüzyılın ikinci yarısı ile 17’nci yüzyılın başlarında yaşamış olan Âşık Mehmed’in seyahatnamesi. (Âşık Mehmed’in 1556 veya 1557 yılında Trabzon’da doğduğu tahmin ediliyor. Ölüm tarihi ise daha belirsiz. 1613 olması muhtemel.)
Seyahatnameyi tanıtan bilgiler, Mahmut Ak’ın tahlilleri ve dizini içeren birinci cilt, 471 sayfadan oluşuyor. Seyahatnameyi oluşturan ikinci ve üçüncü ciltler ise toplam 1866 sayfa.
Daha önce bu köşede yazdığım seyahatname yazılarını inceleyen okurlar, seyahatnamelere olan ilgimi bilirler. Tanım itibarıyla Osmanlı’nın egemenlik sürdüğü toprakları gezen seyyahların bulunabilen kitaplarını kütüphanemde bulundurmaya gayret ediyorum.
Menâzırü’l-Avalim’e seyahati sırasında Eskişehir’e uğramış seyyahların yazdıklarını bulmaya çalıştığımda rastlamıştım. Birinci ciltteki haritayı incelediğimde; Âşık Mehmed’in o tarihlerde hâlâ unutulmuş küçük bir yerleşim olan Eskişehir’e uğradığına dair bir izlenim edinmiyorum. Ama Eskişehir’de söz eden seyyahlardan biri olarak Âşık Mehmed’in hakkını vermek lazım.
Gerek Âşık Mehmed’in seyahatnamesinde yazdıklarından gerekse kitabı TTK için hazırlayan Mahmut Ak’ın notlarından, yazarın Eskişehir ve Kütahya hakkında Mevlevî dervişi Yûsuf Eskişehirî’den bazı bilgiler aldığını öğreniyoruz. Kitabı hazırlayan Ak’ın aktardığına göre; Yûsuf Efendi çevresiyle ilgili, bilgiye meraklı bir kişidir. Eskişehir dışında Kütahya gibi başka yerlerde de bulunmuş ve oralar hakkında bilgiler edinmiştir. Âşık Mehmed, seyahatnamesinde Yûsuf Eskişehirî’ye dayanarak Yoncalı ve Eskişehir kaplıcaları ile Eskişehir ve Kütahya yerleşimlerinden söz etmektedir.
Elimdeki Osmanlı dönemi bilgin, devlet veya din adamı, derviş ve benzeri aydınlar hakkında derlenmiş bilgileri içeren kitaplara göz attığında Mevlevî dervişi Yûsuf Eskişehirî hakkında bir bilgiye erişemedim. Dolayısıyla malum dervişin bu yöre hakkında yazılı eser veya not bırakıp bırakmadığı hususunu doğrulayamadım. Kanımca imkânlar elverdiğince araştırmaya değer bir konudur.
Üç ciltlik bir seyahatname çalışmasını bir köşe yazısı kapsamında özetlemek, takdir edersiniz ki, kolay değil. Ama bu konuda çalışmaya meraklı olanlar için Âşık Mehmed’in Eskişehir hakkında yazdıklarının bir bölümünü günümüz Türkçesine çevirerek aktarmak isterim.
“Mevlevî derviş Yûsuf Eskişehirî’den öğrendiğime göre; Eskişehir kaplıcası, Eskişehir’in bağ ve bahçelerinin sonundadır. Kaplıca ile şehir merkezi arası iki mile yaklaşır.” Yazar, devamla bu dervişten öğrendiğine göre bir kadının kaplıca üzerine hamam yaptırdığını ifade eder.
Seyahatnamenin bir başka bölümünde ise Âşık Mehmed, 1590’lı yılların sonlarındaki Eskişehir hakkında Derviş Yûsuf’tan aldığı bilgileri aktarır:
“Eskişehir, Bursa’nın doğusundadır. İki şehir arası bir günlük mesafedir. İstanbul’dan Eskişehir’e giden şehre güneyden ulaşır. Eskişehir, Kütahya’nın doğusundadır. İki şehir arası bir günlük mesafedir. Çarşı, Eskişehir’in güneyindedir. Eskişehir’İn dört tarafı bağ, bahçe ve bostandır.”
Osmanlı döneminde resmi tarih dışında yeterli kaynak bulunmadığı için Menâzırü’l-Avalim özel bir öneme sahip. Meraklısına öneririm. Çünkü her eser numaralanmış olarak sadece 2000 adet basılmış.