HACHIKO: Bir Sadakat Efsanesi
Gürcan Banger
İlk İnternet blog’umu kurduğum ve Hachiko’nun yaşam öyküsünü yazdığımdan bu yana en çok O’nun hikâyesi okundu. Tüm zamanlarda Duygu Güncesi’nin en fazla ilgi gören yazısı oldu. Bu örnek olayda olduğu gibi gerçek anlamda sadakat mi arıyoruz? Buna siz karar verin. İyi okumalar…
Don Peppers ve Martha Rogers’ın iş dünyasına tanıttıkları birebir pazarlama konusunda bir makale okurken (biraz da gecikmiş olarak) tanıştım Hachiko ile. Makalede 1999 yılında Stockholm Üniversitesi’nde yapılmış bir konferanstan söz ediliyordu: “21’nci Yüzyılda İş Dünyasında Meydan Okumalar – Küresel Ekonomik ve Finansal Krizlerin Şafağında Japonya ve İsveç İş İlişkileri”.
“Birebir Pazarlama – Olgunlaşmış Tüketici Piyasalarında Müşteri Sadakati Kazanmanın Bir Yolu” başlığına sahip makale şu cümlelerle başlıyordu: “Müşteri ilişkilerini algılamak ve yönetmek için değişik kavramlar var. Bu makalede birebir pazarlama kavramı ve tüketici piyasalarında müşteri sadakatine yansımaları ele alınıyor.”
Bu giriş cümlesinin ardından beni hızlı bir araştırmaya sevk eden şu satırlar yer almaktaydı: “Tokyo’da Shibuya İstasyonu’nun yanında bir köpeğin çok bilinen heykeli var. Her gün istasyonda efendisini bekleyen köpek Chuken Hachiko. Bu köpek, efendisi ölmesine rağmen 10 yıl boyunca her gün onu beklemek üzere istasyona gelmeye devam etti. […] Hachiko böyle davranması için herhangi bir eğitim almamıştı ya da ceza esaslı zorlamaya uğramamıştı. Bu başka bir şeydi. Belki de köpek ona saygı ile davranan efendisine sadık olmak istemişti. Yoksa bir günlük alışkanlık mıydı bu? Her ne olursa olsun; köpek aynı yere gelip beklemeyi bir saat hassasiyetinde yapmayı seçmişti.”
İngilizce makale böyle devam ediyordu. Daha ilk satırlardan itibaren Chuken Hachiko aklıma takıldı. Makaleyi okumayı daha sonra tamamlamak üzere anılan bu köpek konusunda bir araştırma yaptım. Fark ettim ki; bir hayvansever olarak kabul edilebileceğim halde Hachiko’nun öyküsünü öğrenmekte biraz gecikmiştim. Yaşam çevremiz sadece insanlardan oluşmuyor. Bu çevrede var olan diğer canlıların önemi, değeri ve anlamını ifade etmesi açısından (beni duygusal olarak çok etkileyen) Hachiko’nun hikâyesini özetlemek istiyorum.
Hachiko, 10 Kasım 1923’te Japonya’nın Akita Bölgesi’nde Odate kenti yakınlarında bir çiftlikte doğmuş. Akita Inu cinsi erkek bir köpek. Adının önüne eklenen Chuken sözcüğü “sadık” anlamına geliyor. Hachiko ismi ise doğum sırası olan sekiz rakamını gösteren Japonca “hachi (sekiz)” sözcüğünden geliyor. “ko” eki ise prens veya dük anlamında. “Sekizinci Prens” gibi bir şey.
Hachiko’nun birlikte anıldığı Hidesaburo Ueno, Tokyo Üniversitesi’nde tarım bölümünde dersler veren bir profesör. Prof. Ueno, Hachiko’yu 1924 yılında daha küçük bir yavru iken yanına almış. Hachiko, profesörü akşamları üniversite dönüşünde Shibuya İstasyonu’nda karşılarmış ve ikili birlikte eve dönerlermiş. Bu olağan 1925 Mayısına kadar sürmüş. Bu tarihte Prof. Ueno Tokyo’da geçirdiği bir rahtsızlıktan (beyin kanamasından) ölmesi nedeniyle evine dönememiş. Ama Hachiko profesörün ölümünden sonraki dokuz yıl boyunca da onu tren istasyonunda beklemeye devam etmiş.
Profesörün ölümünden sonra Hachiko evden uzaklaştırıldıysa da; her seferinde konulduğu yerden kaçmış ve eski sahibinin evine gelmiş. Zamanla profesörün artık o evde yaşamadığını anlayınca ona eşlik ettiği tren istasyonuna gitmeye başlamış. Her akşam sahibinin gelişini beklemiş. Aynı istasyonu kullanan ve profesörle Hachiko’yu tanıyan insanlar köpeğe yiyecek verir olmuşlar.
Hachiko’yu istasyonda gören Prof. Ueno’nun öğrencilerinden birisi köpeği izleyerek profesörün eski bahçıvanı Kobayashi’nin evine ulaşmış. Ondan Hachiko’nun öyküsünü öğrenmiş. Daha sonra Hachiko’nun üyesi olduğu Akita soyu köpekler üzerine bir belgeleme çalışması yapmış. Değişik ortamlarda yayınlanan makaleleri hem Hachiko’yu hem de Akita soyu köpekleri Japonya kamuoyunun gündemine taşımış. 1934 Nisanında Shibuya İstasyonu’nun hemen yanına sadakatin simgesi olarak Hachiko’nun bronzdan bir heykeli konmuş. Hachiko, 12 yaşında iken 8 Mart 1935’te Shibuya’da bir caddede ölü olarak bulunmuş. Bedenin kalan parçalar bir araya getirilmiş; doldurularak Tokyo’da Ueno’daki Ulusal Bilim Müzesi’nde sergilenmeye başlanmış.
Sözünü ettiğim bronz heykelde ayrı olarak bir başkası Hachiko’nun doğduğu kent olan Odate’de istasyonda bulunuyor. Her yıl 8 Nisan’da onun anısına Tokyo’nun Shibuya İstasyonu’nda tören yapılıyor. Çok sayıda hayvansever, onu ve sadakatini anmak için burada buluşuyorlar. Ayrıca 1987’de ve 2009’da onun öyküsünü anlatan iki ayrı film çevrilmiş. 1987’de Seijiro Koyama’nın yönetimi ile çevrilen filmin adı “Hachiko’nun Öyküsü (Hachiko Monogatari)”. Ünlü oyuncu Richard Gere’in rol aldığı 2009’da çevrilen “Hachi: Bir Köpeğin Öyküsü (Hachi: A Dog’s Tale)” ise Lasse Hallström tarafından yönetilmiş. Bu filmi İnternet ortamında bulmak mümkün. Belki DVD/CD film sağlayan dükkânlarda da kiralık olarak bulunabilir. Diğer yandan Hachiko’nun öyküsünü anlatan kitap ve küçük romanlar da mevcut.
Hachiko’nun duygulu ve ders veren öyküsünü öğrenmem (pazarlama ve müşteri memnuniyeti gibi) çok farklı bir nedenle başladı. Ama benim çıkardığım sonuçlar dostluğun ve arkadaşlığın değeri ile yaşam çevremizde yer alan diğer canlıların bizim yaşamımıza kattığı anlam oldu. Paylaşmak istedim.
bu filmi daha önce neden seyretmedim bilemiyorum am aharıka bir duygusıl film