Fanatizm ve Terör
Gürcan Banger
Futbol alanlarında sıklıkla gözlediğimiz iki ilişkili olgudur fanatizm ve terör. Fanatik seyirciler, stadyumun koltuklarını kırıp oyun alanına atarlar; sahaya girip hakeme ve karşı takımın oyuncularına saldırırlar. Oyunun gerçeklerini bir yana bırakıp adeta kan içmek istercesine çılgın bir saldırıdır bu.
Fanatik terör, illa ki sahada gerçekleşmez. Çoğu zaman bu saldırganlığa oyunun diğer aktörleri de katılırlar. Kulüp yöneticileri, takımların oyuncuları ve teknik kadro. Bu eylemde genelde göz kaçanlar da vardır: Kışkırtanlar ve hedef gösterenler. Bunlar, sistemin olağan bir parçası gibi durup (bir anlamda) saldırı emrinin verilmesine ve uygulanmasına vesile olurlar. Bunu da adeta takımın mağduriyeti gibi “yüce” bir misyon adına yaptıklarının düşünülmesini sağlamaya çalışırlar.
Futboldaki fanatik terörün arkasında gerçeklerin saptırılması vardır. Hakemin söz konusu takıma karşı olduğu fikri yayılır. Federasyonun ilgili takıma “düşmanca” bir tavrı olduğu kulaktan kulağa fısıldanır. Fanatik terör, saldırı görevini yerine getirdikten sonra bu kışkırtıcılar, hiçbir şey olmamış gibi kendi “köşelerinde” yaşamaya devam ederler.
Fanatizm, tanım olarak kişiyi bir din, düşünce, parti veya taraftarlık uğrunda aşırılıklara sürükleyen kör tutku demektir. Bu takımda dikkat edilmesi gereken iki farklı var. Birincisi; öncelikle fanatizme neden olan bir “taraftarlık” ruhunun bulunmasıdır. İkincisi; bu taraftarlığın bir “kör tutku” halini almasıdır. Dolayısıyla fanatizm, akıl dışılık demektir. Aklın egemenliği ortadan kalkınca da devamında terörün gelmesi normaldir.
İnsan, taraftar olmayı seçebilir ama fanatik olmayı seçmez. Fanatizm, kişinin cehaleti ile de ilgisi olmakla beraber fiziksel ve ruhsal özelliklerine uygun bir ruhsal bozukluk halidir. Bana sorarsanız “iflah olması” zor bir hastalıktır. Ama yine de tedavisi gerekir.
Kimi zaman fanatizmin arkasında başka gerçekler de bulunabilir. Kişiler, bazı eksiklik ve zafiyetlerini saklamak için fanatik bir görünüme bürünebilirler. Bunu saklamak için de bu tutum ve davranışlarını “milli, maneviyatçı, ahlaki” görünümlerle üstünü örtmeyi tercih edebilirler. Genelde geçmişlerinde saklanacak (eziklik, ayıplılık gibi) sorunlu yanları olanların tercih ettikleri yöntemlerden birisidir fanatik terör.
Fanatizmi ve buna bağlı terörü, görmek için kendimizi spor alanlarına kilitlememize gerek yok. Yaşamın her kesiminde fanatiklerle karşılaşmak mümkün. Eğer çevrenizde fanatik teröristler görmekte zorlanıyorsanız, örneklerini televizyon programlarında veya gazete köşelerinde de bulabilirsiniz. Genelde incir çekirdeğini doldurmaz konularla zaman geçiren bu kişiler, kendi zafiyet ve eksikliklerine dokunan bir konu olduğunda canavar kesilirler; saldırırlar, saldırılması için hedef gösterirler. Görevlerini yerine getirirken kamu birimleri dahil güç kullanımında kendilerine sınır tanımazlar. Önüne geleni işaret ve ihbar etmekten geri durmazlar. (Bu arada bir gerçeği daha ifade etmek isterim. Doğal, tarihi ve kültürel anıtların ve sit alanlarının tahrip edilmesinde, tahribi için cahil insanların yönlendirilmesinde de aynı fanatik ruh görev yapıyor.)
Fanatizm sorununun şikâyet etmekle çözülemeyeceğini iyi bildiğimi sanıyorum. Sabırla ve azimle savaşmayı gerektiriyor. Fanatizme savrulmuş olanları kurtarmak belki mümkün değil. Ama onlardan etkilenenlerin cehaletini gidererek daha saygılı, hoşgörülü ve empatik bir dünyaya ulaşabiliriz. Fanatiklere sadece acıyor, cehalete karşı insanca mücadele edenlere güç ve kuvvet diliyorum.