Bülbül Ötüşlü Dinozor
Gürcan Banger
Yazının başlığı, birkaç gündür aklıma takıldı, kaldı. Neden, nasıl (veya birisi söylemişse kim) bilmiyorum. Bu ifadeyi belli bir kişi veya topluluk ile ilgilendirdiğim de yok. Kendisi yaş olarak eski, ama söylemi açısından yeni şeyler söyleyen bir kişiyi anımsatıyor bana nedense.
Aklıma yazının başlığını oluşturan bu sözcükler bir şarkı gibi takılmışken, birkaç gündür çantamda taşıdığım, ama poşetini bile açamadığım dergileri hatırladım. Sırayla poşetlerini açıp (beni pek alâkadar sudoku eklerini bir kenara ayırdıktan sonra) sayfalarını karıştırırken Muazzez İlmiye Çığ ile yapılmış bir röportaja rastladım. Eskilerde bir kitabını okumuş ve çok etkilenmiştim. Sanırım; okunmak üzere bekleyen birkaç kitabı daha var kütüphanemde.
Muazzez İlmiye Çığ, bir Sümerolog. Başta Sümer Uygarlığı olmak üzere tarih öncesi çağlara ait Fırat ve Dicle ırmakları arasında yer alan Mezopotamya Bölgesi uygarlıklarına ait nitelikli çalışmaları ile tanınıyor. Bugün 93 yaşında. Röportajda belirttiğine göre 93’ünden 2 ay almış. Resimlerinden görüldüğü kadarı ile neşe ve enerji veriyor çevresine. Kendisiyle tanışmayı isterdim doğrusu.
Ankara Dil – Tarih - Coğrafya Fakültesi’nin Sümeroloji bilim dalındaki ilk mezunlarından kendisi. Üç binden fazla Sümer tabletini okumuş. Değişik yabancı uzmanlarla çalışmış. Bu tabletlerden 8 kitap üretmişler. Ayrıca kendi çalışmaları ile Sümer ve Hitit uygarlıklarına ilişkin 13 kitap yazmış. Çalışmaları ile ilgili çok sayıda ödül almış. 1972 yılında 33 yıl hizmet verdiği İstanbul Arkeoloji Müzesi’nden emekli olmuş.
Çığ, mesleği gereği eski uygarlık dilleri olarak Sümerce, Hititçe ve Akatça biliyor. Okul ve çalışma yaşamı içerisinde Almanca ve İngilizce öğrenmiş. Kanımca; Çığ’ın konusu olan bilim dalının en önemli çalışmalarından birisi olan Samuel Noah Kramer’in “History Begins At Sumer” isimli kitabını, 77 yaşında “Tarih Sümer’de Başlar” ismiyle Türkçe’ye çevirmiş.
Röportajında yeni bir kitap yazdığından söz ediyor. Görünüşe göre iddialı bir çalışma. Kendi ifadesine göre; Sümer ülkesinde olduğu söylenen “büyük tufanın”, aslında Orta Asya’da gerçekleştiğini ve Sümerler’in de Orta Asya’dan Mezopotamya’ya gelmiş olabilecekleri ihtimalini belirtiyor.
Yukarıda da belirttiğim gibi; Çığ’ın Tevrat, İncil ve Kuran’dan söz eden bir kitabını okuduğumda (her şey bir yana) ilginç bulmuştum. Dünya’nın bu bölgesinde tarih öncesi çağlarda uygarlığın, (daha öncesi konusunda henüz fikir yürütememekle birlikte) Mezopotamya’dan Avrupa’ya doğru ilerlediği düşünülünce, Çığ’ın ve meslektaşlarının çalışmaları özel bir önem kazanıyor. Mezopotamya’dan başlayarak Anadolu üzerinden uygarlığın Avrupa’ya doğru akışının izlenmesi, hoş bir okuma ve araştırma serüveni oluşturuyor.
Muazzez İlmiye Çığ’ın röportajının bana en ilginç gelen yanlarından birisi, benim meslekî uzmanlık alanımla ilgili. Röportajda yer alan resimlerden birisinde bir çalışma masasının başında görülüyor; önünde de bir taşınabilir bilgisayar. Kendi ifadesiyle; son 7-8 yıldır bilgisayar kullanıyormuş. Bir başka deyişle; 85 yaşında başlamış kullanmaya. İlerlemiş yaşında kendini bu yeni teknolojiye öğrenmek ve kullanmak için girişimci ve cesur bulmuş. Ülkemizde bu örneği, gıpta ile karşılaması gereken çok sayıda “gerçek dinozor” var sanırım.
Kullanmakla kalmıyor; bilgisayar klavyesini 10-parmak kullanabildiğinden söz ediyor. (30 küsur yıllık bir kullanıcı olmama rağmen 10-parmak klavye kullanmayı hâlâ öğrenmedim.) Çığ, iyi bir Internet kullanıcısı olduğunu da ekliyor. Tanıdığım Muazzez İlmiye Çığ’a ek olarak; kendisi ile ilgili beni en çok etkileyen konulardan birisi, bilgisayar kullanmaktaki bu (yaştan bağımsız) girişimciliği oldu.
Vesile oldu, yazdım. Katılırsınız ya da katılmazsınız görüşlerine; ama siz de bunu vesile edin ve bir kitabını edinip Muazzez İlmiye Çığ’ı okuyarak bu Cumhuriyet aydınını tanımaya çalışın.