Gürcan Banger
Facebook’ta paylaş
Twitter’da paylaş
Duygu Güncesi *** YENi ***
Facebook’ta izle
Twitter’da izle
Dünyanın ne halde olduğunu hatırlamadan Wikileaks belgelerinin ne dediğini tam olarak anlamak mümkün değil. Eğer açıklanan kriptolar mevcut konjonktürden kopuk olarak ele alınırsa yanlış yorumlama ihtimali yükselecektir. Belki sonuç olarak söylemek istediğimi başta ifade etmeliyim: Wikileaks Olayı, dünyada yeni çok boyutlu bir şekillenme amacıyla hazırlanmış bir senaryo izlenimi veriyor. Görünen o ki, organize edici güç olarak (her ne kadar belgeler eleştiriyor gibi davransa da) arkasında ABD var.
Benim öngörüm ABD’de siyasal iktidarın Cumhuriyetçilerden Demokratlara geçmesi ile birlikte tercihler değişti. Muhtemelen yeni küreselleşme senaryoları kurgulanıyor ve buna uygun stratejiler hazırlanıyor / hazırlandı. Wikileaks Olayı ile bu yeni şartlara uygun bir ayar yapılma çabası var.
Wikileaks ile ilgili tartışmaları biraz erteleyip küresel konjontüre bir göz atalım. Dünya ekonomik sisteminin adı olmaya devam eden kapitalizm için tek ve basit bir kural var: Daha fazla üretmek ve daha fazla satmak. Şu sıralar artçı etkileri yaşanmakta olan küresel krizin gerçek nedeni de bu kural zaten. ABD’de daha düşük gelirli kesimleri konut tüketim sürecine dâhil etmek ve konut tüketimini artırmak üzere başlatılan faiz düşürerek tüketim cazibesi yaratma süreci iflas etti. Faizlerin yükselmesiyle konut kredileri ödenmemeye başlayınca; kendini bu tüketim sürecine göre kurgulamış olan finans sektörü de aşırı şişkinliğinin bedelini kriz olarak ödemeye başladı. Denetimsiz biçimde gelişmiş olan finansal türev araçlar krizin büyümesine, sermayenin küresel ölçeğe çıkmış olması da krizin küresel nitelik kazanmasına yol açtı.
Dünya Durumu
2008-9 küresel krizi, 2000’li yılların başlarında yaşanan yerel krizlerden farklı. Küreselleşmenin genişlemesi, dolayısıyla küresel sermayenin büyüklüğünün ve akışkanlığının artması ile krizin, önceki yıllarda olduğu gibi yerel önlemlerle durdurulması mümkün olmuyor. Kriz, kapitalizmin doğasının olağan bir unsurudur. Bugün yaşanan krizin farklılığı ise küreselleşmenin boyutlarından dolayı yaygınlaşma eğiliminden kaynaklanıyor. Özetle; bir dönem için kapitalizmin daha fazla kazanmasına neden olan küreselleşme, bir başka dönemde kapitalizmi kendi silahı ile vuruyor.
Yaşanan küresel krizin büyüklüğüne ve yaygınlığına bakarak kapitalizmin (neo-liberalizmin) iflas ettiğini söylemek hem aşırı iyimserlik hem de acelecilik olur. Yukarıda değindiğim gibi; kriz yaşamak, kapitalizm için beklenen olağan gelişmelerdendir. Buna rağmen dikkate almamız gereken bazı yeni hususlar da yok değil. Bu faktörlerin birincisinden, küreselleşmenin giderek büyüyen etkisinden söz ettim. İkincisi ise özellikle başta petrol olmak üzere enerji sektörünün yeni sermaye birikimleri yaratmış olması. Ucuz işgücü ile öne çıkan Çin ve Hindistan gibi ülkelerdeki sermaye birikimini de petrol zenginlerine eklemek gerekir. Sonuç olarak; küresel sermaye oluşumu içinde Asyalıların payının arttığını görmek şaşırtıcı değil. Bu değişimin, kapitalizmin yaşam modelini nasıl etkileyebileceğini çok uzak olmayan bir gelecekte göreceğiz. Örneğin ağırlıklı olarak Anglo-Sakson sermaye birikimine sahip şirketlerin Asyalıların katılımı ile ‘daha fazla’ çok uluslu hale gelmeleri beklenebilir.
