Ali Suad’ın Seyahatnamesi
Gürcan Banger
Ali Suad’ı hatırlamanın ve bilmenin yolu, pek çok kişi için Charles Texier’den geçer. Ali Suad, Fransız arkeolog ve gezgin Texier’in 1839-1848 yılları arasında Anadolu’yu gezerken yazdığı “Küçük Asya (Descriptionde L’Asie Mineure)” isimli 3 ciltlik önemli eserini Türkçe’ye ilk kez çeviren gizemli kişidir. (Texier’in eserinden bir başka yazıda söz edeceğimden burada daha fazla ayrıntıya girmiyorum.) Ali Suad ile birlikte “gizemli veya meçhul” sözcüklerinin kullanılması alışkanlık haline gelmiştir, çünkü ne yazık ki, bu çalışkan insanın yaşamı hakkında elimizde çok fazla bilgi bulunmamaktadır.
Ali Suad’ın elimdeki kitabı, Kitabevi Yayınları tarafından 1996 yılında “Seyahatlerim” ismiyle 184 sayfa olarak basılmış. Hâlâ piyasada bulunabiliyor. Ali Suad’ın gezi anılarını içeren bu eser, ilk kez 1916’da İstanbul’da Osmanlıca olarak basılmış. Seyahatnamenin bu orijinal hali elimde yok ama (meraklısı için) İstanbul’da sahaflarda bulunabileceğini sanıyorum.
Ali Suad, Seyahatlerim’de (Arabistan Yarımadası’nın orta bölgesi olan) Necd, Irak, Suriye ve Filistin gibi yörelerde yaptığı gezilere ilişkin gözlem ve anılardan söz ediyor. 1910-1912 arasında sürdürüldüğü anlaşılan bu uzun yolculukta Kerbelâ, Medine ve Vadî-i Musa’ya ziyaretlerde bulunmuştur. Kitaptaki üsluba dikkat edildiğinde yazarın, edebiyat yatkınlığı derhal göze çarpıyor.
Eserin yukarıda söz ettiğim baskısı, dil ve üslup olarak orijinal halini koruyor. Bu nedenle; okurken bugün pek sık kullanılmayan Osmanlıca sözcüklere rastlayabiliyoruz. Ama yazarın 1869-1932 yılları arasında yaşadığı hatırlanırsa; o döneme göre oldukça yalın bir dil kullandığı gözleniyor.
Ali Suad’ın seyahat izlenimlerini bazen bir anı, kimi zaman bir günlük gibi aktardığı “Seyahatlerim” isimli eseri ve 1908-1909 yıllarında İstanbul dergilerinde görülen iki makalesi dışında; 1919’da İstanbul’da basılan “Amerika Cemâhir-i Müttefikası Reis-i Muhteremi Wilson Hazretlerine Açık Mektup” isimli bir kitabı daha bilinmektedir. Şiirlerini 1930 yılında basılan “Bir Kitap Kapanırken” isimli çalışmada toplamıştır. Gene M. J. Montagu Harris’ten çevirdiği “Muhtelif Memleketlerde Beledi Usulleri” isimli bir tercümesi bulunmaktadır.
Elde mevcut bilgilere göre; Ali Suad’ın Mekteb-i Mülkiye mezunu olduğunu biliyoruz. Çok iyi derecede Fransızca ve Arapça bildiği belirtiliyor. Yüksek eğitim özellikleri onun, sosyal ve kültürel yaşamda bir şair, romancı, hikayeci, gezi yazarı, düşünür, eğitmen ve çevirmen olarak yer almasını sağlamış. Tarihe ve coğrafyaya olan ilgisinde yukarıda söz ettiğim bölgelerde inceleme ve denetim görevlerinde bulunmasının da yeri vardır. Bu arada bir süre Anadolu’da vali muavinliği ve vali vekilliği görevlerinde bulunduğu da bilinmektedir.
Anadolu’yu merak edip gezen ve anılarını yazan Avrupa’lı çok sayıdaki bürokrat, devlet adamı, serüvenci, bilim adamı ve seyyaha karşın; bu durum, bizim kültürümüzde fazlaca görülmez. Kendi bölge ve yörelerimizin tarihsel coğrafyası hakkındaki pek çok bilgiyi yabancı gezginlerin yazdıklarından öğreniyoruz. Bu nedenle; Ali Suad’ın gözlemleri ve yaklaşımları önemlidir.
Hatırlanmasının bir vefa borcu olduğunu düşündüğüm bu çalışkan ve değerli insanın seyahatnamesinden birkaç cümle aktararak gözlemci ve edebiyatçı tarzını belirtmek isterim. Vadî-i Musa ziyaretinde çöldeki izlenimlerini şöyle aktarıyor: “Bir insan, bir hayvan, velev bir ayak izi, kuş… Hiç biri yok… Ara sıra o kum rengindeki ufacık kertenkelenin ânî firarı görülüyor; fakat bu mahlukun o gün, patates renkli sırtı müteaddid kırmızı noktalı daha büyükleri gözüme ilişti. Kırmızı benekleriyle güzel bir kostümü vardı. … Bir aralık önümüzden fısıltıya benzer sesler geldi; büyük bir yılanın yıldırım süratiyle yere geçer gibi büyücek bir delikten süzülürken ancak kuyruğunun incelen kısmını görebildim.”
Bugün size birisi telif, diğeri Charles Texier’den çeviri olan iki Ali Suad çalışmasını öneriyorum. Millî Mücadele’nin kıyasıya sürdüğü yıllarda Anadolu’yu ve çevresini inceleyip bugünlere kazandırmak isteyen bir insana vefa borcu olarak…