Krizin ne zaman sonuçlanacağını tam olarak kestiremesek de; muhtemel etkileri üzerine bazı yorumlar yapmak mümkün. Birincisi; tüm ekonomilerde en az 1,5-2 yıl gibi bir süre için yavaşlama olacak. İkincisi; gelişmiş ülkelerde finans sektörünün yapılanmasında daha katı kuralcı bir yeniden yapılanma gündeme gelecek. Üçüncüsü; küresel sermaye, kazanç elde etmek için tercih ettiği ülkeleri değiştirecek ve güvence koşullarını ağırlaştıracak. Dördüncüsü; küresel düzeyde işsizlik oranında ciddi artışlar olacak. Doğal olarak beşincisi; bazı şirketler el değiştirecek veya başkaları ile birleşecek. Bu tespitlerin bazıları gerçekleşti ve sürüyor. Yeni dalgalanmalarla yeni küresel darboğazların oluşması beklenen gelişmeler arasında.
Wikileaks’in Yaratabileceği Sonuçlar
11 Eylül, dünya tarihinin akışında bir dönüm noktası oluşturdu. Bir başkası ise 2008-9 krizi ile birlikte meydana geldi. Hiç kuşkusuz; her iki olaydan da en fazla etkilenen ülkelerin başında gelen ABD, bunları geçmişteki yaklaşımlarla kabul etmeyecek; kırılgan unsurlarını gözden geçirerek dünya için yeni sayılabilecek önlemlere yönelecek. Alınan tedbirlerin bir kısmı, ABD ekonomisini ve toplumsal yaşamını içsel olarak ilgilendirirken; bir başka boyutta küresel tedbirler ve politika değişiklikleri gündeme gelecek.
Yeni bir düzene geçilirken, her yönetimin yapacağı işlerin başında mevcut ortama bir başlangıç (take off) durumu vermek gelir. Wikileaks Olayı, bu yeni şartların oluşturulmasının ilk aşaması gibi duruyor. Wikileaks Olayı’nda açıklanan kriptonun her biri için “Bu belge dünyada neyi değiştirir?” diye sorduğunuzda ve verdiğiniz cevapları bir araya topladığınızda bunların bir ABD stratejiler demetine yakınsadığını kolaylıkla göreceksiniz.
Örneğin bazı belgeler Türkiye’nin AB’den uzaklaşmasını ve ABD’nin dost ve müttefik kollarına geri dönmesini sağlamaya çalışıyor. Bir başkası, (ABD beklentilerine uygun olarak) Türkiye’nin Azerbaycan ile teması zayıflatarak Ermenistan’la olan sorunları çözmesini hedefliyor. Yine bazı belgeler, Türkiye’nin İran ile yakınlaşmasının önünü kesmeyi hedefliyor. Diğer yandan; Türkiye’nin Ortadoğu ve Balkanlarda güç kazanmasını ve oralardaki Türk etkisini azaltmayı hedeflemiş olabilecek belgeler var.
Bunlara ek olarak; artık ulus-dışı hale gelmiş olan küresel sermayenin aşırı hareketliliğinden rahatsız olan ve bunun ekonomisini rahatsız ettiğinin düşünen ABD’nin lehine olarak aba altından sopa gösteren belgeler de var. Muhtemelen şirketler ve CEO’lar hakkında açıklanan belgeler bunları desteklemeye devam edecek.
İç politika alanına döndüğümüzde; bu kriptolarla ilgili olarak dikkatimi çeken birkaç nokta var. Birincisi; belgelerde isimleri olumsuz biçimde geçenler ‘uyduruk’ gerekçelerle ‘işi’ reddetme çabasında. Asla ikna edici olamadıkları gün gibi ortada. Ama konuyu örtbas etmek için ellerinden geleni yapacakları da ortada; ama şimdiye kadar ikna edici bir başarı sağlayamadılar. Kincisi ise belgelerin geçersizliğini ispat çalışması. Örneğin AKP yandaşı bir gazeteci kendi isminin geçtiği bir olayın bir kabulde bir diplomat ile yaptığı sıradan bir konuşma olduğunu söyleyerek diğer belgelerin de geçersizliğini doğrulamaya çalışıyor. Gerçekten açıklanan kriptolar arasında güçlü belgeler ve bunlara oranla daha zayıf belgeler var. Ama bu Wikileaks külliyatının geçersiz ve değersiz olduğunu kanıtlamaz. Demokrasi, hak, hukuk ve özgürlük gibi lafları ağızlarından eksik etmeyenler, kendilerini aklamaya çalışırken neleri gölgede bıraktıklarının farkında olmalılar.
Sonuç
Wikileaks ile birlikte 11 Eylül ve Küresel Kriz’in ardından yeni bir dünya durumu oluştu. Önemli olan bu süreçteki senaryo ve stratejileri doğru kavrayıp uygun iç ve dış politikaları üretebilmektir. Wikileaks meselesi, ismi geçen bazı kişilerin kendilerini aklama sürecinden ‘çok daha büyük’ bir şeydir.